Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Seçim polemikleri!

Seçim polemikleri!
 

Yazıma; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla tüm kadınlarımızın gününü kutluyor, hayatın her alanında omuzdaşlığımızın arttığı bir dünya dileyerek başlamak istiyorum. Siyaset her zamanki gibi din istismarı, düello çağrıları, hakaretler ve literatüre yeni giren Recep İvedik tartışması ile haftaya damgasını vurdu. Yine geçen hafta medyada bir fotoğraf yayınlandı. TBMM Başkanı, Devletin Valisi ve garip kılıklı birisi protokolde yan yana oturuyorlardı. Bu garip adamın daha sonra şeyh olduğu anlaşıldı. Milli görüş felsefesi ile yetişen bugünkü siyasal iktidar, hatırlarsanız yıllar önce o dönemin lideri hocaları tarafından şöyle telaffuz edilmişti; Mealen” İslam bir gün Türkiye de siyasal hâkimiyeti kazanacaktır. Bu kanlı mı olacak yoksa kansız mı olacak bu belli değil.” demişti. Görünen o ki kansız olacak. Siyasal ideolojileri yavaş yavaş din eksenli bir yönetim olma yolunda. Fotoğrafta da görüldüğü gibi emin adımlarla ilerliyor…


Basın bastırılıyor, yargı bastırılıyor, Milli Eğitimin hali ortada. Türkiye nereye gidiyor, geleceği nasıl görüyorsunuz derseniz vahim. Ben siyaseti Türkiye'de hep buz pateni üzerinde yapılan kaymaya benzetirim. Biliyorsunuz bu spor yarışmalarında iki değişik puan verilir. Biri teknik diğeri artistiktir. Eğer siyasete de bir puan vermem gerekirse teknik puanlarına sıfır, artistik puanları da yüksek puanlar verilmesi gerekir diye düşünürüm. Çünkü siyaset işin artistik kısmını son derece başarılı yürütmektedir. Teknik kısmı olan üretim, iş, aş ve eş kısmında hep başarısız olmuştur. Eş diyorum çünkü resmi istatistikler 18 milyon bekâr genç olduğunu göstermektedir. Kar eden 500 büyük firmanın bilançolarında en büyük karları da üretimden değil faaliyet dışı gelirlerden olmuştur. Sonuç 13 milyon işsiz dünyalar kadar borç, ödenemeyen kredi kartları ve çekler. Demokrasilerde halk yönetime seçme seçilme hakkıyla katılır. Ne hikmetse ülkemizde bu iki hakkın da kullanıldığı söylenemez. Neden derseniz? Siyasi parti genel başkanlarının seçtikleri bizlere dayatılarak onları seçmek zorunda bırakılırız. Seçilme hakkı da tamamen paraya dayandığı için parası olanın aday olduğu olmayanın aday bile olamadığını hep görürüz. Siyaset maalesef kayıtsız ekonominin gelişmesine pirim vermiş kendisine kaynağı da hep buradan sağlamıştır. Aslında Ülkemizde ekonomi kayıt altına alınmış olsa o zaman parayı takip ederek paranın kaynağına ulaşmanın çok kolay olmasından kaynaklanan sıkıntıların yaşanmasını istemediklerinden hep kayıt dışılığı teşvik etmek de kendi burjuvazisini oluşturmak da kullanmaktadır. Bugün siyasi iktidar pek de etik olmayan devlet kaynaklarını ve bürokratlarını kendi siyasi propagandalarına kullanmaktan da çekinmemektedir. Kendisine gidecekleri yerlerde bir açılış programı yaratarak siyasi propagandasını devlet imkânları kullanılarak haksız rekabet yarattığını düşünüyorum. Dikkat ederseniz her mitingde sadece sayın başbakan konuşmakta belediye başkan adayları projelerini bile anlatamamaktadır. Sanki tek adam imajı yaratılmaktadır. Sayın başbakan mitinglerde doğru yanlış her şeyi konuşuyor kendisine soru sorulamıyor, eleştirilemiyor. Oysaki batı demokrasilerinde bu çok sıkça yapılır siyasi parti genel başkanlarını seçim zamanlarında çıkar televizyon kameraları karşısında projelerini anlatırlar buna karşılık da bu projeleri eleştirenler çıkar, kendilerine sorularını sorar ve eleştirilerini yöneltirler olması gerekende bu olmalı zaten yoksa öbür türlüsü bir şovdan öteye gitmiyor. Ben böyle siyaset istemiyorum böyle bir Türkiye de istemiyorum. Helalinden kazanan adam gibi üreten, adam gibi paylaşan “Özgür bir Türkiye “yaratmanın zamanı geldi de geçti bile diyorum.


http://www.itp.tv.tr/

 
Toplam blog
: 65
: 1528
Kayıt tarihi
: 08.02.08
 
 

Ben Ankara'nın Polatlı ilçesinde 1962 yılında doğdum. Tahsil hayatımı Ankara'da tamamladıktan ve ..