Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '08

 
Kategori
Dostluk
 

Sıcak bir dokunuş

Sıcak bir dokunuş
 

dokun bana...


Komşum Fatoş abla...
Şartlı, şurtlu...Titiz mi titiz çok ta güzel yemek yapar; lezzetinden dayanılmaz.
En tok zamanınızda dahi hayır diyemezsiniz. :)
Eski Çengelköy'lü... İstanbul hanım efendisi bir hatun.
Demem o ki:
Mahallemizde doğan kedi yavrularının sayısı çok.Akşam üstleri her bir köşeden bir cıyırtı geliyor.
Yaşam mücadelesi yavrularda.İçlerinden en çirkin , en uzun suratlı, en zargana görünümlü, tekir denmeyecek kadar beyaza hakim bir yavruya el uzatmış...
Bahçe katında oturduğundan, yemek verip süt müt derken karnını doyurup alıştırmış önce balkona...Sahip bilmiş yavru Fatoş ablayı benimsedikçe, balkondan usulca evin içine sızmayı başarmış...Bir dönem içerde yatmayı başarabilmiş; kedinin fendi Fatoşu yendi hesabı...Muzurlukları ile gönlünü fethetmiş.Tam iki ayı devirmiş palazlanıp artık çöp bidonlarına girebildiği gün hooopp gene balkona terfi etmişti.

Olan oldu.Fatoş abla CINGIL adını verdiği bu yavrunun üstüne torunu olacağı için doğuma İstanbul'a gitti.Giderkende Cıngıl'ı bize emanet etti.Gidiş o gidiş tam 3 aydır Ece bebeğe bakıyor...
Bizimde dolayısı ile Cıngıl maceralarımız başladı.Komik hikayeler de beraberinde tabii :)

Ben kedi sevmem aslında favorim köpektir ya neyse.Bu kedide birşey var.Bir kediye yakışmayacak kadar :)akıllı.Fatoş abla ile mıncık mıncık, sabahtan akşama kadar konuşmaktan mıdır nedir?Dile gelip konuşabilse neler anlatacak kimbilir...
Köpek gibi bekçi sanki, sadakatle bekliyor kapıyı, bizi, evimizi...Her sabah kızımı okul servisine bindiriyor;utanmasa oda servise atlayıp nerdeyse bide gidip sınıfta en ön sırada oturup eline kalem kağıt alacak...Elele tutuşup birlikte eve dönecek...Akşamda gene servisten karşılayıp kapıya kadar refakat ediyor yukarı.Bu arada alt komşunun kurt köpeği Ares var, birde o anlatabilse size kendi hislerini.Cıngıl ile mücadelesini...Aresin hep isteyip ulaşamadığı tek kedi Cıngıl.Biliyor ya Ares çiti geçemeyecek salınarak merdivenden sülün gibi göstere göstere kendini çıkıyor ağırdan, telaşsız...Dahada abartıp bazen yatıp çitin karşısına birde yalanıyor umarsız.

Zavallı Ares, görüpte onu yakalayamadığından her gelen gidene dileniyor, bütün gün havlamaktan sesi kısılmış...
-Ne olur şunu tutup bana verin...
Yalvaran gözlerle, inceden birazda çatlamış sesi ile çığlıklar atarak.Tüm haysiyetini yitirmiş ya bir kedi uğruna olsun... :)
Birgün..Birgün diyor içinden sürekli...Sen görürsün!!!

Her akşam bizim kapının önünde yatıyor Cıngıl...ee nede olsa 2. adres.
Derken ben işten geliyorum beni karşılıyor sevgi ile.Bacaklarıma sürünüyor çaydanlıkta kaynayan su fokurtusu ile gürül gürül...Anahtarımı çıkardığımda kapıya sırtını yaslayıp açıldığında kapı içeriye bir soluk kendini atmak için...Tüm hayırlarıma rağmen ayak diretiyor ve beceriyor baş köşeye kurulmayı...Payına düşen peynir, salam , süt ve balık için yapmayacağı yok hınzır.Önce tüm evi bir tavaf ediyor kıf kıf koklanarak ama fokurtusundan birşey kaybetmeden, keyifle bellediği yerde kendini gerdire gerdire dışarı atılma korkusundan mıdır! bilinmez :)
-bak ayaklarımı yüzümü ellerimi yıkıyorum ona göre der gibi...
Tüm evin fertlerine aynı muameleyi yapıyor ; önce usulca dokunup hop diye sarılıyor sonrada adamın boynuna resmen.Kollarınıda dolayıveriyor fütursuzca sanki küçük bir bebek gibi.Zımpara kağıdını andıran dili ile yüzümüzü burnumuzu demeden ağzımızın içine kadar yalayıveriyor.Mekanı yer ise topuklarımızı yalıyor görev edinmiş, küçük vuruşlularla dokunmatik...Tırt..Tırt..
Ne yaptımsa ona hazırladığım yatağa bir türlü yatmıyor ya savaşımız büyük...Israrla gelip bacak arası, baldır arkası, göbek üstü yerleşiyor yüzsüzce , inat...Ürkütmemek için saklıyor tırnaklarını çizerim kızarlar diye...
Elleri ile sağıyor sanki annesinden süt sağar gibi gıdılarımı, burnunu sokuşturmadık yer bırakmıyor huylanıyorum...

Anlatmak istiyor belki de:
Dışarısı çok soğuk ve yanlızım...
Diğerleri ben farklıyım diye beni aralarına almıyor... pamuk şilteli yün yumuk yumuk yatak değil;sımsıcacık bir dokunuş, bir ses, bir kalp atışı isterim.
Sevgi sözcüklerini bilmem mi sanırsınız?
Her sözünüzü duyar her bakışınızdan bir mana alırım...
Okuduğum mektupları size bir anlatabilsem..
Duygularımı...Yılmayacağım
Ben yinede burdayım sabredeceğim dercesine...

Konuşamayan ama hissedebilen dostlara.










 
Toplam blog
: 11
: 426
Kayıt tarihi
: 14.08.08
 
 

Sanırım yolun yarısına gelmiş, gelirkende epeyce birşeyler görmüş geçirmiş ama son dönemde, çok da m..