- Kategori
- Şiir
Senin için

EY DOST!
Zaman bir bereket mi ömre,
Yoksa talan mı;
Ta ahire kadar yakıp kül eden.
Nice güneşler battı bu ufukta,
Ve nice yıldızlar parladı.
Ama, şunu bilmelisin ki ey dost!
Bir mum gibi olsan da,
Sürekli içimde yandı ateşin.
Uzaklar yakınlaştırır derlerdi,
İnanmazdım.
Ne vakit ki;
Kaybettim sesini kulaklarımda,
Aydınlatmadı nurun gözlerimi,
Ve kokunu hissetmez oldum.
İşte o zaman anladım,
Seni ne kadar özümsediğimi.
Bilmiş ol ki ey dost!
Ne vakit;
Duvara tırmanmaya çalışan bir sarmaşık,
Yahut, annesini arayan bir çocuk görsem,
İçimdeki o mum aydınlanmaya başlar.
Demir almış bir geminin yanık bağrı;
Titretirken afakı,
Bir ney, iki damla gözyaşı döker.
Bülbüllerin, o eşsiz terennümleri
Boynu bükük kalışları, hasrettenmiş.
Lakin, ey dost!
Bir kardelen, nasıl delerse buzları
Müjdelerse baharı çiçeklere;
Yahut, bir kırlangıç
Nasıl haykırırsa neharı;
Bende sana bir gün,
Bugün kavuşacağım.
Bir anka gibi,
Zaman hayallerimi yakıp kül etse de;
Cibali aşmaya kudretim yetmese de,
Ferhat olup dağları deleceğim.
Ey dost!
Ben, sende var olmuşum;
Seninle var olacağım.
Yalnız sana,
Sana varacağım.