Sevgililer gününde hangisi aşk?

Sevgililer günü geldi çattı. Bazen şu günü suya sabuna dokunmadan atlattığım zamanları öyle özlüyorum ki. Duyguların hangisi aşk, hangisi sevgi oluyor? Sevgi duyulan mıdır sevgili? Yoksa daha başka birşey midir? Dokunamadığımız ve ırak olmaklığıyla daha bir devleşen midir? Adına aşk denen sarsıntıyı yüreğine salan ama acı veren ve uzak kalmaya çabaladığımız mıdır? Ya da "Ne olursan, ne zaman istersen gel!" diyen ancak yüreğinin beynini ikna edemediği, bu yüzden de kapıdışarı ettiğin midir? Sıradan duyguları tattıran, daha fazlasını beklemediğin, zaten daha fazlasını da bulamayacaklarını hangi kefeye koymalı? "Hatırlanmazsa üzülür"leri ya da eriliğine yenik düşüp tenini üzerine saldıklarını bir tarafa bırakalım hadi. Başka dünyalarda yaşayan, arasıra parlak ışıklarıyla gözünü alıp varlığını hatırlatanlara da bulaşmayalım.

"Şu anda tam olarak ne yapıyor?", "Gözü başkasına kayar mı?", "Mesajıma çabuk yanıt vermedi, telefonumu hemen açmadı, aramadı, sormadı, beni düşünüyor mu, ne olacak, sonu var mı, öldü mü, kaldı mı, yüreği soğuyor mu?".. gibi gibi; insanı paranoyak bir mahluka çeviren bir Minik Kuş için hissedilen sızı mıdır?

Eğer bu sonuncusu ise aşk, ne güzel söylemiş Can Baba. Dilim varmıyor benim; "Severim böyle aşkı!" demiş. Gerisini siz anlayın.