Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '15

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevgili ile konuşmak

Sevgili ile konuşmak
 

Merhaba
 
Tarih 14.05.2007 Saat 20.30 dışarıda rüzgar deli gibi esiyor. Yine Eylül geldi, hayatımı talan eden Eylül fırtınası hatıraları, beynimin her biryanını istila ediyor. Sen bilmezsin tabiî ki kaç Eylül yas tuttum. 4 Eylül benim için ağlama günü oldu yıllarca, artık ağlamayacağım sana yazacağım acılarımı, sevinçlerimi, özlemimi.
 
Bir dağ evindeyim etrafta hiçbir yerleşim merkezi yok dışarıdaki zifiri karanlık beni korkutmasa da içimi ürpertiyor sen geliyorsan aklıma, kendi şehrinde korkularını yok etmeyi öğreteceğim sana demiştin. Bütün ezberlerim silindi senden sonra artık hiç bir şeyden korkmaz oldum..
 
Akşam üzeri topladığım taze biberlere, domateslere, patlıcanlara bakınca içim sızladı, seni düşündüm, bana pişirdiğin patlıcan yemeğini hani kardeşim de pişirmiştin, misafirleri gelince sen yemeden gitmiştin. Gözyaşları içinde yemiştim pişirdiğin yemeği. Sonra nedense hep patlıcan yemeği pişirmek istedim fakat hiç senin yemeğinin tadına benzemedi.
 
Yaşadığım her güzellikte bir burukluk vardı. . İnanılır gibi değil beynimin bir kenarında öylece duruyordun. Sensizliği hep hissettim…
 
Hafta sonu köye gittim. Köy yaşamıma alışmak için toprağa dokundum, kokladım, sebze topladım, hayvanlarla ilgilendim. Hayatımda ilk defa bir kediyi kucağıma alıp sevdim. Kedileri severim ama uzaktan, dokunamazdım. Riva çok tatlı bi kedi zıplayıverdi üzerime;) seviştik birazcık, okşadıkca mırıl mırıl sesler çıkarıp sessizce sokulup sevgiye teslim oluyor velhasıl kedi sevmek güzelmiş.
 
Biliyor musun ben kabak çiçeği dolmasını çok severim. Güneş çiçeklerin üzerine doğmadan çiçekler kendini kapatmadan, kalktım topladım. Kabak çiçeği dolması yaptım( bir gün sanada yapacağım. Senin yanında benim aşçılığım söz konusu olmaz ama ellerimin lezzeti için yersin değil mi) Bakk yemek yapabiliyormuşum. Zorunlu olunca sevmiyorum ama keyif aldığım yemekleri yapmak ve güzel sofralar kurmayı seviyorum. Unutmadığına sevindim Pazar sofralarını .
 
Çiftlik yaşamı güzelmiş doğal köy hayatı hoşuma gitti, Besni sohbeti arasında ne güzel de denk geldi anlatamam. Dolunay da sahile ateş yakıp rakı içtim bir kadehte senin için içtim. Sabah güneşin doğuşunu izledim sonrasında kendimi denizin serin sularına bıraktım her şey harika idi.. Sonra 5 gün Kaz dağlarında kamp yaptım, kamp ateşinin etrafında dağlara doğru bağıra bağıra senin için dağlar türküsünü söyledim.
 
Derdime dermansın dağlar dağlar
 
Katlime fermansın dağlar
 
Beni sen anlarsın
 
Dağlar oyy …. Böyle bişi işte.
 
