Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '11

 
Kategori
Spor
 

Şenol Güneş'in kritik kararı

Şenol Güneş'in kritik kararı
 

70’li yılların sonlarında Coca-Cola şişelerinin mantarlı kapaklarının altından futbolcu fotoğrafları çıkardı. En büyük eğlencemiz o kapakları biriktirmek, kendimize hayali takımlar kurarak evimizin halısının üzerinde bu takımlardan oluşan lig maçlarını yapmak olurdu.

Şenol Güneş, Rasim, Yasin, Adil, Yavuz takımların kalecileri olurdu.

Şenol Güneş bizim çocukluğumuzda en az ve en zor gol yiyen kaleci demekti; zaten o yıllar Trabzonspor’un üst üste şampiyonluklar kazandığı zaman dilimine denk geliyordu, Trabzonspor’u yenmek de ayrı bir meseleydi.

Bu girişin dayandığı tarihçe neredeyse profesyonel futbol tarihimizin üçte ikisine kadar gitmektedir. Bu kadar süre boyunca bizim gibi futbolseverler süreci dışarıdan takip edip, izlerken; Şenol Güneş gibi futbol adamları da direkt olarak içinde, merkezinde bulunuyordu.

Tarihe tanıklık ediyor; bizzat o tarihi yaşıyorlardı.

Yani ne demek istiyoruz; dün yaşandı, oldu, bitti, bugün neler yaşanıyor, hepsini bir şekilde biliyoruz. Futbolumuzun temel meselesi neredeyse 40 yıldır ona bakış açımızın, değerlendirmelerimizin değişmediği üzerinedir.

Örneğin 1980’li yılların hemen başında çıkan Cumhuriyet Gazetesi’nin spor sayfalarındaki köşesinde Hıncal Uluç ne yazıyor, nasıl yorum yapıyorduysa bugün yine aynı şekilde yazmaya devam ediyor, yorumluyor. Cümle kuruluşu, vurgusu bile değişmedi. Sorun sadece Hıncal Uluç değil; o yıllarda çocuk, genç olan babaların bugün yetiştirdiği çocukları da futbolu aynı perspektifle görmeye devam ediyor.

1983 yılında Fenerbahçe başkanı Ali Şen hakemleri ayarlıyordu, bugün de Aziz Yıldırım yapıyor bu gibi şeyleri.

Ancak ne ilginçtir ki; 1980-2010 yılları arasında Galatasaray 11 şampiyonluk kazanırken; Fenerbahçe ve Beşiktaş da 8 kez bu sevinci yaşama başarısı gösteriyordu. Yani Fenerbahçe’nin medyada, federasyonda ve hakemler üzerinde etkili olduğu bu yıllarda nasıl oluyorsa rakiplerinden daha fazla bir başarıya ulaşamıyor; 30 yılda sadece 1 Türkiye Kupası kazanabiliyordu.

Bu anlayış bizde spora sağlıklı bir bakış açısıyla yaklaşımın önünde en büyük engel oldu. Zaten düşüncelerimiz, inançlarımız, gerçek bildiklerimiz doğru olsaydı futbolumuz Avrupa ve dünya ölçeğinde bu kadar başarısız, istikrarsız olmazdı.

Hafta sonu İnönü’de çok önemli bir derbi karşılaşması oynandı. Ligde hiçbir iddiası olmayan Beşiktaş, şampiyonluğa kilitlenmiş Trabzonspor’u ağırladı. Federasyonun yanlış bir hakem tercihi yüzünden bu karşılaşmada oldukça tartışmalı pozisyonlar yaşandı. Şenol Güneş hakeme küfür ettiği gerekçesiyle tribüne gönderildi; orada daha büyük sorunlar çıktı.

Bütün bunlar girişte yazmaya ve çok kabaca hatlarını çizmeye çalıştığım futbol dünyamızın genel yapısı ve anlayışı içinde aslında çok da yadırganacak şeyler değildi.

Fakat bu sezon Şenol Güneş olaylara çok farklı bir bakış açısıyla, çoğunlukla da içinden değil de dışından ve oldukça da yukarıdan bir yerler bakma misyonunu kendisine seçtiğinden olacak maç boyunca ve sonrasında yaşanan olaylar hakkında ilginç bir duruş sergiledi.

Şenol Güneş önceki gün yaptığı açıklamada bir daha sahaya çıkıp çıkmamayı düşündüğünü ve ilerleyen günlerde bununla ilgili bir karar vereceğini, yaptıklarından ötürü de özür dilediğini beyan etti.

Bunun ne kadar alışılmamış ve yadırgatıcı olduğu ortadadır.

Öncelikle yaptığı şeyin “büyüklük” olduğuna şüphe duymuyorum. Gerektiği ve yeri geldiğinde özür dilemek çok önemli bir meziyettir; çok övünsek de toplumumuzda olmayan bir tavırdır.

Ancak Şenol Güneş’in maç içinde gösterdiği tepki de insani ve çok normaldi. Üstelik televizyon sayesinde özellikle yerli teknik adamların maç sırasında sarf ettikleri cümleleri çok yakından takip edebiliyoruz.

Sevgili hocamız ettiği küfrü kendisine yakıştıramadığını ifade edip bundan ötürü de disiplin komitesinden önce kendisini cezalandırmaya çalışmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Burada “büyüklük” ayarının dozunun kaçtığını düşünüyorum.

Ayrıca yapacak bunca şey varken Şenol Güneş’in futboldan elini eteğini çekme hazırlığı içine girmesi de ilginç bir yaklaşım oluyor.

Oysa futbolumuzda, spor dünyamızda böylesi güçlü duruşlara ihtiyacımız olduğu da bir başka gerçektir. Böylesi duruşa sahip futbol adamlarımız zaten 40 yıldır içinde bulundukları bu dünyanın gerçekleri karşısında yılgınlığa düşmemelidir.

Anlamaya çalışmak; yanlış varsa bunu yine doğru bir tavır alış içinde değiştirme gayretinde olmak hedef olmalıdır, bırakıp, uzaklaşmak değil.

Twitter'dan seçmeler...

Hussein Nebil Evren nebilevren Hussein Nebil Evren Arsenal Kulübünden yazılı açıklama: "UEFA İspanyol-İngiliz eşleşmesine İsviçreli hakem atayarak tarafsızlığını yitirmiştir"

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..