- Kategori
- Öykü
Sen, ay, caz, Kapodokya

Yalnız bir kadınım, Kapodokya nın büyüsüne kapılıp, yine yollardayım. Düşlerim, beni çekti. Cazın büyülü havasını içinde barındıran bir bardayım. Müziğin güzelliği insanı hep hayal kurmaya zorlar, caz böyle bir şey.
Bir kadeh şarap istedim. Yanımda hiç tanımadığım bir adam vardı. Şarap içiyordu. Ona merhaba dedim. Şarap kadehleri bitinceye kadar başladık sohbete. Ancak gözlerine baktığımda sanki onu yıllardan beri tanımaktaydım. Bana hiç yabancı değildi..
Hayatımı bir kadehlik zaman dilimi içinde anlattım ona. Sessizce dinledi. Bir kadeh daha, dediğinde sadece gözlerimi kapayarak evet dedim.
Bir kadeh daha. Müziğin güzel ritmi, başımı döndürdü. Artık gitme vakti idi. Yabancı bana hiç adını söylemedi, hiç konuşmadı sayılır, sadece kalktı, iyi geceler dedi.
O kapıya ulaşmıştı. Arkasından koşup, iyi geceler dilemek istedim. Kalktım, kapıya geldiğimde yabancı kaybolmuştu, karanlığın içinde. Yanıma gelen garsona sordum, bu yabancı buraya her zaman gelirmi, buralımı, cevap çok acımasız oldu. Hangi yabancı. Sizin yanınızda hiç kimse yoktu. Siz hep yalnızdınız, dedi.
O benim için yabancı değildi, yıllar önce büyük bir aşkla sevdiğiğm , ancak kaybettiğim, cazın o büyüleyici müziği ile hayaliyle konuştuğum eski aşkımdı.
Yıllar önce kaybettiğim, sevgilim evet evet sendin. Bir kadeh şarap, caz, kapadokya, ay hepsi gerçekti ancak tek hayal olan yabancı senmiş meğer.