Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '13

 
Kategori
TV Programları
 

Serenay Sarıkaya/ Lale Devri’nden Medcezir’e Yeşim fanları ve Serenay’cılar

Serenay Sarıkaya/ Lale Devri’nden Medcezir’e Yeşim fanları ve Serenay’cılar
 

Bu yazıyı yazma amacım başka iken sağ olsunlar bambaşka bir yazıya dönüştürdüler. Ece Er, kim onlar? Diye soranlarınız var farkındayım. Yeşim fanları ve Serenay’cılar demem yeterli sanırım. Ama konuya açılık getirmeden önce ben yine de yazı akışımı bozmadan Serenay Sarıkaya’dan bahsetmek istiyorum. Ne de olsa bizi birleştiren güç kendisi…

Eski sevgilisi Tolgahan Sayışmanile beraber oynamak istemediği için“Lale Devri” dizisinden ayrılan Serenay Sarıkaya’nın haberleri basında boy boy yer alırken ben hep sessizliğimi korudum. Neden mi? Çünkü insanların özel hayatlarına saygımdan, yazı, dizi v.s için bu tarz haberleri kullanarak reyting yapmak benim tarzım hiç olmadı. Özel hayatlar, adı üzerinde özeldir ve insanlar kırmızı çizgiyi aşarak bu alana dahil olamazlar. Şahsi görüşüm bu…

Şimdi gelelim şu malum ‘’Lale Devri’’ çılgınlığına!

 Hatırlarsanız ki unuttuğunuzu hiç sanmıyorum Serenay Sarıkaya’nın canlandırdığı ‘’Yeşim’’ karakterinin kayalıklardan atladığı sahne için bekleyen seyirciler ekran başına mıknatısla çekilmiş gibi kilitlenmişti. Kayalıklardan atlamadan; önce dizide ‘’Yeşim’’in yaşadığı anlar gözlerimizin önüne sunuldu ve fonda sahne tamamlama unsuru olan‘’Yalnızlığım’’ şarkısı çalındı, Demet Akalın, twitter’a, “Serenay’ın kendi sesi. Lütfen albüm yapsın, hatta ben yaparım kendisine... Son dönemde beni böyle etkileyen bir ses yok” yazması ile de bütün basın gözünü Serenay Sarıkaya’nın sesine çevirdi. Sadece güzelliğinin değil yetenekli olduğunun altını çizerek diziye veda etti Serenay Sarıkaya. En kızdığım şey de ilk kez de o sahnede şarkı söylemedi Serenay Sarıkaya,o zamanda sesi güzeldi, şimdi reyting kaygısı ile övenler o zaman neredeydi, yeni mi fark ettiler sesinin güzelliğini diye düşünmeden de edemedim.

Serenay  Sarıkaya’nın diziden ayrılacağını belirtmesi üzerine ‘’Yeşim’’fanları ‘’Serenay diziden ayrılırsa Lale Devri’ni seyretmeyeceğiz’’, ‘’Biz bunca sezon Yeşim & Çinar için Serenay için diziyi izledik’’gibi pek çok twit, mesaj sosyal medyayı çalkaladı ama nafile Serenay Sarıkaya diziden ayrıldı. ‘’Yeşim fanları’’ Serenay’ı dinledi, anladı en azından anlamaya çalıştı.

Benim anladığım o ki; Tolgahan Sayışman ile Serenay Sarıkaya hem aşkta, hem işte beraber olmanın verdiği yorgunlukla önce ilişkilerini bitirdi sonra da Serenay Sarıkaya daha fazla dizide kalmaya devam edemeyeceği, kalp kırgınlığını sesine kulak vererek ‘’Lale Devri’’ne son noktayı koyarak diziden ayrılarak kariyer yelkenini bambaşka ufuklara açtığıdır. Bu kararı almakta doğru yönde ilerlediği ve haklı olduğunun altını çizen ise malum İnstargram fotoğrafları oldu.

