Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Şehirde kaybedilen adamlar...

Aklım esmer adamda hala, hikayesini öğrenmek için can attığım!

Kahvaltı etmeden evi temizlemenin daha kolay olduğunu öğrenmişti her nasılsa… herkesten önce kalktı o sabah; yüzünü bile yıkamadan makinaya doldurdu bulaşıkları. O ara yüzünü yıkamayı akıl etti. Yeniden girişti temizliğe; evi temizledikçe içindeki alkolde temizleniyordu sanki. Koltuk minderlerini havalandırdı, çerez kabuklarını süpürdü, banyo lavabosunu ovdu, mutfak bezlerini kirlilere attı, yerini sildi… Ev temizdi şimdi, ama hala daha birbirine karışan sigara ve içki kokusunun o kendine özgü ekşimsi kokusu vardı evde. Dayanamadı banyoya girdi yıkandı güzelce. Herkes uyuyordu usulca giyindi, saçlarını taradı ( aslında hiç taramazdı ama nedense taradı bu sabah) dümdüz oldu dalga dalga olan saçları. Giyindi ve çıktı evden. Nereye gideceğini ne yapacağını hiç bilmiyordu… Düşünmedi de bunu zaten. Ayakları onu metro durağına götürdü;

Sıkıldınız değil mi? Ben de yazarken sıkıldım; hemen şimdi bar sandalyesine oturtuyorum ELA hanımı!

Ne müdavimiydi gittiği yerin ne de yabancısı. Zaman zaman uğrar birkaç bira içer etraftaki "erkek" sohbetine kulak kabartır işte böyle yine birkaç yazılık üstüne kelimeler yapışır sonra da kalkar giderdi. Yine öyle olmasını umarak girdi birahaneye ( adı bende saklı, küçük bir şehir burası, ELA hanımı deşifre etmemeliyim) hemen taradı bakışlarıyla üst katı; 3 adam bir masada, 3 adamda tek tek başka masalarda. Masa denemez aslında ya taburelere tünemişti işte toplamda 6 adam şimdi ELA hanımcığımla bir (1) de kadın. Karşısında oturan genç adam ilk tepkiyi verdi; bakmıştı ELA hanımcığıma. Elanın da bu akşam bakılmaya ihtiyacı vardı, çatmadı kaşlarını. Bıraktı kendini adamın zaman zaman alttan zaman çekingen zaman zaman gülümser bakışlarına. Adam bakadursun, diğer masalara kulak kabartalım biraz:

Gece yaşamının görünmez kahramanlarıydı 6 adamın dördü. Birbirlerini mutlaka tanıyacaklarından o da olmadı görmüş olacaklarından söz açıyorlar dahası bunun böyle olacağından emin halde birbirlerine övgüler ve sigaralar yolluyorlardı; bakalım refleksin ne kadar iyiymiş sözlerini takip eden havada uçan sigaralarla. Tek başına oturan adam ‘’ alemin kahpe’’ halinden dem vuruyor grup ona katılıyor bizse zaman zaman gülümseyerek zaman zaman da alttan alta bu insanlara üzülerek ama çokça utanmazca dinliyorduk hikayelerini. Biri eski bir sporcu olduğundan bahis açıyor, diğerinin her daim ona güvenebileceğinden dem vuruyor birbirlerine acayip saygılı davranıyorlardı.

İzleyen adamıma bir yanıt veremiyordum bakışlarımla. Zira, burası bir erkek birahanesiydi! Eğer genç adamıma yanıt verirsem -bunu gülümseme yada başka bir yolla yaparsam- erkek birahanesinde içki içme raconuna karşı çıkmış olur ve onların gözündeki içkisini içen ağır abla modelinden çıkar adam ayartmaya gelmiş kadın modeline geçerdim ki bu hiç de işime gelmezdi! Çünkü ben oraya içki içmenin dışında böyle yazılar yazabilmenin gözlemini yapmak ve evet ucuz ve kaliteli bira içmek için de gidiyordum. Bilenler bilir en güzel ve ucuz bira en lezzetli meze ve hatta en renkli insan manzaraları esnaf meyhaneleri ve erkek birahanelerinde olur.

Gelelim yine sokak diliyle bana kesik atan esmer adamıma; yaşını tam tahmin edemedim adamımın ne iş yaptığını da anlayamadım. Arada kaçamak bakışlar atıyor bense onun kafasının üzerinden güya televizyon izliyordum; oysa etrafımda ne olup bitiyor hepsinin farkındaydım. Ellerinde kızarıklıklar vardı genç adamımın; kasap belki de diye düşündüm bütün gün uğraştı etlerle elleri kızardı, bak şimdi yazarken geldi aklıma belki o da bar fedaisiydi. Yok ama değildi, olsa diğerleri onu da tanımak için çaba gösterirlerdi. Zaman zaman televizyona neden bu kadar dikkatle baktığımı merak ediyor o da kafasını çevirip bakıyordu ama cezp edecek bir şey de bulamıyor tekrar önüne dönüyordu. 2. birada hesabımı ödedim, tuvalete gittim ( ağır ablalar lavabo demez) geri geldim adamım da kalkmaya dair bir hareket yoktu bir bira daha istedim. Şimdi hangimiz hangimizi bekliyoruz belli değildi! Biralar bitiyor azizim artık kalkmalıydım gelecekse arkamdan dışarı çıkmalıydı. Hesabı ödemiştim arada zaten. Eldivenlerimi, şallarımı ağır ağır giyindim, kalktım, merdivenleri inerken son bir kez bakmadım bile, aşağıya indim dışarı çıktım, soğuk hava yüzüme çarptı; arkama bakmadan birkaç adım attım sonra baktım yoktu! O sırada bir yürüdüm geri döndüm yine yoktu; bir bara daha girdim orda da bir bira içtim belki oraya gelir diye kapıyı gören masaya oturdum yine yoktu. Geri döndüm bara, yukarı çıktım; YOKTU! GİTMİŞTİ!

Garsona sordum, ayda yılda bir gelir ben de tanımıyorum bir şey mi yaptı dedi. Yooo ben bir şey yapmayı düşünüyorum ona diyemedim; yok bir şey yapmadı merak ettim sadece kim diye dedim. Garson kaçın kurası anlamıştır tabii hiç belli etmedi anladığını.

-Ela'yı çıkarım birahaneden- Çıktım, karanlığa karıştım...

NAZLI ELA

 
Toplam blog
: 5
: 542
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Taşralı bir yazarım:) En sevdiğim şey gezmek ve okumaktır. Özellikle Şehr i İstanbul'da gezmek en bü..