Dağda gökyüzü harika oluyor biliyorsun değil mi.?(Bilmez misin) yıldızlar ne çok ve ne yakın ellerini uzatsan yakalayacak kadar yakın
 
Sessizliğin sesinde yazıyorum bunları sana. Uzandım, pencereden ay ışığı giriyor, bir yanımda da kitaplarım var hani anlaşıldı sen okumuyorsun dediğin kitaplarda okuyorum merak etme beynimin beslenmeye ihtiyacı olduğu sürece okuyacağım. Tabi İnternet kolaycılık, bastığın anda bütün bilgilere ulaşabiliyorsun fakat kitap kokusunu içine çekerek sayfaların arasında kaybolmanın keyfi bir başkadır. Dağda Wıllıam Boyd’un  “Mavi Öğle sonrası” adlı romanını okudum. Aşk ve Siyasi karışıklıkları anlatan bir kitap arada, Salvador Dali’nin  “Bir dahinin Güncesi” adlı kitabı karıştırıyorum. “Bir deli ile aramdaki fark benim deli olmamamdır” diyen bir adamın öyküsü…
 
Sinemaya ve Tiyatroya gidiyorum eskiden daha çok giderdim. Tv lerin sinema kanalları çok olduğundan ona da pek ihtiyaç kalmıyor. En son gittiğim filmlerin içinden beni en çok etkileyen Beynelmilel oldu. 12 Eylül anlatan, Devrimci çocukla onun anlattıklarını kapkara gözlerini sonuna kadar açıp anlamaya çalışıp dinleyen roman kızının, sevdiğine dokunamadan gözlerinin önünde öldürülmesi hikayesi pek yabancı gelmedi bana. Anılarımı yaşadım kendimi gördüm karakızın masumluğunda gözyasında. Salonundakilerin kahkaları ve gözyaşları birbirine karıştı yıllarca yaşadığım duyguyu tekrar yaşadım.
 
Ben hem güzel hemde çok akıllı bir kadın oldum yaşamım boyunca tek akılsızlığın ben mi diyeceksin? Eminim hayır diyorum sana sen benim çıkış noktamsın, beni bana verensin. O yüzden hayatımın hep baş konuğu oldun onca konuk arasında kimse yerini alamadı.
 
Sana yazarken içimin ürpertisi biraz geçti rüzgarın sesini duymaz oldum .Kendi yürek çarpıntımı dinledikçe. Bak uzakta da olsan beni iyileştiriyor, iyi geliyorsun bana..
 
Buranın havasına bayılıyorum. Deli esen yeli, insanı dinlendiren yenileyen bir yanı var. Her yer badem ekili sen gelinceye kadar bademler kocamaaan olur altında öpüşürüz seninle yoruldum artık uyumak istiyorum. Sabah görüşürüz…
 
Günaydın aşkım,
 
Güneş doğarken uyanmayı çok seviyorum sabah oldu heryer pırıl pırıl akşamın karanlığı rüzgarın sesi uzaklarda kalmış yeni gün göz kırpıyor delikanlı bir sabah var dışarıda. Hafif esen yel saçımı ve yüzümü okşarken, yine aklımda olandın, Zeyna ile Herkül'ü sevdim bizi bekleyen kangal köpekleri çok sevimliler. Küçücüklerdi kocaman oldular.
 
Bahçeden taze biber ve domates topladım yine. Bakk ne çalışkanım bir önceki mektubunda yemek yapmam diyen kadın sabahın köründe bahceden topladığı sebzelerle, zeytinyağında kızartma yapacak kilolarıma kilo katıcak boşuna kilo vermeye çalışma bende tosuncuk gibiyim ayrıca hizmetçim falan da yok hoş istesem olurdu ya. Hiçbir şeyin yoksunluğunu yaşamadım senin haricinde.
 
İsmail amca(Evi bekleyen amca) odun ateşinde çayı demlemiş, sofrayı hazırlamış. Bende kızartma yaptım, yanında nefis köy yoğurdu, kahvaltıya başladığımda dilimdeki şişmeyi fark ettim az önce sebze toplarken elimde yanma oldu ama önemsememiştim.Bende arı alerjisi var. Bir dağ köyünde arı sokmuştu geçen yıllarda, ölümden dönmüştüm. Hastaneye yetiştirinceye kadar her yanım şişmişti. Ölümün küçücük bir arıdan gelecek olması çok komik değil mi? Neyse dilimin şişmesinden beni arının soktuğunu anladım. Yanıma ilaçlarımı da almamıştım vee şehir uzakta idi. Neyseki kızım beni acil yetiştirdi yine öldüremedi arı benii. 
 
