Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Ocak '08

 
Kategori
İnançlar
 

Sevgi yolu...

Sevgi yolu...
 

Erkek kardeşim, çekirdek ailemizin gözbebeğidir. Genelde kişilik olarak neşeli, sevgi dolu, saygılı bir insan olduğundan kimseyi kırmamaya çalışır şaş kaza öfkelenip kırsa bile hemen ardından gönlümüzü alır, kısacası bir anne babanın ve kızkardeşin sahip olmak isteyeceği niteliklerde biri...Aynı zamanda benim için en kötü anlarımda bana destek veren ve güçlendiren dertlerimi dinleyen sadık bir dost...

Hiç unutmam 1992 yıllarında erkek kardeşim 22 yaşlarındaydı. O yaşları bilirsiniz işte, kişinin kendini kanıtlamaya çalıştığı ve bir birey olarak kabullenmek, onaylanmak arzusunda yoğun istek duyduğu yaşlar... O neşeli çocukta birşeyler olmaya başladı. Bizden uzaklaşıyor, odasına girip genellikle dini kitaplar okuyor, namazını hiç bırakmıyor ve arada ortadan kayboluyordu. Muhafazakar bir aileye sahip olduğumuzdaN babam ve annemde dini gereklerini yerine getirmeye çalışan ve deyim yerindeyse Allahını kitabını bilen insanlar olduğundan, oğullarının inançlı bir genç olmasından çok mutluydular. Fakat zamanla kardeşim iyice kendi içine kapanmaya başladı. Gözlerindeki sevinç pırıltıları yok oldu. Ona göre herşey günahtı , geceleri çığlıklar atarak uyanmaya başladı. Bizleri sorgulamaya, başlarımız açık olduğundan cehennemlerde yanacağımızı, amerikan tişörtleri, kot pantolon giymememizi söylemeye başladı. Babam çok şaşırmıştı her daim inançlarına bağlı olan babamı dahi, acımasız şekilde eleştiriyor ve yargılıyordu. Birgün babam ' nereye gidiyorsun' diye kardeşimi sıkıştırdı. O ise 'Allahın yolunda savaşmaya dinsizlerle' diye bağırmaya başladı. Babam sakince ' oğlum eğer Allahın yolunda olsaydın savaşmayı değil barışı, nefreti değil sevgiyi, hoşgörüsüzlüğü katılığı değil, esnekliği hoşgörüyü seçerdin' dedi. İslamiyette zorlama asla yoktur diyerek Hz. Muhammed efendimizin hayatından ve anlayışından örneklerle anlatmaya başladı. O ise babama 'ne isterdin? içki içip naralar atmamımı sevinsene işte' diye söylenmeye başladı. Babam 'tabiki senden memnunum ama bu şekilde herkesi ve herşeyi eleştirerek, senin fikirlerinden başka fikirlere sahip insanları yargılayarak en doğru yolun kendi yolun ve başka yolların olmadığını iddaa ederek bir yere varamazsın. Elinde kutsal kitabın var onu oku, mevlanayı oku sana kimsenin birşeyler anlatmasına ihtiyaçın yok. Korkuyu, nefreti, sevgisizliği içinde yeşertmeye çalışanların seni din adı altında kullanmalarına müsade etme' dedi. Tabiki bu söylemler etkili olmadı çünkü onaylanmıyordu ve kardeşim bizlerden tamamen uzaklaştı. Sonra üniversiteyi kazanıp izmire gitti. 4 yıl boyunca bizlerden uzak kaldı. Tatillerde geldiğinde onu sevgiyle karşılamaya devam ettik. Birgün defterinde kimyasal analizlerle ilgili bir bilgi ararken şok olduğum yazılarla karşılaştım. 'Küçük beyinleri yıkama yöntemleri 'abilerim dediği insanlar artık onu da abi yapmışlardı. Yapabileceğim bir şey yoktu sevgiyi sunmaktan başka. Zamanla aniden içinde bulunduğu durumu sorgulamaya başladı. Hep onların istedikleri gibi davranmak zorunda olmak, onların istedikleri dergileri , gazeteleri okumak... Özgürlükleri kısıtlandıkça uzaklaştı ve yanlışları görmeye başladı. Onu en çok etkileyen ve sarsan ise girmiş olduğu tarikat liderinin, müridlerinin amerikan tişörtleri giymesine bile karşı çıkmasına rağmen Amerika'ya yerleşmesi oldu.

Şimdi kardeşim yine beş vakit namazını kılan, oruçunu tutan, Allahını kitabını bilen sevgi dolu, neşeli, kimseyi yargılamayan ve insanları kabullenen biri...

Burada anlatmak istediğim dinimizi kötülemek ve yargılamak değil, aksine dinin nasıl kullanıldığını , insanların inançlarının nasıl sömürüldüğünü anlatmaktı.

Tanrıya giden yol sevgiden geçer...

Tolstoy'un kitabında dediği gibi 'SEVGİ NEREDEYSE TANRI ORADADIR'

 
Toplam blog
: 51
: 952
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Herkes bu evrende bir şekilde var olmaya çalışıyor. Kimi güzelliğiyle, kimi zenginliğiyle, kimi resi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara