Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Nisan '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevdiği tarafından aldatılma

Dünya üzerinde bahar polenleri gibi sevgi taneleri de narin narin dokunuşlarla kalplere uçuşur. Bazılarını şıp diye aşık eder, bazılarına ise konmaz başka bahara kalır, bazıları da polenler kadar kısa ömürlüdür.

Gözyüzünden her düşen bembeyaz sevimli kar tanesi veya berrak, duru yağan yağmur tanesi de insanı hasta edip yatağa düşürmez. Hatta edebiyatın e'sinden bihaber olanı bile şair olup şiir yazmaya sürükleyiverir.

Lapa lapa yağan kar, şimşekleri arkasına fon yapan sırılsıklam eden yağmurlar da dokunmaz insana hasta etse de bile bir ilaca bakar, gelir geçer.

Ama seven insana en çok "aldatılma" koyar. Hem de tarif edilmez bir şekilde.... Severek, isteyerek, beraberliğe adım atan insanların böyle bir travma yaşaması binayı kökünden sallar, hatta çökertir, yıkar. Bir depremden farksızdır. Taraflardan mağdur olan o enkazın altından sağ çıksa bile, kalbi hep eziktir. AKUT sadece insanı ve eşyayı kurtarır peki hırpalanan kalbi, hangi doktor eski haline getirir ki?

Magazin haberlerinde nice Türkiye Güzeli, Kainat Güzelinin aldatıldığını, oysa ki pek çok erkeğin odasındaki duvarları süslemekte olduğu görüyoruz. Üstelik çoğunun da kariyeri var ve üstüne bir sürü hayran kitlesi de eşantiyon... Demek ki güzellik, iyi huy vs. ölçü değil.. Kader veya şanssızlık mıdır acaba?

Benim aldatma konusundaki düşüncem; böyle bir şeyi yapmayı düşünen kişi ayrılmalı ve ne yapacaksa o zaman yapmalıdır. Çünkü sadakat çok önemlidir. Erkek veya kadın hiç farketmez. Çünkü; kimsenin kimseyi üzmeye, kırmaya böyle bir şeyi yaşatmaya hiç mi hiç hakkı yok.

Ne yazıktır ki erkekler için toplum bunu normal gibi göstermeye çalışmaktadır. Erkektir yapar önemli olan yuvasında ve kadının yanında olmasıdır gibi. Ben böyle bir şeyi asla düşünemiyorum bile.. Çocuklar için böyle bir acıya nasıl katlanır yürek... Allah kimsenin başına vermesin....

Elinin üstünde tutarken, elinin tersiyle itileceğini,

Gönlüne yar ederken, sevdiğinin diyar diyar gezeceğini,

Gözünün içi gibi severken, gözünün içinde başkasını göreceğini,

Başına taç ederken, kalbine acı vereceğini,

O'nu o olduğu için severken, onun onu kabul etmemesini,

Sevdasının paspas gibi yerlere serileceğini

Bilse; kim bu sevda yoluna çıkar ki,

Sevdiğini gözünden sakınıyor fakat o gözünün yaşına bakmıyor.

Kalbini sonuna kadar açıyor, o bütün kapıları kapıyor.

Aslında bir de mağdur olan kişiler haksız yere suçlanır ama gösterilen tepki;

Alınganlık değil, koca bir yanılgıdır.

Hüsnü kuruntu değil, büyük bir hayal kırıklığıdır.

Yalnız kendini düşünmek değil, aslında hazin sonunu baştan görememektir.

Suçlu: her zaman çok güvenendir ve deli gibi sevendir.

Saygılarımla.....

Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara