Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '10

 
Kategori
Haber
 

Selçuk'lu leylekler, Afrika'ya maça gittiler.

Selçuk'lu leylekler, Afrika'ya maça gittiler.
 

Resim: Muzaffer Cellek arşivi


Türkiye’de’ ilk defa, leyleklere halka takılacak. Türkiye’de doğan yavru leyleklere, “Türkiyeli” manasında (T) halkası vurulacak ayak bileklerine. Böylelikle de, halkalama sonucunda Selçuk’ta dünyaya gözlerini açmış leyleklerin halkalarına bakılıp, aynı yere ve aynı yuvaya gelip gelmedikleri kontrol edilecek. Şimdilik 80 tanesi halkalandı. Anlayacağınız, Selçuk Belediyesi, “Herkes kendi kafasına göre açılım yapıyor. Biz de açılımı, “Leyleklerle başlattık” demeğe getiriyor.

Kendisiyle konuştuğumuz Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür “Burayı, leylekler şehri yapmak istiyoruz” diyor; sahi, acaba bu leylekler, öz yurtları Güney Afrika’ya, Dünya Kupası maçlarını seyretmeğe gittiler mi? Hele maçlar bir bitsin, öğreniriz, Bizce de hem finalleri izlediler, hem de vuvuzela öttürgecini, beraberinde getirdiler.

Ne yani? Leylekler maça gidemez mi? Diyeceksiniz şimdi: "amma da atmışsın ha! Hayvan kısmısı, Dünya Kupa'sından ne anlar? Yolu nasıl bulur?" Haklısınız.. Yazıyı, mizaha yakın bir anlayışla okursanız, her şey bal gibi olur. Bir kere bu leylekler, "Afrika" kökenli. Tamam mı? Tamam... O halde Kuzeyi, Güney'i, Doğu'su farkeder mi? Ben Kuzeyliysem, iki kanat daha fazla çırparım, Güneye iner, maçımı seyreder, dönerim tekrar. Olamaz mı? Siz siz olun, münafıklığı bırakın. Olumlu düşünün. Bakın göreceksiniz, yerin dibine de inersiniz bu kafayla. O halde kolay gele, rastgele. Benden bu kıyak da sizlere.

Muzaffer İzgü’nün. ‘ Komünist Leylek’ isimli bir hikâyesi vardır. Damın bacasındaki leylek, uzun gagasını birbirine vurarak tak tak tak sesler çıkarırmış. Bundan huylanan bir köylü, jandarmaya şikâyete gitmiş. Köyümüze ‘bir komünist leylek geldi’ demiş. Kumandan ‘nerden anladın? ‘ diye sormuş. O da: ‘’Tak taka tak.” diye gagasıyle mors geçiyor kumandanım demiş. Kumandan da sen nerden biliyorsun mors alfabesini demiş. O da ‘ Askerlikden’ deyince, kumandanın kafası karışmış.’Güpegündüz ha! Üstelik hiç yakalanmaktan korkmuyor ha!’ E, sonra demiş’’ kumandan. ‘ Tüfekle vurduk indirdik. Şimdi yaralıdır, muhtarımız onu, nezarethaneye attı.” Vay casus leylek vay. Şimdi çıran yandı işte.

Kumandan, aceleyle ‘Vay namussuz!’ diye ayağa kalkarak palaskasını kuşanır. Gidip bakarlar ki, leyleğin ayağında bir halka vardır. Üzerinde Moskova yazmaktadır. Ve yanında da bir takım şifre rakamlar’. Sonradan anlaşılıyor ki, o leylek, uluslar arası göç yollarının takibi ve tespiti için, denek olarak fişlenmiş.

O da bir şey mi. Kapakta görülen İzmir’in Selçuk kazasında leylekler, yıllardır yörenin sevgilileri. Selçuklular bu leyleğe, gözü gibi bakıyorlar. Her yıl aynı leylek, aynı yere taa Afrika’ lardan geliyor. Yıllar yılı yalnızdı bu leylek. Selçuk’un simgesiydi. Tarihi sütunun tepesi, eviydi. Selçuklular ona, köşe minderleriyle odasını dayayıp döşemişlerdi.