Şu anda iyiyim uzandım biraz yaşadığım heyecan yordu beni. Dağ manzarasına karşı seninle söyleşiye devam ediyorum. Yanımda olsaydın uzansaydım kollarına, saçlarımı okşasaydın, sessizliği dinleseydim seninle….. Neyse bana biraz izin ver gözlerimi kapatıp hayal kurmak istiyorum… 
 
Geldim;) evet mutlu mesut mahkumum benim, neden sen benden haber beklerken stres yapıp kendini üzüyorsun. Bak ne güzel haberleşiyor, yazışıyoruz. Zaman içinde daha çok sistem oturacak ziyaretine gelicem mektuplarımız daha düzenli olucak sen bunları dert etme olur mu kömür gözlüm. Beni beklemeden yazıp gönder ben keyifle okur seni yaşarım, yazmamı bekleme. Yazarken de yaşadığım senli günleri iki piknik, bir akşam yemeği gibi yazma anlar vardır ki ömre bedeldir onlar öyle bir ömür gibi yaşanmış yoğun duyguların hakim olduğu anlardı. Sen öyle hissetmemiş olabilirsin o aralar. Ama benim taşıdığım yoğun duygular ikimize de yeter üzme sen kendini anlatmaya çalışma bana, beni sevdiğini söyleyemediğini sen söylemedin ama ben seni anladım bu yeter.
 
Sevgili, mektup ve kader arkadaşım, seni görmeye geldiğimde, duygularımız yıllar öncesi kadar yoğun olmayabilir, belki de olur bilemiyorum ben şimdilerde yeni bir sen oluşturuyorum beynimde. Senden haber aldığımdan bu yana daha huzurlu dingin ve olabildiğince mutluyum yıllarca bilinmezi beklemek zordu. Şimdi biliyorum yaşıyorsun iyisin yakışıklısın (halaa)ve biraz da depresifsin sakin ol olur mu söz de bana…Ne zaman geleceğim konusu ise biraz karışık hala hazır değil misin diyorsun. evet hazır değilim seni orda bırakıp nasıl döneceğim, bir saat yeter mi onca yılın özlemine, döndükten sonra nasıl baş edeceğim  yeni duygularla bir sürü soru ? yorgunum biliyor musun yorgun…Elbet birgün bulaşacağız bu böyle yarım kalmayacak İkimizinde saçları ak öyle durup bakışacağız.
 
Seni nasıl tanıdığımı soruyorsun bilmiyorum tanıyorum işte yüreği güzel yüzü güzel adamım benim.. Aslında biz seninle çok konuştuk sana az gibi gelsede senin beyninde başka düşünceler olduğundan beni hiç dinlemiyordun. Bense senin anlattığın her şeyi pür dikkat dinleyip kaydediyordum. İlk gördüğüm andan itibaren seni yıllardır tanıyorum hissi hakim oldu. Ben senin düşüncelerini, beynini, hayata rest deyişini, suskun bakışını, anlayışını, duruşunu, insanlığını sevdim. Yetmez mi bunlar seni tanımak için illa birlikte yaşayıp birbirimizi tüketmemiz mi gerekiyor. İnsan olmanın ölçüsünü bildikten sonra karşındakini çok iyi tartabilir ve bir yerlere oturtabilirsin .Gözlerinin içine girip başka alemler gördüm. Sevdim. Ben seni tanıyorum da senin beni tanımadığın kesin.
 
