- Kategori
- Siyaset
Sıfır adı, hatta sıfırın altında...

''Evet belki de haklısın, sıfır'ın gücü yoktur. Ama unutma ki, sıfır'ın kaybedecek bir şeyi de yoktur! ''
Demiş Bob Marley...
Kaybedecek birşeyi olmayanlar, özgürdür, bunu biliyor önemsiyorlarsa..
"Özgürlük güçsüzlük mü oldu? " diye sormuştun .. Bende güçsüzlüğün gücünden bahsetmeye başlamıştım..
Güçsüzlük asıll.. John Holloway'ın" iktidar olmadan dünyayı değiştirmek" kitabında bahsettiği türden..
Bir güç duygusu, sorun... Güç kaygısı ile dolanmak, güçle çözmek, gücü çoğaltmak derdi, ne için..
Baskın iktidar ..
Güçsüzlükten kenardan dolanmak en iyisi en bitiricisi; ne haliniz varsa görün deyip çekilmek kullanılmamak birşeyini satmamak; emeğini şunu bunu falan.
Sadece varlığımız yeter, güç iktidar arayışına girmememiz,çekilmemiz yeter..
O zaman bir gün kimsenin gücünün bi numarası kalmaz...
Alın tanklarınıza sarılın hatta onalarl yatın çok güçlüler..
Hala eski yöntemlerle sorunlar çözülüyor ve kısmen onları da destekliyoruz. Suriye 'de Mısır'da falan..
Bizi yapılandıran güç bir çatışmadır; derinden ve kaçınılmaz olarak parçası olduğumuz bir çatışma; tespitini yapıyor Holloway, bence haklı..
Çatışa çatışa buralara getirdik kapitalizmi, kocaman şehirlerimiz acayip otobanlarımız, havaalanlarımız, şaheser gökdelenlerimiz stadyumlarımız oldu, çoğunluk hayranlıkla izliyoruz..
Ben bi süredir keşke çekilseydik diyorum dağlara bayırlara doğaya dönseydik.. Bu kadar çatışmasaydık bu derin mücadelelerde kullanılmasaydık.. Dönmeye başlasaydık; David Thoreau'nun peşinden gitseydik yaptığını kıymetini bilseydik*
Anti-güç karşıt-güç değil, bundan daha radikal bişey olmalı, duruşumuz, biber gazı sıkacak adam bulamasınlar karşılarında hatta biber gazı ve benzerlerinin üretimi gereksiz kılınsın.
Bu radikallik artık bi sabah kalkmamak, işe gitmemek bence.. Ya da en azından artık sadece doğal beslenmek sağlıklı kalmak için tüketmek ve bunu önermek.. Evet bunu yapmaya çalışıyorum ben ama gezen tavuk yumurtasını almaya hala araba ile gidiyorum. Bisiklete 2. el bisiklete geçmem lazım..
Holloway diyor ki birde yaptırma -gücü yok edilmeli ve yapma gücü özgürleşmeli...
Düşünelim bunu şimdi bi hayal edelim.. Yarın sabah kalkınca ne yapmak isteriz .. Yapmak zorunda olduklarınızı mı yoksa başka şeyler mi?
Birilerine bişey yapmak için programlanmışız, karşılığında ücret veriyorlar ücreti tükettiğimiz alanlarda belli.. Oralarda programlı.. Nerden bakarsak bakalım süper özgürüz, birde üstüne üstlük cezaevlerine kapatılanlar var, akıl hastanelerine kapatılanlar var, ıvır zıvır sebeplerle.. İnsan olmanın tarih öncesi olsa gerek bu hal... Bu tarihi ekolojiye yaptıklarımız geçmemize izin verirse geçeriz ve görürüz belki..
Bu geleneksel iktidar ilişkilerinden düşlerinden, bağımsız bir toplum yaratmayı düşünmek ve yolunu bulmak zorundayız: İnsanın aşk içinde yaşaması ve mutluluğu için.. İktidarın fethi, ondan kurtulmak için fethi devrimle iktidar olmaktan daha radikal ve gerçekçi, zorunlu bence..
Mülk müyüz, insan mıyız bi sorgulasak...
Düşüncelerimizi ve düşlerimizi iktidar ilişkilerinin " gerçekliğine " uydurmaktan vazgeçsek.. Bu bizi hayatta hüsrana uğramaktan kurtarabilir.
Tek gücümüz yapma gücü.. Bunu kendimiz için biz için kullanabilir hale gelmeliyiz.. Biz doğa ve insan... uyumu.. için..
Yaşamak zorunda bırakıldığımız yaşam bir sefalettir; kültürel ve çevresel.. ..
Bu safeletten bizi kurtaracak kurucu güç aşktır, onun gücüdür nitelikli gücü..
Yapma gücümüzü aşkla, doğa ve insan için kılmalıyız... Bu tabi ki bir mühendislik hali önerisi değil...
*Doğal yaşam ve başkaldırı H. David Thoreau Kaknüs yayınları.