Kaymakamdan sonra en namlısı oydu şehirde. Hayatı boyunca, ne ileri gitmiş basılmış, ne geriye kalıp asılmıştı. Internet’te bile aşkı yoktu. Düz leylekti o. Ağzı var, dili yoktu. Hasta olduğu günler, ona Selçuklular bakardı. Biz de gelip geçerken her defasında resimlerdik her nedense. “Arşivde bulunsun” kabilinden. Bu yıl eşi ve çocuğu ile birlikteydi. Sevindik doğrusu. Gelin, Arabistanlıymış diyorlar. Görücü usulü ile evlenmiş diyorlar. Takı’ları yolda gelirken düşürmüş diyorlar. Ben, Selçuk’ luların yalancısıyım.

Selçuklu’lar bu evliliğe hepten sevindi. Bekârlık, kadı kızına yaraşırdı. Leylek kısmısı, havada kapıp, tavada yerdi. Aşkları gökyüzünde ararlardı. Doğrusu da buydu.

Bu leylek, Selçuklular için ‘Örnek’ bir leylekti. Yıllar yılı tek olarak görülürdü yuvasında. Uçkuruna düşkün kuş değildi. Bu yüzden de Selçuklu kadınlar, kocalarına, hep bu leyleği örnek gösterirlerdi: “Kale önündeki o leylek kadar olamadın. Gözün çıkmaya he mi!” Ve, daha ileri gidip: “ o leyleğe bakıp bakıp da, utanmalısın” diyenleri bile vardı.

Selçuklu erkekler, karılarından bu zılgıtı şimdiye kadar yediler. Selçuk’lu Leylekler şimdi dünya evine girmiş. Çocukları da var.’ Bakalım daha sonrası ne olur?

Göreceksiniz. Selçuk’taki bu leylekler, tarihteki gibi çok meşhur olup, o yöre ile birlikte anılacak. Köle Spartaküs’ü, Ispartalı Leda’sı, Romalı Berihan’ı, Vezüv’ün Pompei’si, Truvalı Helen’i, Karadenizin Temel’i, Blogların Ballı Ahmedi, veee, Selçuğun tek karılı Leylekleri…

Haber aldığımıza göre, Ege Üniversitenin Prof. leylekçileri, leyleklerin seks hayatına el atmışlar. Böylelikle de Selçuklu erkekler, dört ayak üstüne düşmüş oluyorlar. Leyleklerin cemayüzievvel’leri tespit edilecek. Buna göre de “Selçuk ilçesinde doğan yavruların, aynı ilçeye ve aynı yuvaya gelip gelmedikleri, kaçamak yaptıkları adresler bir bir belirlenecek. Gizli aşk çekenlerin döktükleri timsah gözyaşlarına itibar edilmeyip, kendi yakın akrabaları arasında dahi aşna fişne edip etmedikleri tespit edilecek. Kimin yedi kocalı veya karılı Hürmüz ile Dürdane ‘leri belirlenecek.

Selçuklu kadınlar, bu satırları okuyunca, “ Yandı gülüm, keten helva” derler mi, bilemeyiz. Artık bu saatten sonra onları, “Hüsnü bile” şenlendiremez! Erkekleri ise, arabanın tekerine çomak sokan Üniversite heyetine minnettar kalacaklarıdır..

“Dünya dönüyor, leyleğin de canı var. Biz de leyleğiz” diyorlar. Küresel ısınma mı, dünyaya teğet geçen okun ferahlığı mı, artan bunalım mı? Kader mi? Ne derseniz deyin. Artık her yerde seks var. Selçuklu erkekler, bilim adamlarına dönüp, homurdanıyordur şimdi. “ Ah, daha önceleri, nerelerdeydiniz?!” diyerek.

Bütün bunlar, Ege Ü. Tabiatı, Tarihi Koruma Merkezince takip edilecek. Selçuk’ta da Dr. Orhan Onmuş, Kuş gözlemcisi Orhan Gül ve Selçuk Veterineri Osman Yelken de bu durumlara el koymuş vaziyetteler. Biz de, onların yalancısıyız zaten. Başı, Ege Üniversitesinden Araştırmacı Prof. Dr. Mehmet Sıkı çekiyor…

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..