Şeref adında topçu gelmez oldu ülkeye 1

Bir tarafta Habertürk ve Vatan Gazetesi diğer tarafta Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe. Belki de yeryüzünde başka hiç bir ülkede görülmemiş bir karalama kampanyası. Daha bir ay önce bir blogumda dile getirmiştim. Vatan Gazetesi bir gün öncesinde Aziz Yıldırım hakkında yaptığı bir haberin asılsız olduğunu bir gün sonrasında manşetten veriyor ve okuyucularında özür diliyordu. Hem de editöründen çalışanına kadar hatalar zinciri olduğundan bahsediyordu. Kısaca bu gazetede denetim menetim yapılmaz hele hele iddia Aziz Yıldırım veya Fenerbahçe'yi ilgilendiriyorsa sürmanşetten süzgeçe bile tabi tutulmadan verilir. Yaşananların tek ana fikri bu.

Artık bir futbolsever ve Fenerbahçeli olarak bu medya kuruluşunun takındığı bu tavırdan midem bulanır oldu. Artık okuduğum her haberin arkasında art niyet arar oldum. Bu özürün üzerinden 15 gün geçmeden bu kez Habertürk kanalıyla karalama ve saldırılar devam etmeye başladı. Bu sefer bayrak Tuğrul Yenidoğan ve Kemal Belgin'in eline geçti. Bu sefer Fenerbahçe'nin tarihine çamur atma kampanyası başlatıldı. Fenerbahçenin ve Fenerbahçelinin Atatürk'ü ve Milli Mücadeleyi sahiplenmesi neden bu kadar canlarını acıtıyor bunu hiç anlamış değilim.

Tabi ki Atatürk Fenerbahçeliydi. Tabi ki Atatürk Galatasaraylıydı. Tabi ki Atatürk Beşiktaşlıydı. Tabi ki Atatürk Altaylıydı, Karşıyakalıydı, Göztepeliydi. Herşeyden önce Mustafa Kemal Atatürk ülkesinin her vatandaşına, her kurumuna, her sivil toplum örgütüne eşit mesafede bir liderdi. Atatürk ayırımcı değildi. Atatürk için esas birleştirici olan öğe Türkiye Cumhuriyetiydi. Ve bu Cumhuriyetin her öğesi onun için değerliydi.

Fenerbahçe'nin milli mücadeleye olan katkısı tarih kitaplarında yer alır. Bu klubün mensupları klubün bulundupu coğrafyadaki stratejik konumu dolayısıyla kurtuluş savaşında cephede çarpışan Mehmetçiklere silah kaçırılmasına ve sevkiyatına en uygun yer olduğu için bu hizmet yapılmıştır. Ancak şu unutulmamalıdır ki, aynı konumda Galatasaraylısı da olsa, Beşiktaşlısı da olsa bu hizmeti yapmaktan kaçınmayacak ve onurla yapacaktı. Fenerbahçe tarihini anlatan insanlar da hiçbir zaman bir başkası yapmadığı için Fenerbahçeliler yapmıştır diye göstermediler bu onurlu hizmeti. Ama şu bir gerçektir ki, her klüp tarihinde yaşanmış böyle onurlu bir hizmeti gençlerine anlatmak zorundadır. Galatasaray Lisesindeki şeref listesini bilmeyenimiz var mı. Milli mücadelede şehit düşen Mehmetçiklerin listesini bilmeyeniniz var mı. Ama Fenerbahçenin görevi Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın tarihini anlatmak değildir. Fenerbahçe kendi tarihini anlatır. Çünkü kendi tarihinin kayıtları mevcuttur elinde. Anladığım kadarıyla değerli Fenerbahçeli tarihçiler öyle güzel anlatmışlar ki, Fenerbahçelide gururla sahiplenmiş bu tarihi. De bunun kime ne zararı var onu anlayamıyorum. Fenerbahçenin tarihine çamur atmak yerine sizler de belgeleseniz tarihinizdeki bu tür gurur verici olayları. Sizlerde sahiplenseniz Atamızı. Kötü mü olur!.