Ne bela bir kadınım bilmezsin. Huysuz ve tatlı kadın şarkısı benim için yazılmış sanırsın. Bazen ben dayanamıyorum kendime, iyiki seninle yaşamamışız, sen çoktannn kaçardın benden, kimsenin gem vuramadığı deli bir tayım ben özgür yaylalarda dolu dizgin koşan. Şimdilerde biraz yorgunum biraz da bıkkınım, gelmiyorsun yaa …Bekle diyorsun. Neyi, kimi, neden, demeden bekledim ve yaşamın bana sunduklarını yaşadım. Yaşamım sonlara doğru giderken, sen içeride ben dışarıda bir şekilde tüketiyoruz yaşamı artık bu gerçeği kabul ediyorum. Eskiden yarım kalmış yaşanacak çok şey varken yaşanmamış yarım kalmış kanayan bir yara bir aşktı benim duygularım, şimdilerde taşların yerine oturduğu bir puzzle oldu, tamamladım rahatım. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum artık kendimi özgürleştirdim daha gidecek çok yolumuz var güzel yarim daha gidecek yolumuz var. Sabır etmeyi beklemeyi sana öğretmek haddime değil ama, lütfen sakin ol mektup beklerken, beni beklerken, artık nefes aldığım sürece sana yazacağımı biliyorsun mektuplarının elime geçmediği konusunda üzülme bir şekilde hallediyoruz işte.
 
Gülümsememi donduran şey, senin şu anki yaşadığın hayatı bilinçli olarak bir kere daha tercih etmiş olman bu yüzden şimdi daha rahatım neden dersen çıkma umudun varken, yaşamı tekrar sevdiklerinle yaşaman varken sen her ne sebeple olursa olsun orda kalmayı tercih etmişsin. Bu senin tercihin saygı duyuyorum. Ama sende bizi anla olur mu? Tüm algılarımı açarak seni anlamaya hayatımdaki yerini belirlemeye çalışırken amacım seni üzmek değil bu süreçte ben üzülmüyorum. Aksine her mektupta duygularımın olgunlaştığını yeni durumu sindirdiğimi görüyorum senden rica ediyorum kendine acımayı bırak herkes yaşamda yalnız ve mücadele etmesi baş etmesi gereken bir sürü sorunla boğuşurken, sen kendi ütopyanda kendi seçiminin sonuçlarını tahlil etmekle geçirdin. İsteseydin yaşama tekrar dahil olabilirdin ama sen kolay olanı seçtin asıl dışarısı zor çarkın dişlisine dayanmak, ayakta kalmak insanlığını onurunu korumak bu düzende kolay mı sanıyorsun? Sen seçtiğin yaşam tarzı ile her şeye hazırlıklı idin. Ya hiçbir şeye hazır değilken bir curcunanın içinde varolma mücadelesine atılanlara ne demeli. Hep sızlandığın senin yalnızlığın ya  biz? Sen yoksun, bir hiç uğruna tükenen hayatlar var. Kızgın olmak bir şeyi değiştirmiyor kendine zarar veriyor. O yüzden bırak girdiğimiz yeni süreç dostça ve arkadaşça ilerlesin
 
Artık ayrılma zamanı geldi sevdiğim 1 saatlik özgürlük süremiz bitti. Ben burada sen orda tutsağız şimdi. Zamana ve birbirimize tutsağız. Gün olur devran döner ağlayan bayram eder. Derdi annem ama bu gidişle biz bayram edemeyeceğiz. Haa arkadaşının telefonu beni çok mutlu etti heyecanlandım sanki seninle konuşuyordum, çok özlediğimi söyleyecektim utandım söyleyemedim. Sonra da kızdım kendime neden söylemedim diye, yazıyorum sana çok özlendin.
 
Kucak dolusu sevgimle öpüyorum seni.
 
 
 
 
Toplam blog
: 24
: 606
Kayıt tarihi
: 05.11.07
 
 

Ankarada yaşıyorum. Yaşamım boyunca hep yazdım ama hiç başkaları ile paylaşmayı düşünmedim. Bana ..