Sevgide sınır tanımayanlar örgütü (SSTÖ)

4.BÖLÜM

SEVGİ DUVARI

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

ECEM08 : Gemisi Datça’dan geliyor. Can baba’dan selam getirmiş dostlara.

Hayata galip gelme mücadelesine keşkelerini resetleyerek başlamış. Şu andaki ruh halinden de bunu başardığı anlaşılmaktadır.

Şimdi geminin rotasını büyük sevdalara çevirmiş. Büyük sevdalar kocaman yürek istermiş. Kendisi söylüyor. Yüreği kocaman ama yaralı, özlem ve ayrılık yarası var. Ekzersizler yapıyor iyileştirmek için yürek yarasını. Acılar olgunlaştırmış. Gemi hızla yol almaya devam ediyor büyük sevdalara. Birazdan varacak sevgi denizi limanına. Ve demirleyecek sevgi limanına gemisini. Paylaşmak için yazmaya devam edecek olgunlaşmış tecrübelerini. İnsanlar mutlu olsun diye, çocuklar gülebilsinler dondurma da yiyebilsinler diye. Kendisi kraliçe seçimlerinde jüri üyesidir.

ŞENNUR: Dünyaya gözlerini açtığı anda ruhunun şenliği yüzüne vurduğunu gören ninesi(anneannesi) ismini ŞENNUR koymuştur. Şiir kadar şirin ve sempatiktir. Bu özelliğinden ötürü büyük baskılarla hemşire olması sağlanmıştır. Yüreği su kadar duru ve berraktır.Yalnızca yüzüne bakan hastaların bile iyileştiği kanıtlanmıştır. Yüreği hep sevgi atar, gözlerinde ışık yanar.Yüzünde tatlı mı tatlı tebessüm hep vardır. Damarları Zerafet atar. Hep sesli düşünür. Yüreğini yüzünden, gözlerinden okuyabilirsiniz. Yalnızca resimleri sessizdir. Şiirleri bile seslidir. Kısa ama hepsinde birer sevgi mesajı vardır. Aslında özlü söz gibidir hepsi. Şiir naif olur mu, şiir zarif olur mu ? İnanmayan açıp okusun Şennur’un şiirlerini. Ne kadar haklı olduğumu göreceksiniz. En küçük bir haksızlığa bile sessiz kalamaz.

Tüm beynini empati virüsü kaplamıştır.Çok yufka yüreklidir. Karıncayı bile incitmekten çekinir. Hep karşısındakini kırma endişesi taşır. Hassas terazi gibidir. Bu yüzden çoğu kez kendisi kırılır. Kimseyi ötelemez, küçük görmez.
Tepsisindeki simitlerini satıp bitiren çocuğun gözlerindeki ışıltıdır, yada saçlarını okşadığı boyacı çocuğun gözünün parıltısıdır mutluluk reçetesi. Sevgideki bonkörlüğüdür onu bu kadar genç ve güzel kılan. Dağıttığı sevgilerin meyvesidir. Şu an kendisini iyi hissetmeyenler varsa lütfen açın Şennur’un sayfasını okuyun her hangi bir yazısını çok iyi geldiğini göreceksiniz.

Başkanım Şerife Mutlu’dan bir ricam var: Lütfen bir tane nazar boncuğu alıp Sennur’a armağan edebilir misiniz. Örgütün sağlık işlerinden sorumludur.

TÜLİN AKSOY : Yaşadığı iklimden midir bilinmez sıcaklığı candan oluşu. Doğa sevdasından mı dır dost kokusu. Olumlu düşünme hastalığına yakalanmıştır.Tüm insanlara bulaştırmak için yazmaktadır. Sanatçı duyarlılığının etkisi elbette büyüktür. İnsan duyarlığının yüksek dojajda olmasında, Öğretmen bir babanın kızı olması etkisi elbette yatsınamaz. Ama asıl nedeni çocuksu yüreğidir bence. Yüzündeki doğallık O yüreğin gülümsemesidir aslında. Havyanları özellikle kuşları çok sever. Bu özelliğini iyi bilen Yakın dostunun birisi bir gün “Yüreğine yeşil bir dal yerleştirirsen, şarkı söyleyen kuş gelecektir.” Demiş. O gün bu gündür yüreğinde ve evinde yeşil dal hiç eksik olmaz. Tülin Aksoy’un ruh halini en iyi anlatan şiir; Yüreğim ıslaktır benim/Kuytularda ağlamaktan/Ve hafif uçkur rengi/Kurusun diye kaçkez/Güneşe asılmaktan. Antalya’da bulunmasının aasıl nedeni Kurucu Başkan Şerife Mutlu’ya sanat danışmanlığı yapmasındandır.
BERAN UZER: Kendisi iyi bir ekonomisttir. Hesabını kitabını iyi bilir. Bakmış ete hergün zam geliyor. Midesine darbe yaparak vejetaryen oluyor. Ekonominin toz şeker olduğu ülkemizde kendisi kara mizah marka tuz ekmektedir ekonominin köküne. Yazılarının çoğunluğu ekonomik sürtünmeden en çok zarar gören çocuk ve kadın hakları konusundadır.

