Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Sen hazır mıydın?

Sen hazır mıydın?
 

Yaşadığım yerler


Yollarda yürüdük biz karşılaşmadan. Gözlerimiz aynı gökyüzüne baktı, aynı denize. Aynı havayı soluduk. Çocuklar dikkatimizi çekti, sokak köpeklerini sevdik, günbatımlarında kaç kez aynı anda anasonlu suyu akıttık boğazımıza, aynı şarkıyı aynı AN da dinledik belki.

Ben geliyordum bir yere bir bakıyordum sen gitmişsin. Seninde kalbin kırıktı. Aynı gece sen başka erkeklere küfür ederken, ben başka kadınlara ağlıyordum belki…

Sen her yarayı söze dökebilen kadın.

Ayrı ayrı içtik, küstük, savaştık  yenildik… Hiçbir zafer bizi mutlu etmedi. Anlamaya çalıştık herkesi, her şeyi  ama çok zorlandık. Bizden başka yerde aktı hep hayat. Amma bitkin, umutsuz sabahlarımız oldu. Sen günlerce yataktan çıkmadın, ben günlerce odamdan… Aynı caddede aynı saatlerde yürürken karşılaşmadık biz. Sen başka insanlarla eğlenirken ben seni arıyordum. Seni görecekmiş gibi etrafıma bakardım bazen, kalp atışlarım hızlanırdı, ellerimin titremesi artardı, ama senin arkan hep dönük olurdu bana…

Aşk tesadüfleri severmiş ya, yollarımız kesişti bir yerde işte. Hem öyle bir kesişti ki her tarafımız liğme liğme.” Yine mi Tanrım” diyorduk ikimiz de.

Şimdi gülümsüyorum. .. Sanki ben seninle yıllardır tanışıyormuşum gibi, beynim, gönlüm ve tenim sana ne kadar özlemli ve hazırmış, hazırlamışlar kendilerini  saklı, gizli, şaşırdım…

Sen benim yıllardır aradığımdın. Bu yüzden öncü depremi hiç ürkmeden atlattım. O eski bildik ben. Her şeyi göze alan… Ateş topu üzerime gelse de korkusuz bir savaşçı gibi, gözü pek yine geçecektim aşkın içinden. Tüm o yanıkları, yaraları hissetmeden aldırmadan, umursamadan… Nefesini hissetmek, kokunu içime çekmek istiyordum. Üstüne dokuz kilit taktığım kalbimin kapısını yine açmıştım. İçim ürperiyor, ellerim titriyordu. Acelemiz vardı bizim… Ve ben hazırdım…

Tüm o yılların, yanlışların, Tanrı kavgaların “Bunu bana niye yapıyorsun” diye dizlerimin üstüne çöküp haykırdığım gecelerin, bir daha sevmeyeceğim sözlerinin, hiç geçmeyecek sandığım dayanılmaz acıların ardından, hiç yanmadığım kadar yanmaya, hiç sevmediğim kadar sevmeye ve hiçbir zaman göze alamadığım kadar büyük oynamaya hazırdım. Kaybetmek de lazım.

Sen hazır mıydın?

Bir şey söylemiyordun. “Sus Allah aşkına, sus” diyordun. Ben tam devam edecekken, başına götürdüğün ellerini havalandırıyor, bir anda boynuma sarılıyordun. Her yeri bir sessizlik kaplıyordu. Ben kendimi daha bir hazır hissediyordim.

Hayat sevgimizi test edecek, vahşi bir hayvan gibi gelip yine iç organlarımızı parçalayacak, güvensizlikle savaşacağız, ve bu savaş içinde tanıdık, tanımadık bir sürü kişiye rezil olacağız. Bütün bunların yanında, tenimizin her noktasını yeniden birlikte keşfedeceğiz, kulaklarımız birbirinin sesini duyacak yıllarca, en utanmaz geceleri yaşayıp, en dingin, en sakin sabahlara uyanacağız, hiçbir şey düşünmeyerek, zamanı durdurarak…

Korkuyordun…

 Ben de korkuyordum ama hazırdım…

Sen hazır mıydın?

http://www.dailymotion.com/bluenotes1#videoId=xmn5kg

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..