- Kategori
- İnançlar
Sen nasıl oruç tutmazsın dayağı!

Sanıyorum bu tip bir olayın basına yansıması, Türkçemizde bir laf vardır ya “ Cuma’nın gelişi, Perşembeden bellidir” diye işte onun gibi bir şey bu yaşananlar.
Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş bir siyasi partinin yönetiminde 6. yılını doldurmak üzere olan ülkede, aşağıdaki benzer olayların devamını daha çok yaşayacağız!
Bu tip uygulamaların olduğu bir ülkede, böylesine vahim bir olayla karşılaşmak, sanırım ben dahil kimseyi şaşırtmadı!
Çünkü bu beklenen bir gelişmeydi! en çok Başbakanı üzmüş olmalı!
Ne de olsa onlar Laiklik Karşıtı eylemlerin odağı olmayan(!) Bir iktidar partisi!
Gelin bu basına yansıyan olaya hep birlikte bir bakalım.
Yer Ankara, yani Türkiye’nin başkenti! Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk devleti olduğunu iddia eden Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti!
Basına yansıdığı kadarı ile Ramazan ayında sigara içtiği için bir dolmuş şoförü tarafından darp edildiğini iddia eden Ankara Barosu avukatlarından Erdal Güzel'in şikâyeti üzerine soruşturma başlatılmış.
Ramazan ayında beklenen olaylardan birisi (oruç olaylarının) Başkent'te yaşanmış. Ankara Adliyesi yakınındaki Strazburg Caddesi'nde özel otomobiliyle bürosuna giden avukat Erdal Güzel, bir dolmuş şoförünün hatalı şerit değiştirmesi üzerine korna çalarak ikaz etmesi üzerine. Durduğu ilk Kırmızı ışıkta aracından inen dolmuş şoförü tarafından, sigara içtiği gerekçesiyle, Avukatın otomobilinin kapısını açarak. Küfürler savuran kahraman, İslam savunucusu şoför, tarafından "A... s... kâfiri. Sen bu Ramazan’da millet Oruç tutarken nasıl sigara içersin? Burası Ermenistan mı?" diyerek, Oruç yiyen! Avukatımızı elindeki sert bir cisimle başından vurarak yaralamış.
Olayın ardından kanlar içinde kalan Avukatımız, polise giderek plakasını tespit ettiği dolmuş şoföründen şikâyetçi olmuş.
Ankara Adliyesi'ndeki Adli Tıp Kurumu'ndan "basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde" yaralandığına ilişkin rapor verilen avukatımız, ardından da Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.
Bu her an beklenen olayla ilgili olarak Ankara Barosu yöneticileri de, üyelerinden birinin başına gelen bu basit! Olay hakkında bilgi alarak, soruşturmayı takip etmeye başlamış.
Savcılık tarafından ifadesi alınan Avukatımız, dolmuş şoförünün yakalanmasını istemiş.
Avukatımız, trafikteki bir tartışma gibi başlayan olayın sigara içtiğinin anlaşılmasıyla başka bir boyuta geldiğini söylemiş.
Dolmuş şoförünün sigara içtiğini görmesi üzerine çılgına dönüp ağır hakaretler ettiğini kaydeden Avukatımız, bu tür olayların daha fazla yaşanmaması için bu kişilerin cezalandırılması gerektiğini belirtmiş.
Şimdi diyebilirsiniz bu basit bir olay. Kendini bilmez bir dolmuş şoförünün yaptığı böylesine basit bir olayı iktidara mal etmek yanlıştır!
Hayır! Yanlış değildir. Dolmuş şoförü, toplumsal bir iş yapıyor. Yarın oruç tutmayan birisi arabasına binerse ve arabada bir şeyler yerse, ona saldırmayacağını kim garanti edebilir.
Özellikle dolmuş şoförleri, son zamanlarda şehir içindeki yolları kendilerine ait zannedip, öylesine araç kullanıyorlardı! Şimdi de İslam dinini savunmaya kalkıyorlar! Sizler kimsiniz? İslam Dinini savunmak sana mı kaldı?
En kısa zamanda bu dolmuş şoförlerine de bir standart getirilmeli! Kamu hizmeti yapan herkes gibi, insanlara saygılı olmayı öğrenmeleri için gerekli eğitimden geçirilmelidirler. Bu konuda en büyük görevde Şoförler ve Otomobilciler Derneğine düşüyor.
Eğer Ankara’nın göbeğinde böyle bir olay olabiliyorsa, diğer Anadolu kentlerindeki olması muhtemel olayları düşünemiyorum.
Herkes oruç tutmak zorunda değil. Elbette tutana da kimse niye oruç tutuyorsun diye bu ülkede soramaz. Adam rahatsızdır, tutmuyordur. Keyfi olarak tutmaz, kime ne?
Herkesin bu ülkede yerini ve haddini bilme zamanı daha gelmedi mi?
Burası İran veya Arabistan değildir! Dolmuş şoförleri, kendilerini İran ve Arabistan’da faaliyet gösteren Din Polisi yerine koyamaz. Koymamalıdır da!
Darp edilen Avukatın olayı ile ilgili Polis ve Savcılık derhal gereğini yapmalıdır. Elbette Avukat bu tür olayları en iyi bilenlerden birisidir. Kendi davasını da takip edecektir.
Burada polis ve Cumhuriyet Savcıların tutumu çok önemlidir.