Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '09

 
Kategori
Öykü
 

Sevimli köpekler

Not.
(Yerkesik İlköğretim Okulu'nda okuyor, Memiş Zeybek. Beşinci sınıfa geçti. Duruşu ve bakışı ile sakin durur. Bir gün bana geldi. Henüz okullar yaz tatiline girmemişti. Bir dosya kağıdında yazılı birkaç maddelik performans ödevi vardı. Bir tanesini seçecektik. Öğrencim Memiş ile birlikte o ilginç olan maddeyi seçtik. Kendisi bir şey hazırlayacaktı. Ona sadece yazabileceği öykü ile ilgili düşündüren şeyler söyledim. En çok etkilendiğin bir şey var mı günlük hayatında, diye sordum? Vardı... Bana anlatırken, öğrencim Memiş Zeybek'in yazacağı öyküsü çoktan başlamıştı... Bitirdi, önce öyküyü görmek istedim, getirdi, okudum. Sonra okuluna, öğretmenine götürdü. Öğretmeni çok beğenmiş, kendin mi yazdın diye sormuş? Evet. O sakin duruşlu ve bakışlı Yerkesik İlköğretim Okulu beşinci sınıfa geçen öğrencim Memiş Zeybek, öyküyü kendisi yaratmış ve yazmıştı... Çok beğendim. Bu öyküyü birlikte okuyup, paylaşalım, öğrencim bu öyküyü yazdığı için kutluyor ve gözlerinden öpüyorum.... Nabide Kılınç)

SEVİMLİ KÖPEKLER

Hemen bir yere saklandım. Anneleri gelmişti. Yavru köpekleri emzirdi. Benim kokumu almış olmalıydı. Etrafı kokluyordu, ama beni göremedi. Yavrularını doyurduktan sonra biraz dinlendi, yavrularını yaladı. Onları uyuttuktan sonra yiyecek bulmak için tekrar gitti. Anneleri gidince ben yavru köpeklerin yanına gitmeye çalıştım. Ev çökmüş olduğu için içeri girmekte zorlandım. Tahtayı kaldırınca birbirinden güzel dört köpek yavrusu, uyuyordu.

Dayanamayıp, uyanacaklarını göze alarak onları sevmeye başladım. Köpekler çok şirindi, orada ne kadar oyalandım, bilmiyorum. Hemen bunu arkadaşım Ali ile paylaşmalıydım, ama akşam olmak üzereydi, biraz düşündükten sonra sabah söylemeye karar verip eve gittim.

Annem her zamanki gibi yemek yapıyordu.

- Anne, ne pişiriyorsun? diye sordum.

- Et kavurması yapıyorum, dedi.

Annem kardeşime bakmaya gidince kavurmadan bir miktar alıp sakladım. Bu kavurma minik köpekler içindi. Akşam yemeğimi iştahla yedim, dişlerimi fırçaladım, geceliklerimi giyip yatağıma yattım. Heyecandan gözüme uyku girmiyor köpekleri düşünmekten kendimi alamıyor, devamlı iyiler mi, başlarına bir şey mi geldi mi diye düşünürken uyuyakalmışım.

Sabah uyandığımda saat sekizdi ve annem evde yoktu. Anneme köpekler konusunu nasıl anlatacağımı düşündüm. Köpek alalım mı diye sorsam ya şiddetle karşı çıkacağını, ya da iyi cins köpek alalım diyeceğini biliyordum, o yüzden anneme bu konuyu sonra açmaya karar verdim. Kahvaltım bittikten sonra anneme:

- Ali’lere gidebilir miyim? diye sordum. Annem:

- Ne yapacaksın orada? diye sordu.

- Biraz ders çalışıp oyun oynarız dedim ve izin aldım. Kitaplarımı alıp Ali’lere gitmek için yola koyuldum.

Onlara vardığımda, arkadaşım Ali kahvaltısını yapıyordu. Annesinin duymayacağı bir sesle çabuk olmasını, ona bir şey göstereceğimi söyledim. Ali kahvaltısını bitirdi. Gidip annesinden oyun oynamak için izin istedik. Ama annesi:

- Derslerinizi yapmadan bir yere göndermem dedi. Biz yalvardık, derslerimizi gelince yaparız dedik ve izin aldık.

Koşar adımlarla Ali’yi minik köpeklerin yaşadığı yıkık eve götürdüm. Ali köpeklerin güzelliğine hayran kaldı...

- Memiş, bu köpekleri kurtarmalıyız! dedi. Ben de:

- Evet ama bir sorun var Ali dedim. Ali:

- Ne oldu diye sordu. Ben de:

- Bunları nasıl kurtaracağız dedim. Ali:

- Buluruz bir yolunu şimdi düşünelim, dedi.