Ülkemizin iliklerine kadar sinmiş 12 Eylül faşizminin kusmuk kokuları, siyasi iktidarların antidemokratik uygulamaları, yapılan adaletsizlikler nedeniyle sol yanı ağrımaktadır.Diğer yandan aile içi şiddet, töre cinayetleri nedeniyle ciğeri alev alev yandığından soluğu sevgi denizinde almıştır. Kendisi Akdeniz sorumlularındandır.

YAĞMUR ZAMANI : Ülkemiz Avrupa birliğine girmek için çabalayadursun O çoktan Avrupalı olmuştur. Hüzünlü bir sonbahar gününde yazmaya başlamış hikayesini. Gökyüzünde kara bulutlar, havada hafif rüzgar var. Dallarda sararmış yapraklar rüzgar estikçe daldan kopan sarı yapraklar yanaklarını okşayarak toprağa düşmeye başlar.Şimşeklerin ardından, hikayenin dramına dayanamayan bulutlar gözyaşlarını tutamaz. Yağmurla ıslanan yapraklar okunmaz hale gelmiştir. O günden beri sonbahara küskündür.

O anı unutmamak için adına yağmur zamanı koymuştur. Hanımeli kokulu hüzünleri hep cebinde taşır. Olgunlaşmak isteyenler Yağmur Zamanını okusunlar. Hani hüzünler insanı olgunlaştır derler ya. Olgunluğunun sırrı buradandır.Bir daha hikayeleri silinmesin diye MB da yazmaya başlamıştır. Kurucu üyelerden olup, Trakya sorumlusudur.

NAZLI GÜLÜM: (nesligül) Hani çok naz aşk usandırırmış derler, ilk aşkı çok nazdan mı terki diyar etti bilinmez. Bu duruma çok içerleyen Nazlı, önyargıyı parçalamak adına ikinci isim olara Mahkeme kararı ile Gülüm ismini almıştır. Ve kocaman bir not düşmüş sayfasına Naz olmayan aşk aşk olur mu? Doğrudur. Haksız da sayılmaz hani. İlk aşkı da ona hep nazlı Gülüm dermiş. Terk etmiş ama yüreği onu terk edememiş. Çok inatçı bir yüreği var söz geçirememiş. Başka aşka da asla izin vermem demiş. Bir şartla izin veririm demiş MB da yazılarını Nazlı Gülüm imzalı yayınlamak koşuluyla.

Aşk nazsız yaşanmaz diyenler. İzmir’in kızlarının güzelliğini bilenler.(bekar gençler) Doyumsuz bir aşka yolculuğa ne dersiniz(hoşgörünle) Yalnız kızımızı bizden isteyeceksiniz (MB ailesinden) Naz testine tabi tutuyoruz . Kendisi örgütümüz İzmir ofisinde görevlidir?

DUCAN :Üniversite tercihleri yapmak üzere rehber öğretmeninden yardım istemeye gider. Öğretmen Ducan’ı yetenek testini tabi tutar. İlk sorusu; 1 Umut, 1 Bakış, 1 tanede yürek toplam kaç eder? Hiç düşünmeden yanıtlar AŞK.

Tercihlerinin tamamını Su Ürünleri bölümüne yapmasını salık verir. Gerekcesi çok ilginç. En yetenekli olduğun konu aşk. AŞK varsa ayrılık kaçınılmaz. Ayrılık varsa yalnızlık da var. Ayrılık ve yalnızlık varsa gözler yağmura gebe karabulut. Gözyaşları sel olup taşınca, kimsecikler görmesin rezil olmayasın denize karışsın diye Su ürünlerini tercih etmelisin dedi öğretmen.

Aşkın gözü kör olmasın. Ducan bu işe çok sevindi. Şimdi gözlerindeki yağmur sularını Sevgi denizine akıtmaktadır. Örgütün gözyaşlarının kurutulmasından sorumlu üyesidir.

DEVAM EDECEK