- Kategori
- Aşk - Evlilik
Sevdim sevilmedim
Sevmek ama sevilmemek. Ne acıdır. Küçücük bir umut ışığını değerlendirmek. Yorumlar yapmak.Umutlanmak.“Bir an için ümitlendim belki beni seversin diye yalan aşkı kabullendim yalan da olsa gel yine” Hele böylesi duygular içindeyken sevdiğinin çok uzağında olmak. Görme ihtimalinin bile olmaması ve en kötüsü karşıdakinin bu sevgiden haberinin bile olmaması. Bunlar eskiden miydi? Benim gençliğimde böyleydi. Komşunun oğluna tam 6 yıl hiç varlığımı bile hissettirmeden aşık olabilmeyi başarmıştım. Nasıl aptalca bir hareket demeyin. Ümit beslemişim demek ki.Tabi şimdinin 13 -14 yaşlarındaki çocukları bu kadar gaflet içinde değiller.
"Hiç tanımaz tenim ellerini bilmez yüreğim bilmez yüreğini ah bu koku bu ten bu dokunuş ah bu delilik sar sar bedenimi yok olmak anıdır şimdi....." Sezen Aksu’ nun bu kadar çok duygu yoğunluğunu iki kelimeyle anlatması da inanılmaz. Zaten aşk bu kadar evrensel ve her devrin olayı olmasaydı neredeyse tüm şarkılar aşk üstüne olur muydu?
“Gül dalında öten bülbülün olsam ötsem yanık yanık gönlüne dolsam aşkını dileyip kalbimi sunsam ne olur aşkından sararıp solsam” Neveser Kökdeş’in bu şahane şarkısına Yalçın Ergir “çaresizin şarkısı “diyor ve ekliyor…
“Ne kadar çaresiz bir şarkı, ne kadar “çaresiz”in ne kadar “kavuşamayan”ın, “kavuşması imkansız”ın, ne kadar “bunu artık çok iyi bilen”in şarkısıdır, “Gül Dalında Bülbül Olsam”. Nasıl mutsuz ve umutsuz bir son arzudur o “uğruna sararıp solmak” yalvarışı, nasıl Samanyolu’ndan da ulaşılmazdır o yatılıp uyunmak istenen göğüs. Nasıl ağızla kuş tutmaya değil, kuşun ta kendisi olmaya kalmıştır “aşkın şarkısını ona, o asla kavuşulamayacak”a okuyabilmek Kalbin en derinlerine kadar hissedilmeden yazılamaz, bestelenemez bu şarkı; neler hisseder kağıt üzerindeki bir kavuşuk, bu yakarışı dinlerken, kavuşulamayanın kendisi olmadığı aşikarken, “o” gül dalının kendisine ait olmadığını bilirken. Ne kadar çok “Neveser”ler vardır yanıbaşımızda, inip çıkan bir sırta bakarken, kavuşamayacağına yanık yanık ötebilmek için yanıp tutuşan…”
"Tüm aşıklar kavuşsaydı ölümsüz aşklar olmazdı "demiş ya Orhan Gencebay. O zaman kavuşan tüm aşklar ölmeye mi mahkum? diye düşünüyorum. Aslında aşka aşık olmak mı güzel ? sevgiliye aşık olmak mı güzel? Sevgiliye duyulan aşk bitiyorsa, aşka duyulan aşk da sevgili yenilemeyi gerektiriyorsa , aşk için çekilen bunca ızdırap ne oluyor? Her ne şekilde olursa olsun , yine de kalp hoplamaları, onu görebilme çabaları, onsuz olan her şeyin tatsız olması, hep bir şeylerin eksik olması ve bir bakışı ile göklere uçmayı yaşayabilmek çok güzel Ama en güzeli yıllar sonra dönüp de” aaa ben bunun için mi bunca acı çekmişim diyebilmek.”:)))))