Sevemeyen erkek kadını döver

Türkiye’nin kangren olmuş yaralarından biri ve en önemlisi de aile içi şiddet.

 Veya gerçek adıyla “Kadına” şiddet.

 Bu konuyu kaleme almayı, düşüncelerimi paylaşmayı çok istememe rağmen,

ne hikmetse bu güne kadar yazmak ve paylaşmak nasip olmadı.

Pazartesi günü kültür sitesinin önünden geçerken,

gözüme İzmir Amatör Fotoğrafçılar DerneğiİZAFOD’nin, Şiddet konulu Karma Fotoğraf sergisinin afişi ilişmese, şiddeti görmemezlikten gelmeye devam edecektim.

Açık söyleyeyim, afişi gördüm de sergiyi hala gezemedim.

Vakit erkenmiş, ziyaretçi girişi başlamamış.

Kendi kendime söz verdim, ilk işim ibretin fotoğraflarını yerinde görmek olacak.

Sizde görmelisiniz!

Sahi neden Türk Milleti, “KADINA” şiddet uygular?

 Kadın, anası, bacısı, eşi, kızı, gelini değil mi?

Bu sorunun cevabına hayır diyecek biri var mı?

 Elbette kimse hayır diyemez.

Öyleyse nedir asırlarca çözemediğimiz sorun?

Camilerde namazdan önce; ders veren hoca efendi kürsüye çıkıp, başlıyor vaaz vermeye.

“İslamiyet ten önce Araplar kız çocuklarını diri, diri kızgın kuma gömüyordu. 

Cahiliye devri Peygamberimiz Hz Muhammet’ (s.a.s)’le son bulmuştur.

Kadın hakları 1400 küsur yıl önce İslam kadınlarına verilmiştir.”

Hani nerde? 

Göreniniz var mı?

 “kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” vecizesi kimin hangi kültürün ifadesi?

Kadın hakları verilmişte bu güne kadar şiddet neden son bulmamış?

Cahiliye devrinde kız çocuğunu kızgın kuma gömen kör cehalet, şimdi kızgın kum yerine; kara çarşafa, burkaya, kafese mahkûm etmek istiyor.

Kadın, evinden dışarı çıkmasın, okumasın yazmasın, eli iş tutmasın evde söz sahibi de olmasın diyor.

Diyor da; her gün ışık hızı ile gelişen teknoloji insanların cinsiyetine bakmadan kadın erkek eşit yaratıldığı gerçeğini haykırıp göze sokuyor.

Objektiflere düşen bu çirkin şiddet görüntüsünü silmenin bir yolu olmalı.

-şiddete kapı aralayan yokluk ve yoksulluk kelimesini lügat tan silmek.

 - dini ve milliği eğitimde kadın ve erkek, eşitliğini ön plana çıkartan dersleri ağırlıklı işlemek.

-gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltıp bireye insan gibi yaşayacağı ekonomik fırsat yaratmak.

 - mutluluğa giden yolun şiddet olmadığını öğretmek, şiddeti bitirmese de azaltabilir.

Ben Türkiye’nin 7 bölgesinde görev yaptım.

Şahit olduğum acı bir gerçek var , genellikle kadını sevemeyen erkek  döver…