Sonra köpek yavrularının annesinin sesini duyduk ve hemen saklandık. Anne köpek, minik köpeklerin yanına gelip onları doyurdu ve hep birlikte uyudular. Ben cebimde poşete sarılı duran kavurmayı onların yanına koyup Ali ile oradan ayrıldık.

Derslerimizi bitirdik ve ben eve gittim.

Annem dünden kalan kavurmayı çöpe atacaktı. Ben:

- Anne onları bana verir misin diye sordum? Annem:

- Ne yapacaksın bunları dedi. Ben:

- Bunlar bana lazım anne dedim ve alıp poşete sardım.

Akşam yemeğini yedikten sonra dişlerimi fırçalayıp yattım. Sabah kalktım. Çantam akşamdan hazırdı. Kahvaltımı yaptım, önlüğümü giydim ve anneme:

- Ben okula gidiyorum diye seslendim. Annem:

- Kardeşini de bekle dedi. Kardeşim geldi ve okula gittik.

Ali, Alp, Bekir köpekleri konuştuk. Alp ve Bekir de çok sevindiler. Alp:

- Ben başka bir köyden geldiğim için o köpeklerden birini götüremem, sonra siz o köpekleri okula getirdiğinizde severim dedi. Biz:

- Olur diyerek karşılık verdik. Gidip kız arkadaşlarımıza haber verdik ama, onlar köpek istemeyiz dediler. Diğer arkadaşlarımız folklor’da oldukları için onlara haber veremedik. Okul çıkışı Bekir ile bizim eve, oradan Ali’yi de alarak yıkık eve gittik. Bekir minik köpekleri görünce şaşkına döndü ve bize;

- Memiş, Ali bunlar çok güzel köpekler! diye bağırdı. Köpekleri biraz sevdikten sonra evlerimize dağılıp annelerimize köpek konusunu açmaya karar verdik. Ben anneme:

- Anne bir köpek yavrusuna sahip olmak ister misin? diye sordum. Annem:

- Asla istemem! dedi. Ben:

- Neden anne? dedim. Annem:

- Bakımı çok zor dedi. Ben:

- Benim bir köpeğim olabilir mi? Bakımını ben yaparım deyince Annem:

- Hayır kesinlikle izin vermem onu eğitemezsin ve iki üç gün sonra ondan bıkarsın dedi. Ben:

- Eğitirim ve ondan asla bıkmam dedim ve yatağıma yattım.

Sabah okula gittiğimde Ali ve Bekir annesinden izin almışlardı bana sordular:

- Sen izin alabildin mi? Ben:

- Hayır dedim.

Okul çıkışı yine hep beraber köpeklere bakmaya gittik. Oraya vardığımızda büyük bir felaketle karşılaştık. Siyah minik köpeği arabalar ezmişti. Arkadaşlarımla göz yaşları içerisinde onu gömdük. Hemen diğerlerini kontrol ettik onlar iyiydi. Onları okşadık ve yavaş yavaş onları eğitmeye başladık. Sonra evlerimize dağıldık.

O gün yemek yemeden yattık. Siyah köpek aklımdan hiç çıkmadı. Sabah okula gittim. Okul bitiminde her zamanki gibi köpekleri eğitmeye devam ettik. Bu böyle yirmi gün kadar sürdü. Artık köpeklerin hepsi eğitilmişti. Köpekleri arkadaşlarımla paylaştık. Biz yavruları kucaklayıp giderken anneleri arkamızdan sevgiyle havlıyordu. Sanırım yavrularıma iyi bakın onlar size emanet demeye çalışıoyordu. Köpeği evin kapısına oturttum. Eğittiğim gibi masum masum bakıyordu. Zile bastım ve saklandım. Annem kapıyı açtı:

- Bu köpekte nereden çıktı diye bağırdı. Köpek annemin yüzüne bütün şirinliğiyle masum bakıyordu. Annem köpeğin yanına diz çöktü ve ben ortaya çıktım. Annem köpeği seviyordu. Sonra bana dönüp:

- Bakımı tamamen senin sorumluluğunda dedi. Ben:

- Tamam, dedim.

Annem, babam, kardeşim dedem kedimiz Pörpır, köpeğimiz Korkmaz’ı kıskanır mı diye konuşurken onların oynaştığını gördüm. Onlar iyi geçindiler. Biz hep beraber mutlu yaşantımıza devam ettik...

Memiş ZEYBEK

Yerkesik İlköğretim Okulu 5.Sınıf

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..