Selvi boylu al yazmalı kaotizmim benim

KAOTİZM !!!

Hoppala bu da nereden çıktı, kaotizm de nedir diye sormayın. Tıpkı totalizm, faşizm, komünizm bir şey işte. Tek farkı evrensel değil, ülkemize özgü yönetme ideolojisi olması. 80 darbesinden sonra geliştirildi. Daha doğrusu yararları keşfedildi. Tıpkı bir tutarık hastalığı gibi aralıklarla farklı dönemlerde farklı farklı isimle ortaya çıkar. Siyasi iktidarların zora düştüklerinde başvurdukları yönetme biçimidir.

Kaotizmin uzmanı bol, düşünürü bol, yorumcusu bol, hukukçusu bol, basın mensubu çok, yasası da çok. Yeter ki, ülkemiz ve çalışanlar zor duruma düşmesin, veya halkımızdan ufak ufak şikayetler gelmeye görsün. Hemen uzmanlar devreye girerler. Öyle bir şey atarlar ki ortaya gündeme bomba gibi düşer. Halkımız derhal tüm sıkıntılarını unutuverir. Geçer televizyonların karşısına , ya da alır gazetesini, olmadı gider bir toplantıya( Uzmanların katıldığı ?) Bolca olanları dinler aydınlanır, ufku genişler, gönlü rahatlar, tüm sıkıntılarını unutur.

Yarattığı kaos, heyecan azalmaya başlar başlamaz, gündeme bir bomba daha düşer. Birisi bitmeden birisi derken günler ayları, aylar yılları kovalar ve bir ömür böylece biter gider. Ama kaoslar asla bitmez. Halkımız kaos ortamında, toz duman içinde, kaotistlerin yağmurları ile ıslanırken birileri malı götürür.

Kaotizm en iyi , en kolay yönetme rejimidir. Çok akıllı olmamızdan ötürü siyasiler bizi kaotizmle yönetirler.

İsterseniz biraz somutlaştıralım. Başbakan İspanyaya gitti. Bir nara attı (Ne de olsa Kasımpaşalı) türban siyasi simge olsa ne yazar olmasa ne nazar tüm üniversitelerde bundan böyle takılacaktır. Kimse bun a karışamaz dedi.

Döner dönmez meclisi topladı ve türbanın serbest bırakılması düzenleyen yasal düzenlemeyi hemen Meclisten geçirdi. Ancak uygulama o kadar kolay olmadı. Televizyonlarda aylarca uzmanlar, hukukçular, vekiller, gazeteciler, rektörler, yorumcular? Aylarda uygulamayı tartıştılar. Rektörlerin bazıları yasaklara devam dedi, bazıları kampüse kadar izin verdi, bazıları ders veren hocalara bıraktı, bazıları serbest bıraktı. İşte kaotizm budur. Yasal düzenleme kişilere, olaylara, konumlara göre farklılık gösterebilir. Bu kaos ortamında hemencecik Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı gündeme alındı. Yani çalışanları köleliğe mahkum edecek olan yasa. Ama çalışanlardan sert yanıt alınca iktidar geri adım atmak zorunda kaldı. Ne zamana kadar yeni bir kaos ortamında yeniden denemek üzere.

Henüz bu kaos ortamının külleri kurumadan AKP’nin kapatılması gündeme bomba gibi düştü. Sanırım aylarca gündemde kalacak gibi görünüyor. Yine televizyonlarda, gazetelerde çok farklı yorumlar yapılmaya başlandı. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Dünyanın ve ülkemizin tüm gündemi şimdi bu konuya odaklanmış durumda. Sorarım size bu ülkede kaç tane Anayasa var? Dolayısıyla Yasalar nasıl olurda bu kadar farklı yorumlanabiliyor.Hukukta duygusallık olabilir mi? Bu kadar kafalar neden bulandırılıyor?

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi açılan dava üzerinde incelemesi yaparak karara bağlayacaktır. Nedir bu panik, bu kaos. Herkes görüş belirtiyor. İnsanlarımızın kafaları bulandırılıyor. Duyguların doruk noktasında olduğu bir anda anketler yapılıyor kamuoyuna açıklanıyor. Toplumun tüm katmanları salt bu konuya yönlendiriliyor. Kaotizmin en belirgin özelliği de budur zaten. Hemen işe koyuluyor. İğneden ipliğe her şeye zam yapıldığını kimse hissetmiyor bile. Çünkü beyinler önceden uyuşturuluyor. Ekonomik göstergeler kötüye gidiyormuş kimsenin umurunda değil.

Bu arada iktidar masum rolünü oynayarak yerel seçimlere yatırım yapmaya devam ediyor. Kısacası birileri malı götürüyor. Kaos biter mi hiç asla. Sanki yeni birşeymiş gibi, hız kesmek için şimdi Ergenekon çetesi de eklendi. Kaotizmin olmazsa olmazları çetelerdir.

Çeteler kaotik ortamlarda serpilip boy verirler. Gündem bir anda ergenekon Gözaltılarına çevrildi. Kısacası kaotizm iş başında. Bu kirlilikten kurtulmak için eskileri atıp KAOSMATİK kullanın. Artık Kaosmatik var!!!!!!!!
“KAPİTALİZM GÖLGESİNİ SATAMADIĞI AĞACI KESER"