Shake ıt up doktorum

Sen misin önce altı senelik tıp eğitimini bitiren, arkasından saçlarının bir kısmını TUS maratonunda, -tut ki kazandın- geri kalanını 4-6 yıl arası uzmanlık eğitiminde feda eden? Sen misin asistanken cücük kadar maaşa talim eden? Çalkala doktorum çalkala.

Hastaneler çürüktür, bakımsızdır, hatta bazen hastalar mikrop dahi kapar. İstanbul'un göbeğindeki hastaneye alet edavat aldıramazsın, no bütçe. Günde bilmem kaç hasta bakarsın beynin bulanır, nöbet üstüne nöbet tutarsın gözün kararır. Hocan azarlar, sevgili kapris yapar. Gücün sevgiliye yeter, onu çalkalamak istersin.

Uzmanlık biter, diplomanı alamazsın. Devlet çeker kuranı senin yerine, gönderir en doğudaki ile, önce yap burda hizmet sonra diploma der. Yine yoktur alet ve edavat, hırdavatçı gibidir hastane heyhat. Hizmet etmek istersin, ideallerin vardır ama yabancısındır oralarda, iten kakan bile olur bazı bazı. Devlet sana ne lojman verir kalacak ne de sen kolay kolay ev bulabilirsin kiralık, aylarca polis evi, öğretmen evi, bilmem ne misafirhanesi sürünürsün. Shake it up doktorum shake it up.

Tamam dersin mecburi hizmet yapayım, yükümlüsüyüm devletin ve de bu milletin ama ne olursunuz aileme yakın olayım. Hanım bağkurluysa, ssk'lıysa mümkünü yok bir araya gelemezsin, çocuk babasını unutur ve seni görünce "anne kim bu amca? çok kanım kaynadı" der. Süper branş yapmışsındır, yurtdışında yayınlar mı desem, teklifler mi desem, fakat mecburi atandığın yerde günde gelir ya bir ya iki hasta ve çoğunlukla soğan doğrarken parmak tırtık almıştır. Hal böyleyken bir bakarsın bir sonraki kurada senin bulunduğun ile, aynı hastaneye branşdaşın bir doktor daha atanır ve böylece kesikleri sen sıyrıkları o paylaşır, bölünen döner sermayenizle mutlu mesut yaşar gidersiniz. Ankara'ya doğru çalkala doktorum.