Bazı diziler vardır ki seyircinin taraftarlık duygusunu körükler önce oyuncuya mı, oynanan karaktere mi aşık olduklarını birbirine karışırlar. Ferihacılar, Emirciler, AFK’cılar, Femiristler  ile sosyal medyada canlanan bu tutku aslında yaşananların senaryodan ibaret olduğuna aldırmadan, özel hayattaki olayları da içine katarak oyuncuyu anlarlar, dinlerler ve FAN olurlar. Twitter’dan atışmalar alır gider, öküz ölür ortaklık biter ama fanlar olayı bitirmez. Ben buna ‘’İşte, fanların gücü!’’ diyorum.

Oyuncular oynar, paralar paylaşılır ama seyirci tribünleri dolduran fanatikler gibi deşarj olmanın en basit yolunu seçer, hayal ürünü kahramanının derdine sanal alemde de savaşır. Bu savaşın galibi kim aslında biliyor musunuz? E şıkkı; yani sanatçı, yapımcı, senarist, yönetmen… Çünkü fanlar birbirine atıp, tuttukça onlar var olur!

Her zaman savunduğum gibi karakterlerin varlığı, oyuncuların sevilmesi ile ayakta duran sektör çalışanları biraz fanların sesini dinleyeceksiniz.  Seyircinin göz nurunu unutmadan rolünün hakkını layıkıyla yerine getiren oyunculara yapımlarınızda sık sık yer vereceksiniz. Ölüme atlayan ‘’Yeşim’’ karakterini,  ölümüne seven ‘’Yeşim fanları’’nı unutmayacaksınız. Yoksa haliniz lalelerin sökülüp atıldığı ‘’Lale Devri’’ne, ‘’Emir’in Yolu’’nun çıkmaz sokağa girmesine ve en nihayette ekrana veda olur. Hiç değilse yiğidi öldürüp ama hakkını vererek uğurladığınız sonlar yazacaksınız ki fanlar seyretmeye devam etsin.

Serenay Sarıkaya da  ''Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!’’sözünün pek de dizilerdeki karakterlerle ölmediğini, oyunculuğunu beğenen kitlesi ile yerinin doldurulamayacağını bir gerçek olduğunu kanıtlamıştır. Yeşim’in temel karakterinden çok Serenay Sarıkaya dizinin sevilmesine sebep olmuşu da unutmamak lazım. Bu durumdan anlaşılan o ki Serenay Sarıkaya rol olarak kendine biçileni de ekranda iyi taşımıştır. ‘’Yeşim’’ karakterini sürekli dizinin gençlik aşısı olarak kullanılma sebebi de bu yüzdendir.

‘’Yeşim’’in ölüsü üzerinden toparlamalara çalıştıklarına, ‘’Yeşim’’in ölümünü reytinglerini koruma adına kullandıklarına ve  Yeşim’in ruhunu dizide dolaştırmaktan çekinmediklerine göre de Serenay Sarıkaya ‘’Lale Devri’’nin olmazsa olmazlarından olduğu, seyircinin Serenay’a tutulduğu da yadsınamaz bir gerçek olmuştur.

Benim yapımcıların tavırlarından öğrendiğim dizileri devam etmek için tag da yapsalar tug da yapsalar, e-posta, toptan posta da atsalar ‘’dizi fanlarının isteklerinin önemi yok’’ tavrıdır. Fanları dış kapının dış mandalıymış gibi gören zihniyetin de ekranda kepengi kapatması da an meselesidir. Medcezir ekibinin bir araya gelerek twitterda boy göstermeleri her zamanki gibi fanları sevindirmiştir.

Adı her ne olursa olsun fanların dizilerin izlenmesi üzerinde ki etkisinin büyük. Onların kurdukları sayfalar, yorumlar, trafikler, sosyal medya üzerinde ki paylaşımları dizilerin gündemde sıcaklığını korur. Her zaman para karşılığı yapılan reklamdan daha çok ses getirdiği gibi daha da çok iş ve para getirir.  Umarım artık eski kafa düşünceler fanların bu etkisinden haberdar olurlar da bunu bir hastalık olarak görmekten de vazgeçerler. Hastalık olarak niteleyenler de yıllardır her alanda fanatizmi güçlendiren sistemin kendileri tarafından körüklendiğini de ayrıca fark etmeliler.

