Sevişmeyeceğim!

Dergiyi eline aldığında başlıklara göz attı: “Bilimden kadına yeni mesaj; DÜŞÜNME SEVİŞ”...

Elleri titredi, sarkastik biçimde gözleri açılıp kapanmaya başladı. Haberin derinliklerine daldı:

1. İster hayal ederek, ister muhtelif pozisyonlar deneyerek, isterse de sadece küçük fiziksel uyarımlarla yaşanılırsa yaşansın, tüm orgazmlar–o çocukluğundan beri nedense bu kelimeyi ORGENERAL KAZIM diye düzeltiyordu-birbirine eşittir.(“Acaba aynı durum erkekler için de geçerli miydi? Görünüşe bakılırsa erkekler her seferinde orgazm olmayı başarıyordu. Gerçi erkek olmadan bilinecek bir şey değil ki bu!”)

2. İhtimaller düşük dahi olsa, yani küçük bir gruba (%10’luk dilime) hitap etse de, stres, ansiyete ve hatta depresyon, kadınlarda cinsel arzuyu artırabilir.(“Seks yapmamak için bahane bulmamayı hedefliyor olsa bu madde, yoksa depresyon geçirdiğim hiçbir dönemde arzulu olmamıştım. Zaten %10’luk bir kesime hitap ediyor, diyor!”)

3.Çorap giyen kadınlar orgazm hedefine daha kolay ulaşıyor çünkü kadınların en çok ayakları üşüyor. (“Bunu kesinlikle uygulamalıyım!”)

4. Orgazm telaşı kadını hedeften uzaklaştırıyor.(“Telaş etme, senin de olur!”)

Haberin devamında şöyle diyordu; “Beyninizdeki acabaları, içinizdeki sesi susturun, gerekirse partnerinizle konuşmaktan çekinmeyin”...

“Şayet biz konuşmaya başlarsak, o erkekten bir cacık olmaz. Biliyorum; erkekler konuşmamızdan hiç hoşlanmıyor ve hatta nefret bile ediyor. Hatta içiten içe bana,” sevişirken konuşmadığımız” için bizimle sevişiyorlar gibi geliyor.”

Dergisini okumaya devam etti:

“Evet (Gülben Ergen) , içinde menfaat varsa, para varsa, ben böyle evliliğe inanmam. Ne bitirdiğim, ne de şimdiki yaşadığım evlilikte bu tür şeyler benim için söz konusu bile olmadı. Bizim toplumumuzda kızlar evliliği bir mertebe olarak değerlendiriyorlar. Bu fena! Televizyondaki evlilik programları da çok acıklı. Kızlar oraya tek sıra dizilip “Evinin tapusu var mı? Kaç para kazanıyorsun?” gibi sorular soruyorlar. Maddi şartlar kafalarına uyarsa, evliliği kabul ediyorlar. Bunu üzücü buluyorum. Evlenmek bir mertebe değil, olmamalı da! Bütün bunların sebebi ekonomik özgürlüğe sahip olmamak ve eğitim eksikliği. Zengin koca aramaya başladın mı, iş şirket evliliğine giriyor. Hiç özenilecek bir şey değil. Çünkü bedelini ödetiyorlar sonra”...

“Acaba biz kadınların duyguları satılık mı gerçekten? Yani biz güzel bir çanta ve ayakkabı için duygularımızdan vaz mı geçiyoruz? Ya da bu durum sadece Türkiye gerçeği mi? İyi şartlarda yaşama isteğimiz mi? Evet, ben de durumu iyi olmayan bir erkekle çıkmıyorum açıkçası. Bunu bilinçli yapmıyorumdur umarım. Önceki haberi düşün; DÜŞÜNME, SEVİŞ!”

Gülben devam ediyor;

“Biz de kocamla sevgiliyiz ama insanın üç erkek evladı olunca, bazı şeylere (“yani SEKS ve namustan bahsediyor”) dikkat etmesi gerekiyor. Erhan’ı tanımadan önce de oğlanlara babalarıyla yaşadıklarımızı anlatırken bir aile lafı dolanıyordu ağzımda. Sonra Erhan’la tanıştık bir takım soru işaretleri belirdi kafamda. Ne olacak? Nasıl olacak, O bizim evde mi kalacak? Ne anlatacağım ben çocuklara?

Dedim ki biz aile olmaya karar verdik! “Daha kalabalık, daha neşeli olacağız” dedim ve “Kayra da bizimle olacak daha çok eğleneceğiz!” Sonra da “Biz bu Pazar evleniyoruz” dedim. Pazartesi döndük eve!”

“Ne garip değil mi? Biz kadınlar, hangi sosyal sınıftan olursak olalım, kafamızda hep bir NAMUS meselesiyle yaşamalıyız. Koskoca Gülben Ergen bile aynı gayelerle yaşıyor. “Üç oğlan çocuğu annesi olarak” derken sürekli bir ALT BEYİN dürtüklemesi var. Sonra da, DÜŞÜNME ve SEVİŞ diyorlar. Mümkün mü? “Acaba bakire olmadığım için benimle evlenir mi?”. “Aşk için mi, yoksa seks için mi benimle beraber?”. Annemlere söylediğim tomarca yalanla daha mı namuslu oluyorum? ÜÜÜffff! Haydi gel de düşünme, seviş ve “orgeneral Kazım” ol!”

Derginin bir önceki sayfasında da nikah tazeleyecek olan  Selami Şahin ve Didem Şahin’in bir röportajı vardı:

Didem Şahin: “Aldatılmış olabilirim. Ama çocuk varsa sineye çekmek zorunda kalıyorsunuz.”

Selami Şahin: “Durulmam; eşimden başkasına vurulmam.”

“Valla bayıldım! Ne aşk, ne aşk! Muhteşem aşk! Okurken tahrik oldum! Hatta TAHRİŞ! Aferim size, nikahlanın bakalım! Evet, biz kadınlar, aferim bize! Devam edelim!

Düşündüm de, SEVİŞMEMEYE KARAR VERDİM!”