- Kategori
- İzmir
Şiir'in, '' kocaman çocukları...''

Şiir Kütüphanesi kurucusu Dr. Hanifi Baş (Ortada) Şiir gününde, Hakan Tartan' ı karşılarken ( Solda)
Onlar ‘Kocaman çocuklar.’ Gökten şimşekler yağsa da, iki elleri böğürlerinde de olsa, o şiir dünyalarına gelecekler ve şiirleriye feraha kavuşacaklar. Başka mümkünatı da yok !
Onlar, İzmir’ in kocaman çocukları. Hem de en hası. Onlar, her Perşembe, Konakta buluşuyorlar doktor Hanifi Bay’ ın muayenehanesinde. Nefes nefese şiirler okuyorlar. Yeryüzünden kısa bir an için ayrılıp, atmosferlerde ağırlıksız olarak yüzüyorlar. Ancak burada nefes alabiliyorlar.
ONLAR, KOCAMAN ÇOCUKLAR: Her birisi, şiir kitabı sahibi veya şiire gönül vermiş. Şiirlerle nişanlılar o kocaman çocuklar. Onsuz yapamıyorlar. İple çekiyorlar Perşembeleri. Her nefeslerinde şiirler, başka başka akıyor dışarı. Nurlanıyor insan. Yaşadığını anlıyor. Hayat ne güzelmiş diyor. Hayatı keşfediyor. Umutsuzluk öteye itiliyor. Gönül çıkrıklarında sevda sarmanlanıyor, mısralar eğrikip, biçimlere sokuluyor. Bu şiir sofrasında aş yerine, şiir öğütülüyor ve de ortaya sanatsal bir dünya çıkıyor.
O kocaman çocuklar arasında; Ziya Öğütcen’ler, Okan Yüksel’ler, Nurten Can’lar, Şerife Çınarlar, Turan Ataseverler, Hakan Kurubaşlar, Mehmet Güvenler var.
BEYİN CERRAHI: Öncüleri, Op.Dr. Hanifi Bay. Konaktaki muayenehanesinin bütün odalarını şairlere vermiş. Odalarda raflarda şiir kitapları. Sosyal çalışmaları ile ünlü. ‘Çocuk Polisi’ ni kabul ettirmiş Devletimize. Sosyal koruma tedbirleri.’Şiir ‘ dediniz mi, o da çocuklaşıyor. Tabelasında‘Neurocchirurji’en yazıyor. ‘Ne demek?’ dedik. Beyin ve sinir cerrahı demekmiş. Emekli yarbaylarımızdan. Şimdi de beyinleri iyileştiriyor, şiir matineleriyle. Gazete ve dergilerde yazmış Şiir kitapları var. Bu ‘ İzmir Şiir Kütüphanesini’ böylelikle kurmuş. Her Perşembe canlı yayın var burada.
TÜRKİYEDE İLK : Davet ettiler gittik. Odalara taksim olmuş şairler. Uslu çocuk gibi oturuyorlar. Sıra ile dolaşan mikrofondan, şiirlerini okuyorlar. Konak Kaymakamı ve Hürriyet Ege sorumlusu Hakan Tartan’dan teşvik görüyorlar. Burayı, ulusal hale getirmek istiyorlar. Bir yılda 2400 kitaba ulaşmışlar. Avni Anıl 481 kitap bağışlamış. 17-18 Ekim tarihlerinde de 1 nci Ulusal Şiir günleri yapılacak. Türkiye’de şiir kütüphanesi olarak bir ilk. Belçika’da ‘ Şiir müze’ si varmış.
ESKİ VEKİLLERDEN: Gönül Saray diyor ki: ‘ Bilim ve sanat bir ulusun iki kanadına benzer. İyi kullanılırsa, uçarsınız. Aksi takdirde önüne konulan yemleri tıktık’layan tavuktan farkımız kalmaz. Şiir, edebiyat, sanat dostu arkadaşlarla birlikte olmak emelimiz. Sayımızın artmasındaki çabası için kıymetli doktorumuz Bay’ a teşekkür borçluyuz.
Onlar kocaman çocuklar. Şiir sırası gelenler, sabırsızlanıyorlar. Heyecandan, yanakları pembeleşiyor. Şiirlei ile ruhlara hitabediyorlar. A. Turan Atasever’ in Alkışlanan şiiri:
<ı>
NEREDESİN ATATÜRK:<ı> Ne mutlu Türküm’ demek, yasak oldu dillere / Milletçe ayaktayız, neredesin Atatürk? / Üç buçuk densiz, bizi kaptırınca sellere / Seni aramaktayız, neredesin Atatürk! / Seninlen Türk’üm derken, inletiyorduk arş’ ı / Hala da dilimizde, o günkü on yıl marşı / Emperyalist milletler, bu gün de Türk’ e karşı / Bizler uyumaktayız, neredesin Atatürk?
KARŞIYAKA TUTKUSU: Onlar kocaman çocuklar. İçlerinde bir Karşıyaka tutkunu var. ‘Körfezde gün batımı’ isimli şiir kitabı ile Şerife Çınar. Gazetecilik mezunu, evli, çocuklu. ‘Hayata şiir penceresinden bakmak, şiir gibi düşünüp, şiirce yaşamak’ diyor. Kitabından bir dörtlük: <ı>‘ Aynalar beyaz desin, saylarımı boyarım / Yüzümdeki çizgiye, gülüşleri koyarım / Yaşanmamış yılları, yaşıyorum şimdi ben / Siz yaşıma bakmayın, kendimi genç sayarım’ diyor.
HANİFİ BAY’DAN<ı>:<ı> ‘ Arabacı Beygiri.’ Sür arabacı ıslak yollarda / Sakın kamçılama / Ben zavalla / Yorgun ve bitkin / Üstelik ihtiyar / Tak tak nal seslerimin / Ahengini dinleyip / Kişniyerek anlatayım duygularımı / Duygularım ki, bir ömür felsefesi / Soğuk kıuşın, sıcak yazın / Dört mevsimin hikayesi / Ben de mutluydum köyümde / Temiz hava, bol yem / Kafam dinç / Tasasızdım hiç / Şehirdir, koştur, koştur / Dört mevsim yine geç / Sırmalı palan / Pirinç özengi / Nadide yular / Atlastan fular / Neyime gerekti bunlar / Ben âlemimde olmalıydım / Kızımla kısrağımla / Şehirler bana göre değil / Koştur koştur yerinde say / Bir ileri, bir geri kukla/ Bırak beni koşayım / İstemem yem / Ağzım yaralı / Vurma, yeter ki gem / Ben yine koşarım / Adın adım ıslak yolları / Uykusuz aç bilaç / Kötü söyleme / İşe yaramazsın deme / Razıyım kaderime / Yaşlandım diye / Terk etme.
<ı>
Bu da Mehmet Güven’in ‘Biz Neden Üşüdük Çetin’ isimli şiiri:
<ı>
<ı>Ah be Çetin / Kederli günlerimde / Kader arkadaşım gerçekçi Çetin / Biz tan yeri ağarırken / Çehresi kararmış hüzünlü bulutlara mum yakmıştık / Bir vücut, bir gövde, ve bir baş, aynı ses / Aydınlıklara ulaşmak için karanlıklara koştuk / Bazen bir köy kraathanesinde / Bazen Gündoğdu Meydanında / Zaman, zaman çocuğu vurulmuş anaların yanında / Yarınları kokladık / Ah be Çetin, kardeş Çetin, sırdaş Çetin / Bundan böyle korkulu düşler görüyorum galiba / Hani sen, o karabasanları hiç sevmezdin dostum / Tüm değerler törpülendi, yok edildi, kokuştu / Etik kurallar meyhane masalarında / Kurtlar Vadisini oynadılar Çetin / Hani biz Anadoluyduk, Anadolu kokuyorduk? / Kalemler buharlaştı, neden yok olduk / Sen Bodrum meyhanelerinde, Mussolini kokan / Ojeli ellere, rujlu dudaklara, Mareşal Tito’ları / Vietnam’dan Ho Şi Min’i anlatın derdin / Mazlumun yüreğine su serperdin / Biz incir ağacına, ebe gümecine, / Memleket hasretine şiirler yazarken / Sen hep göz bebeklerimde gülerdin / Paslanmış prangalara mıhladılar gülen yüzleri / Ateşsiz yandık, Güneşsiz kavrulduk, Temmuzda üşüdük / Bak, Anadolunun kuytu karanlıklarında yorgun bir çınar / Bu çınar kalemine susamıştır / Yanar, yanar, yanar / Yarınlara boy vermiş koskoca cüssesinde / Sararmış yapraklarda, Kuvay-ı Milliye destanı var / Biz Anadoluyduk, Anadolu kokuyorduk / Neden üşüdük Çetin ?/ Kalemler buharlaştı, değerlerim kokuştu / Galiba kara kara düş görüyorum Çetin / Biz neden üşüdük Çetin! / Biz neden üşüdük !
RESİMLER: Şairlerin öbek öbek toplandığı odalardan toplu enstantaneler ve Hürriyet Ege Temsilcisi eski Bakan Hakan Tartan, kapıda çiçeklerle karşılanıyor.( Trafik kazası geçirmişti)