- Kategori
- Mizah
Sevabına Zeplinle İstanbul'da bir iki tur atak .

uçmaya hazır mısın ?
İnsan öğrendikçe geliştiriyor kendini değil mi? Yeni öğrendiklerimiz ufkumuzu genişlettiği gibi, önceden öğrendiğimiz ya da başka bir deyişle tarihi bilgiler de bizi bir nebze olsun o zamana götürüyor. Bugün kısaca öğrendiğim tarihi bilgileri sunmaya çalışacağım. İçinde birazdan gülümseyeceğiniz şakacı bilgilerde var. Mesela İstanbul'da 1 Nisan şakaları. Efendim sizleri şimdi 1929'un İstanbul'una götürüyorum. İnsanlarımızın medya tarafından çok fena şekilde şakalandığı o komik anlara yolluyorum.
SUDAN UCUZ ! 10 KURUŞA ZEPLİN MANZARASI :
1 Nisan şakaları bir dönem Türkiye'de de modaymış. Sadece halk değil, medya da bu oyuna katılırmış. İngiltere ile Almanya'yı savaşa tutuşturmak, bekarlardan vergi almak, Troçki'nin Müslüman olmaya hazırlandığını açıklamak gazetelerin şakaları arasındaymış. İşin ilginç tarafı, yabancı basın bu haberleri doğru sanıp kullanırmış.
İstanbul, 1929 yılının Mart ayının son haftasına heyecanlı bir bekleyiş içinde girdi. Gökten gelecek konuğu görebilmek için sabırsızlanıyordu. Yeni konuğun adı zeplindi. Çıktığı yeni seyahat sırasında İstanbul üzerinde boy gösterecekti. " Zeplin şark seyahatine başlıyor " , " Zeplin üzerimizden geçecek " , " Zeplin İstanbul afakında ( ufkunda ) bir cevelan ( dolaşım ) yapacak" . . . Gazetelerde yer alan bu başlıklar halkın merakını büsbütün körüklüyordu. Gazeteler Zeplini anlata anlata bitiremiyorlardı.
Zeplin Akdeniz'e doğru inerken İstanbul'daki sabırsızlık da son haddini bulmuştu. Zeplin semalara girdiği anda tayyare filosu tarafından karşılanacak ve vapurlar düdüklerini, kara taşıtları da klaksonlarını çalacaklardı. Zeplinin mucidi Graf Zeppelin'in İstanbullulara küçük bir sürprizi de olacaktı. Balon geçerken, Alman gazetelerinin İstanbul temsilcisi Feldman için aşağıya küçük bir paket atılacaktı. Artık Kadıköy'e mi düşer, Karaköy'e mi düşer bilinmez ama bu paketi bulup Cihangir'de üzerinde yazılı adrese götürene yüklü bir mikafat verilecekti. Paketin denize düşmesi halinde ne olacağı bilinmiyordu ama bu yüklü ödül haberi, işsiz güçsüz takımından birçok kimsenin gözlerini kamaştırmıştı. Bu paket, talih kuşu gibi kimin başına konacaktı acaba?
O zamanki Cumhuriyet Gazetesi'nin manşetlerinde ; " Dün saat birde Almanyadan kalktı, bugün şehrimizden geçecek. Balonun saat ikide şehrimiz afakından gayet alçak olarak geçmesi mutemeldir " yazmaktaydı. Evet aynen bu şekilde yazıyordu gazetede. Gazete gelişmeleri halka böyle duyurmuştu. Zeplin'in rotası son anda değişince Cumhuriyet Gazetesi okurlarını şakaladı.
Gazete haberlerne göre Amerikalılar hem İngilizlerle hem de Marmara'daki canavarlarla savaşıyordu. Bu arada Zeplin'in ziyaretinden az da olsa para kazanmayı düşünenler de vardı. Babadan, dededen kalma dürbünleri sandıklardan çıkarıp Dolmabahçe yokuşu başına yerleştirmişlerdi. Zeplini görmek isteyen 10 kuruşu bastırıp bakabilecekti. Koca zeplin 10 kuruş! Sudan ucuz beya :) Ama bakalım zeplin gelecek miydi?