Şimdi gelelim şu twitter da benim aleyhime açılan tag, e-posta bombardımanına... Kusura bakmayın ama Serenay Sarıkaya’nın da içinde bulunduğu yazılarımdan sadece buna tepki vermeniz beni oldukça sıktı. Neden mi? Serenay Sarıkaya için de övgü dolu bir sürü satır yazmıştım ama sadece yazımın birinde bariz olarak Çağatay fanlarının twitterda ki Medcezir çılğınlığına yer verdim diye ‘’biz de buradayız’’ diyişinizden, keşke daha önce benimle irtibat kurmayı deneseydiniz.

Topuna ben AFK diyorum her zaman her yazımda her ana hep benimle irtibat halindeydiler. Dolayısı ile onları çok iyi tanıyorum. Twitter da Medcezir şenlikleri Ece Yörenç’in sayfası başta olmak üzere filiz verirken samimi olarak benim ile canlı canlı haberleştiler.  Her düşüncelerini, her heyecanlarını bana anlattılar haliyle ben o yazıyı Çağatay Ulusoy fanlarının gözü ile izledim ve yazıma da böyle başladmı.

Hani insan karşısındakini suçlamadan önce bende ne suç var diye sormalıymış ya işte dünkü başkaları için patlama benim için mızmızlanma dediğim şey bu yüzden olmasın? Bu sayfada her zaman bütün fanların yanındayım eğer var olmasanız sektörün bir tek nefes dahi alamayacağının farkındayım. Serenay Sarıkaya Fanları ile böyle tanışmam biraz tatsız oldu ama bundan sonra eğer isterlerse ben buradayım. Öfkeyle kalkıp zararla oturmamak adına kibar bir dille sıkıntısını bana anlatanlara da ayrıca teşekkür ederim.

Ayrıca şu reklam işine dem vurup ‘’reklam değil biz istedik’’ diyenlere de şahsi fikrimi söyleyeyim. Tabiî ki reklam ve reklam her zaman yapılır ama hep para için yapılmaz. Satırlarında haberleri ile dizi, oyuncu, senarist, yönetmen adlarını yazmak da bizim o sektörün aslında gizli reklam unsuru olduğumuzun Türkçesidir. Hele hele bunca zamandır hazırlanan bir projenin bir de bu kadar özlenen beklenen yıldızları varsa bu reklam yapılacaktır. Ama ne için biliyor musunuz? Sadece kendi ruhunu beslemek, yeni projelerinde güç bulmak için duygusal bir reklam, çünkü fanların ilgisi ile yapılan iş taçlandırılır. Başarıyı seyirci, okuyucu onayı ile taçlandırıyor olmak ise daha başarılı işlere imza atılmasına yardımcı olur.

Benim kim olduğumu merak edenlere Milliyet’te ki blog sayfam haftalık 100000-150000 arası  okuyucuya, Televizyon Gazetesi’ndeki köşem de günlük 25000 okuyucuya sahip. Bunu ben de buraya reklam olsun diye yazmadım merak gidermekti amacım, ayrıca mutlaka fanların sevgisine ihtiyacım her zaman olacaktır. Çünkü eğer siz beni bu kadar çok okuyup, sevmeseydiniz ben de bu kadar çok yazamazdım. Bütün fanlara teşekkür ederim. Siz, Serenay Sarıkaya Fanları ‘’HOŞ GELDİNİZ DÜNYAMA!’’tanışmamız pek hoş olmadı, belki bundan sonra daha çok duygu paylaşırsak, dostluğa dönüşen bir karşılaşma olur. Ne dersiniz?

Hayatta her zaman hoş karşılaşmalar dileği ile…

www.televizyongazetesi.com

 
https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..