Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Seçmenler ve Seçilecek olanlar: Nükleerin vebalini taşımaya hazır mısınız?

Seçmenler ve Seçilecek olanlar: Nükleerin vebalini taşımaya hazır mısınız?
 

Fukuşima nükleer santralindeki kaza, dünyada var olan nükleer santrallerin sorgulanmasına yol açarken, Türkiye'de ise nükleer santral inşa edilmesi kararlılığının artmasına yol açtı! Öyle ki Akkuyu, Sinop nükleer santralleri derken, üçüncü bir nükleer santralde konuşulmaya başlandı. Tayyip Erdoğan, nükleer santralin riskini tüpgazla karşılaştırırken, enerji bakanı Taner Yıldız ise nükleer santralden geri dönüş olmadığını ifade ederek bu konuda ne kadar karalı olduklarını dile getirmiş oldu!  

Küresel kapitalizmin karını maksimize etmek istemesi, insanı ve doğayı barbarca sömürmekten, insan sağlığını, insan hayatını, canlıların yaşamını yok saymaktan geçer. Bu yönüyle kapitalizm artık sürdürülemez bir boyuta ulaşmıştır. İnsanlığın ve gezegendeki diğer canlıların bugünü ve yakın geleceği ciddi bir tehdit altındadır. Ancak gözü dönmüş bir kar hırsının sözcüsü politikacılar, nükleer santralle, tüpgazın riskini bir tutabilir ve insanlığı bekleyen tehlikenin gözardı edilmesini sağlayabilir.  

İktidar partisi, nükleer santral yapımı için halkı rahatlama kaygısı ile geçmişteki hatalardan dersler çıkarıldığından, güvenli bir santral inşaa edileceğinden, teknolojinin daha güvenli hale geldiğinden vb. bahsediyor. Oysa durum bu değildir. En iyi güvenlik senaryolarında bile akla hiç gelmeyen olasılıklar söz konusu olabilir ve nitekim Fukuşima'da da böyle olmuştur. Enerji üretiminin çok daha güvenlir yöntemleri varken, insanlığı böylesine büyük bir risk ile karşı karşıya bırakmak hangi rasyonel politikanın ürünü olabilir?  

Nükleer santraller, iddia edildiği gibi dışa bağımlılı azaltmayacağı gibi, daha da bağımlı hale getireceği açıktır, zira yapılması planlanan Akkuyu santrali Rus şirketin olacak, Türkiye üretilen enerjiyi satın alacaktır. Personel de dahil olmak üzere her şey dışarıdan gelecektir. Nükleer enerjinin ucuz olduğu iddia edilmektedir. Oysa Rusya'dan iletim hattı çekilerek enerji satın almak nükleer santral kurmaktan daha ekonomiktir. Ancak nükleer enerjiye karşı olmak için dışa bağımlılık, ucuzluk, pahalılık, turizmin azalması vb.den çok daha öte gerekçeler vardır. Santralller kurulduğu andan itibaren Karadeniz'de ve Akdeniz'de canlı yaşamı yok olmaya başlayacaktır. Nükleer santraller iddia edildiği gibi temiz enerji
değildir, dünya nükleer atıkları saklamak için yer aramaktadır. Böyle devam ederse yakın zamanda dünya radyoaktif madde çöplüğüne dönecektir. Nükleer kaza yaşanması durumunda yaşanacak felaketi düşünmek bile korkunçtur. Zira Fukuşima'daki kazanın yol açtığı felaketin boyutları her geçen gün artmaktadır.  

Muhalefet Nükleere Karşı Mı? 

Türkiye'de nükleer santral yapımı, başta bu coğrafyada yaşayanları ilgilendiren en temel meselelerden birisidir, zira söz konusu olan insan ve canlılığın yaşamıdır. Peki böylesi bir konuda muhalefetteki partiler ne söylemektedir? Örneğin nükleer santralin referanduma götürülmesi gerektiğini söyleyen MHP'nin kastamonu milletvekili M.Serdaroğlu, "Nükleer santrallere stratejik olarak karşı değiliz. Belki ülkemizde bir tane stratejik manada nükleer santralin olmasının
gereğine inanıyoruz. Nükleer santralin yer tespitinin çok iyi olması, aynı zamanda teknolojisinin çok iyi yapılması gerekiyor"
derken, MHP'nin en yetkili ismi D.Bahçeli, "nükleer santrale karşı olmadıklarını ancak yer seçimi konusunun iyi araştırılması gerektiğini" söyleyerek MHP'nin tavrını net bir biçimde ortaya koyuyor.  

Peki 'solcu' Kılıçdaroğlu cephesinde durum nasıl? Kılıçdaroğlu, her ne kadar nükleer santral yapımını referanduma götüreceğini söylese de, "Nükleer santrale karşı değiliz. Nükleer teknolojiyi bilmeliyiz, nükleer teknolojiden yararlanmalıyız ama bunun koşulu, AKP'nin dayattığı koşullar gibi olmamalı" derken asıl karşı çıktığının nükleer santral
değil, santralin yapılış biçimi olduğunu netlikle ortaya koyuyor.  

"Teknoloji Düşmanlığı" Yapmalı ! 

"Teknoloji düşmanlığı" suçlaması, nükleer santrale karşı çıkanlara yöneltilen en temel eleştiridir. Ancak, tercihini insandan, doğadan, yaşamdan yana koyanlar, bu suçlamaya aldırmadan, nükleer santrale karşı çıkmalı, gerek seçim sürecinde, gerek sonrasında insan sağlığını, insan yaşamını, doğayı ve diğer canlıları hiçe sayan politikaları teşhir etmeli, nükleer santrali bir gereklilikmiş gibi sunan partilerine oy verecek olan seçmenlerin hangi politikalara oy vereceğini sorgulatmalıdırlar.  

Genetik yapıyla oynanarak, üreticinin kendi tohumunu elde etmesini engellemek için geliştirilen teknolojiyi, kanser riskini arttıran tatsız tuzsuz hormonlu gıdalar için kullanılan teknolojiyi, dünyayı radyoaktif bir çöplüğe çeviren nükleer teknolojiyi, modern savaş teknolojisini akla getirmek sanırız "teknoloji düşmanlığı" yapmak için yeterli gerekçeyi oluşturacaktır. Zira, sorulması gereken soru "kim için?" ve "ne uğruna?" olmalıdır.  

 
Toplam blog
: 7
: 735
Kayıt tarihi
: 14.05.11
 
 

"Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir" ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara