Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sigarasız yaşam

Sigarasız yaşam
 

Bazen sigarayı özlüyorum, sigara içme zamanlarının tatlı keyfini. Çok keyif alarak, çok severek içerdim sigarayı. Dumanı içime çektiğimde “ “ciğerlerim bayram etsin ” derler ya, bayram etmiş gibi gelirdi bana. Ağzımdan burnumdan soba bacası gibi duman çıkardı. Sigarayı yiyormusun derlerdi. Günde aşağı yukarı bir buçuk paket içerdim. Bazen daha fazla. Paketimde sigara azaldı mı paniklere kapılırdım. Mutlaka yedek paketlerim olurdu. Diyelim gecenin saat 23.00 suları, pakette üç-beş sigara kalmış hemen fırlar gider açık bir bakkal bulur sigaramı alırdım. Sigara paketim baş ucumda dururdu. Sabah uyanır uyanmaz hemen bir sigara yakar elimde onunla banyoya giderdim. Her yerde kül tablası vardı. Kül tablalarımıda hemen boşaltmazdım. Sigara içerken tabladaki küllerle oynamak çok hoşuma giderdi. Çocukların odasında asla içmezdim ama yine de bütün ev sigara kokardı. Bazen sokakta bile içerdim. Hele güzel bir kitap okuyorsam sigaraları ucuca ekler, birini söndürürken diğerini yakardım. Çakmaksız, sigarasız hiçbir yere gitmezdim.

İşte yine paketteki sigaralarımı sayıp “ eyvah bitiyor ” diye paniklediğim bir andı. Kendi kendime yaptığım mutat sohbetlerden birine başladım. “ sigaraya bir ayda kaç para veriyorsun Atiye? ” dedim. Düşündüm, hesapladım, geçmiş gün rakamı hatırlamıyorum. Sonra bir senede harcadığım parayı hesapladım. Bayağı büyük bir mebla tutuyordu. Sonra bu parayla neler alabilirim diye sordum. Bir sürü şey alabilirdim. Hiçbir şey almayıp biriktirsem bile oldukça iyi bir tasarruf olacaktı. Küçük oğlum üniversiteye yeni başlamıştı, büyük oğlum yakında askere gidecekti. Sonra çocuklarımın evlilik işleri çıkardı. Gözümün önünde bir sürü hayaller birbirini kovalarken “ yahu ben salakmıyım" dedim. Önümüzde yapılacak bunca iş, görülecek bunca masraf varken, çocuklarımın ihtiyaçları her şeylerden önemliyken, sırf çok keyif alıyorsun diye alt tarafı bir ota bu kadar para veriyorsun diye hayıflandım. Sigaraya “ sigara ben seni artık içmeyeceğim ” dedim. Bırakmaya karar verdim. O an tuhaf bir şey oldu. Sigara paketi gözümün önünden hızla uzaklaştı. Sanki bir kapı kapanmış gibi yada bir yerden bir başka yere bir daha dönülmemek üzere gidiliyormuş gibi yada güzel bir şeyin beklenen bitmesi gibi…

Bu yeni kararımı gidip ilk önce eşime söyledim. Benim sigaraya tutkuyla bağlı olduğumu bildiğinden inanmadı. Ona “ sana söz veriyorum ” dedim. “ söz namustur ” diye belletmişti ilkokuldaki öğretmenimiz, “ insan kendine verdiği sözleri de başkalarına verdiği sözleri de mutlaka tutmalıdır ” demişti. Ben sigarayı bırakıyorum diye oğullarıma, kardeşlerime, anneme, babama, arkadaşlarıma ve kendime söz verdim. Beş sene bitti hala sözümün arkasındayım.

Şimdi yolda hızlıca yürüyebiliyorum. Apartman merdivenlerini, İzmir’in yokuşlarını rahatlıkla çıkabiliyorum. Ne nefesim tıkanıyor nede eskisi gibi kalp çarpıntılarım oluyor. Bazen evde kendi kendime jimnastik bile yapabiliyorum. En güzeli ise düğünlerde el ele omuz omuza halaya katılabilmek, sigara içerken iç dakika dans etsem hemen yorulur yerime otururdum. Artık kendimi müziğin ritmine kaptırıp istediğim kadar dans edebiliyorum. Müzik ve dans doğrusu büyük bir keyif.

Sigarayla vedalaşmadan önce sıska, gözlerinin altı kara, çökük yanaklı, sarı benizli, hastalık görünümlü bir suratım vardı. Yaşlı bir kadın olmama rağmen şimdi cildim daha canlı, daha sağlıklı, gözlerimin altında da kara halkalar yok. Biraz tombik, pembebeyaz pek güzelim doğrusu. Parmak uçlarımda artık sarı değil. Saçlarım bile daha canlı, üstelik daha sakin daha huzurluyum. Ivır zıvır işler için paniklerim, sıkıntılarım yok.

Sigara içme kriziniz tuttuğunda, yoğun bir iş günündeyseniz, sigarayı iş yerinin sadece sigara odasında içebiliyorsanız, sigara içmek için işinizde telaş ediyorsunuz. Telaş edilince hata yapılıyor, hata olunca iş uzuyor, sinirleniyorsunuz. Kendi kendinize hiç yoktan stres yaratıyorsunuz, dikkatiniz dağılıyor. Hemen sigara içmeye koşuyorsunuz. Sakinleştiğinizi sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Zaten sizi sinirlendiren sigara idi. Ben yaşadım biliyorum. Bu güne kadar sigaranın bir derdime deva olduğunu, bir sorunumu çözdüğünü görmedim.

Ağzımda sadece sigara tadı kalsın diye doğru dürüst yemek yemezdim. Açlığımı bastıracak kadar bir parça bir şey yer geçiştirirdim. Oysa ekmeğin peynirin, o canım sebzelerin, meyvelerin, çorbanın, pilavın, böreklerin, tatlıların, etli yemeklerin ve balıkların damak zevkine varmak, bu tatları ilk kez keşfediyormuş gibi yeniden fark etmek harikulade bir mutluluk. Yeniden doğmak gibi. İnsanın ağzı zehir gibi olmuyor. Yemek keyfinden sigara aklıma bile gelmiyor.

Evimin duvarları, perdeleri, eşyalarım sigara dumanından sararmıyor. Evin içi izmaritte kokmuyor. Çocuklarıma sarıldığımda “ off anne sigara kokuyorsun içme şu sigarayı ” derler, hoşnutsuz olurlardı. Şimdi sarıldığımda “ aman da annem ne güzel kokuyormuş ” diyorlar nasılda mutlu mesut oluyorum. İyi ki şu sigara keyfini bırakmışım diyorum. Kazandığım bu keyiflere baksanıza…

Hepsinden önemlisi artık eşimi ve çocuklarımı duman altı edip, sigarayla sağlıklarına zarar vermiyorum. Sigara keyfi uğruna sevdiklerime ve çevremdekilere zarar veriyor olmam ne bencilce bir davranış değil mi? Bu yüzden ailemden, sevdiklerimden, herkezden özür diliyorum.

Sigara paralarını hala biriktiriyorum. Doğrusu çok işime yarıyorlar. Ömrüm vefa ederde oğullarımın evlilik mürüvetlerini görürsem düğünde gelinlerime takı setleri yapacağım bu sigara paralarıyla. Ohh sefam olsun. Torunlarım olunca da altınlar alacağım, sevinçle, keyifle…

Tütüne inat, sigaraya inat ben kazandım……

 
Toplam blog
: 7
: 928
Kayıt tarihi
: 27.10.07
 
 

Sağlık Müdürlüğünden daktilograf olarak emekli olalı 15 yıl oldu. 10 senedir yine ibir sağlık kurulu..