Tuğrul Yenidoğan çok yanlış bir iz üzerinde ve bir çok insanın değer yargılarını yaralamakta. Hem de en çok bu değerlere sahip geçmemiz gereken bir zamanda. Bu camialar milyonlarca taraftarı bir çatı altında toplayan büyük camialar. Ülkemizin tarikatlarla, yerle bir olmuş eğitim sistemiyle uğraştığı bir dönemde bu tür değerlere zarar vermenin kime faydası var acaba. Hem de basit bir çıkar kavgası uğruna. Kişisel kavgalarını medya yoluyla yapan bir kurumdan ve o kurumun bireylerinden hesap soracak bir Yüksek Basın Konseyi olmaması herşeyi o kadar çok çürütüyor ki. Ve sonuçta gelinen tek bir yer var o da Şiddet ve çamurla kirletilen milli değerlerimiz. Yazıklar olsun.

1,5 sene önce aynı şahıs (Tuğrul Yenidoğan) bir program yaptı ve TMSF'nin raporlarından yola çıkarak Fenerbahçenin İstanbulspor-Beşiktaş maçı ile ilgili olarak İstanbulsporlu futbolculara Petkov'un transferi üzerinden teşvik gönderdiğini iddia etti. Ne gariptir ki o senenin açılış maçında iddialara maruz kalan İstanbulspor ligin açılış maçında Fenerbahçeye Kadıköyde yemeden 3 gol atmış belki de son 15-20 senenin Kadıköydeki en farklı lig mağlubiyetini tattırmıştı Fenerbahçeye. Herneyse Aziz Yıldırım bir basın toplantısı düzenledi ve herşeyi kamuoyuna anlattı. İstanbulspor'un içinde bulunduğu durumdan dolayı Selçuk ve Yozgatlının transfer ücretlerinin Marmara Kurumlar Vergi Dairesine ödendiğini belgeleriyle gösterdi. Çünkü Selçuk ve Mehmet Yozgatlının bonservisi İstanbulsporun elindeydi ve sözleşmeleri devam ediyordu. İstanbulsporda TMSF'de olduğu için her türlü ticaret TMSF ile yapılıyordu. Ancak Petkov aynı İstanbulspor tarafından 600.000-$ getirilmesi karşılığında futbolcuyla anlaşma yapılarak serbest bırakılmıştı. Ve dolayısıyla Fenerbahçede her türlü pazarlığı ve ticareti Petkovla yaptı. Burada bir suç varsa o da TMSF'den habersiz İstanbulsporun futbolcuyla böyle bir anlaşma yapmasıdır, ki sonucunda TMSF'den gelir kaçırılmıştır, suçlu ise o zaman klubün başında olan Adnan Sezgin'dir.

Aziz Yıldırım Fenerbaheçenin medya aracılığıyla suçluymuş gibi gösterilmesine karşın hemen bir dava açtı. Ve 19 aylık dava süreci mahkeme heyetinin davayı reddi ile sonuçlandı. Ancak davanın gerekçeli kararı açıklanmadan Tuğrul Yenidoğan ve Habertürk zafer çığlıkları atmaya başladılar. Ve işin daha da garibi, davanın reddini Fenerbahçenin suçlu olmasına bağladılar. Koskaca bir Haber kanalının acaba hukuk danışmanı yok mu? Bu davanın daha Yargıtayda süreceğini bilmezler mi? Hele hele gerekçeli karar ortada yokken karara kendilerince nasıl bir gerekçe bulurlar anlamakta zorluk çekiyorum.

Bildiğim tek bir şey var, çok yüksek ve karla kaplı bir dağın yamacında bir klubenin içinden yüksek frekansta gürültülü yayın yapıyorlar. Eğer o dağın tepesinden küçücük bir kartopu koparsa, o kartopu aşağıya akıllarının hayallerinin alamayacağı kadar büyük bir çığ olarak inecek.