Günler süren bekleyişten sonra muhalif rüzgarlar sebebiyle zeplinin gelmeyeceği öğrenilir. Rüzgar da tam esecek zamanı bulmuştu değil mi ? Zeplinden umudunu kesen halk gündelik yaşamına dönmüştü derken. . .
ertesi gün Akşam gazetesinde yer alan haberle şaşırdılar. Haberde zeplinin rotasını yeniden değiştirdiğini saat 15:00- 16:00 arasında Taksim Meydanı'na ineceği iki hanım yolcuyu bırakacağı bildiriliyordu. Bunun üzerine bir çok kişi Taksim'e gitmeye karar verdi.
Aynı gün Cumhuriyet Gazetesi'nin ikinci sayısında ilginç bir haber vardı. Limanda konuk olarak bulunan Amerikan kruvazörü Raleigh'in personeli Ahırkapı açıklarında bir su aygırını zıpkınla yakalamışlardı. Yuhh artık ! Ne gezer Türkiye'de su aygırı ? E oluyor işte şaka bu ya. Ama inandılar ! Gemi komutanı Amiral Dayton yaralı aygırı Türk-Amerikan dostluğunun bir nişanesi olarak Bahriye Komutanlığına hediye etmiş, aygır da geçici olarak Kabataş İskelesi'ndeki kayık bağlama yerine konulmuştu.
İki haberi birden okuyan ahali hem bir taşla iki kuş vurmayı hem de çoluk çocuk Taksim ve Kabataş'a gitmeyi düşündüler. Zeplinle sevabına bir iki tur atabilirlerse İstanbul'u havadan görme imkanı doğacaktı. Cumhuriyet anıtı bitirilip açılışı yapıldığı halde çevresini oluşturan meydan daha tamamlanmamıştı. Millet tereddüt içindeydi. Koca zeplin nereye sığacakta inecekti ? Yoksa hemen yanında bulunan Topçu Kışlasının avlusuna mı konacaktı ?
Bu yüzden kimileri kışlaya gitti, kimileri de anıt çevresinde beklemeye başlamıştı. Allah Allah karşılama bile yoktu zepline. Böyle sönük karşılama taa Almanyalardan gelenlere karşı saygısızlık olmaz mıydı ? İçlerinden biri durumu anlamak için Kandilli Rsathanesine telefon açtı. Ama sürekli meşgul çalıyordu. Saatler 16:00 yı geçmiş, zeplin gelmemişti. Ama yankesiciler ve simitçiler iyi iş yapmıştı. En sonunda bekleşenlerden birisi " Bu 1Nisan şakası, bizi kandırdılar ! " diye bağırınca gerçek ortaya çıkmış oldu.
Bununla kalmayıp aldanan kızgın vatandaş üşümüş ayakları , yukarı bakmaktan tutulan boyunları ile zararın neresinden dönülürse kardır . Bari Kabataş'a gidip aygırı görelim der. Dediler ama göremediler ! Orada sabahtan beri binlerce kişiye dert anlatmaktan bıkmış ve saçını başını yolan bir görevli karşılamış onları. " Ne aygırı kardeşim vallahi de yok billahi de diye bağırıyor ve deliriyordu. Bu da dönemin Cumhuriyet Gazetesi'nin 1 Nisan balığıydı ne yazık ki .
1 Nisan şakaları sonraki yıllarda da devam etti. 1930 yılnda yine Cumhuriyet Gazetesi manşetlerinde " Beyazıt Meydanı'ndaki havuz yıktırılıyor " ibaresini kullanmıştı ve halk yine zeplin olayında olduğu gibi tekrar ayaklanmıştı. Oysa bilmiyorlardı ki bu da bir 1 Nisan şakasıydı. . .
Son Dakika ! : Bekarlık vergisi Mecliste kabul edildi. Bekarlar vergi verecekler. Ademi iktidarı ( iktidarsız oluşları ) raporla onaylananlar bu vergiden muaf tutulacaktır - VAKİT GAZETESİ - 1 NİSAN 1929 Şaka şaka :=)
İnsanlık işte. Bazen olmayacak şeye bile inanabiliyor. Mesela duydunuz mu Tayyip Başbakan yüzyılın projesini açıkladı. İnananınız var mı buna ? :)
Kaynak : Nisan 2011 6. Sayı Atlas Tarih Dergisi. Syf : 128 - 132 Ertan Ünal Arşivinden. . .