Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Seferihisar Gün Batımı Akşamları

Seferihisar Gün Batımı Akşamları
 

Seferihisar'da gün batımı !..


Birkaç zamandır harika bir dinlence geçiriyorum. İzmir’in gürültüsünden, sıcağından, kalabalıklılığından bıkmışken ve her şey üstüme üstüme geliyorken, çok iyi bir kaçış imkanı yakalamışken, birkaç gün uzaklaştım buralardan. Ne yalan söyleyeyim, çok da iyi yapmışım. Hani geçenlerde “ bana dar geliyor bu şehir” dediğim bir yazı yazmıştım ya ! Çoğu insan, belki de artık bu şehirde yaşamaktan bıktığımı algılamış. Yo hayır. Hatta haşa ! Hatta ne münasebet. Ben bu şehirden değil, bu kalabalıktan, gürültüden, kirlilikten bıktım. Bu trafikten, egzoz dumanlarından, insanların insan, çevreye, yeşile, maviye, suya, hayvana vurdumduymazlığından.

Dedim ya, her şeyin üstüme üstüme geldiği bir zamanda, tünelin sonlarında ince bir ışık bulmak gibi, beni sevindiren, bir haftasonu davetine icabet ettim. Birkaç gün buralardan uzaklaştım. Nereye mi ? Bu dinlenmeyi yaptığım yer İzmir’in batısında Seferihisar ilçesine bağlı Doğanbey Peyanlı beldesi. Ama size önce biraz ilçe hakkında bilgivereyim.


Seferihisar, İzmir’in batısında yer alır. İl merkezine uzaklığı 47 km’dir. Kuzeyde Urla, Doğuda Menderes, batı ve güneyde Ege Denizi ile çevrilidir. Seferihisar ilçesi, 371 km2’lik bir yüz ölçüme sahip bir tatil beldesi. Doğanbey-Payamlı da bu ilçe merkezine yalnızca birkaç kilometre uzaklıkta bulunan bir beldesi. En son yapılan genel nüfus sayımında toplam nüfusu 34.761 olarak çıkmış. Yaz aylarında bu rakam çok daha yükseklere çıkıyor. Seferihisar ekonomisinde tarım ağırlığını korumaktadır. İlçe toprakları, zeytinlikler ve narenciye bahçeleriyle kaplıdır. Son yıllarda seracılık gelişme göstermektedir. Fakat yerli turizm de bölge halkının en büyük geçim kaynaklarından biri olmuştur.


Seferihisar'da güneş M.Ö. 3000 yıllarına uzanan eşsiz güzelliklerin üzerine doğar. Günümüzde de değerini yitirmeyen bu tarihsel adres, yüzyıllardır insanların muhteşem Ege mavisi ile berrak güneşini keşfettiği bir belde de 27 km'lik sahil şeridinde birbirinden güzel koylar ve doğal plajlar mevcuttur. Seferihisar; tarihsel zenginliğin yanı sıra 375 kilometrekarelik dev bir mandalina bahçesi gibidir. Evliya Çelebi 17.yy'da Seferihisar adının Sivrihisar olmasına rağmen burada hisar bulunmadığı, bağlar içinde yükselen kayaların hisara benzediğinden bahsetmekte 4 mahalle, bahçeli 1200 ev, hamam, 7 çeşme, çarşısında 20 dükkan bulunduğu kasabanın ürünlerinin bol, halkı zengin kasaba olarak tanımlamıştır.

Seferihisar yöresi, Antikçağ`da önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Yöredeki en önemli ören yeri Teos`tur. Teos’un Tanrı evi anlamına geldiğini ne yazık ki geç öğrendim. Seferihisar yöresi, Antikçağ’da önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Yöredeki en önemli ören yeri Teos’tur. TEOS : M.Ö. 1050-1000 yıllarında kurulmuş Teos, 12 İon kentinden biridir. Yolun hemen kenarındaki Dionysos Tapınağı M.Ö. 2.yy. başlarında Priene’li Hermogenes tarafından inşa edilmiştir. Anadolu’da Dionysos adına yapılan tapınakların en büyüğüdür. Roma imparatorluğu döneminde sıkça onarılmış ama yine de depremlerden çok zarar görmüştür. Kuzeybatıda, 500m. ilerde Hellenistik surlar, tiyatro, akropolis ve gymnasion yer almaktadır.

Seferihisar’ın tarihçesi kısaca bu şekilde. Gelelim benim dinlenceme..

Öncelikle, küçük bir yer olması dolayısı ile çok sessiz ve kafa dinlenebilinecek bir yer. Genelde buralar yazlık evler ve sitelerle dolu. Yani, konaklayanlar hep yazlıkçı kesim. Hepsi sıcaktan, gürültüden kaçmış, kafa dinlemek, tatil yapmak ve denizle iç içe olmak için gelmiş. Sessiz bir yer diyorum çünkü, öyle bir yer ki, herkes şehrin karabalıklığından, gürültüsünden kaçtığı için olsa gerek, ses çıkartmamaya, gürültü yapmamaya dikkat ediyorlar gibi geldi bana.. Bulunduğumuz yer, Doğanbey körfezini kuşbakışı gören ve denize yürümeyle 10 dakika mesafede bir yer. Ama plajını ve denizin maviliği görebiliyor, hatta sabah, akşam, gün batımı ve gece manzaralarını bir sinema perdesinde izliyormuşçasına izliyorsunuz. Akşam yemeklerini, özellikle günbatımı saatlerine getirmemizin tek nedeni, bu eşsiz manzara karşısında daha bir afiyet içerisinde olma istememizdir. M.Ö 3000 yıl öncesinde eşsiz güzellikler üzerine doğan güneşin, denizin maviliğini kızıl bir renge döndürerek, batışını ve sıfır noktasında gözden kayboluşunu seyretmenin keyfinin doyumsuzluğunu halen yaşıyorum. Bir başka ince ayrıntı da; İzmir’de buram buram terlerken, evinizin balkonunda otururken, gram terlememeniz. Denizden her daim püfür püfür bir esinti, yüzünüzü, vücudunuzu yalayıp geçiyor. Öyle sessiz bir yer ki, öğlen sıcaklarında sizden uzakta bir yerlerde öten Ağustos böceklerinin sesini bile sanki yanı başınızdaymış gibi hissedebiliyorsunuz. Hele gece geç saatlerde, herkes yatağına yatmış, uykuya çekilmişken, yakamozlu mehtabı seyrederek, hafif bir müzik dinleyip, çay yudumlamanın keyfi bir başka. Bu anlarda denizin dalga seslerini bile duyabiliyorsunuz.

Geceleri hep böyle! Gündüzleri de, dibi ince kumdan oluşan, yüzen balıkları bile rahatlıkla görebileceğiniz dibi bir akvaryum gibi gözüken tertemiz denizine girip, serinliyorsunuz. Saatlerce deniz keyfi aldıktan sonra, biraz uzağınızdan yavaş yavaş balıkçı teknelerinin, açıldığını görüyorsunuz. Gün yavaştan dönerken, tekrar gün batımını seyretmek için bir gün önceki konuşlandığımız yerde yerimizi alıyoruz. Birkaç gün böyle geçti. İzmir’e gelip, yine aynı hengâmelerde karşılaşınca, oradan ayrılmanın ne kadar da zor olduğunu bir kez daha anladım.

Yok böyle olmayacak. Bu hengâmelerin beni boğmasına izin vermeden, hemen her fırsatta buralardan kaçmalıyım. Yada kendime oralardan bir yer edinmeliyim.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..