- Kategori
- Şiir
Şiirin Güzel Annesi

Üzüntü zararımız sevinç kârımızdır
İkisi de zenginleştirir ruhumuzu
Ama önce geleni uğurlamadan
Diğeri gönül kapımızı çalmaz
Geçici süslerimizdir ikisi de
Biri bahardır çiçeği gülüyle gelir
Diğeri kıştır tipisi boranıyla gelir
Bende olanı soracak olursanız
İki karanlığımız arasındaki benliğin
Söküp getirdiği hem baharım
Hem de özsuyunu bekleyen kışım
Gerçeğin tutarlı tanığı sizler gibi
Kötü yazgılar kesse de önümü
İki ucundan çivileyip ruhumu
Geçip giderim yine de üzerinden
İhanetin ısırıklarına aldırmadan
Yüzyılların buruşmuş gömleğine
Ütü çeken zalimlerin tuzağı
O kan kurusu uçurumlardan
Kimselerin aklına gelmez belki
Ne çok hüzünlerin öyle hayasız
Ve vahşice yüreklerimize doluştuğu
Ve kemirilen umutlara açılıp kapanan
Islak kirpiklerimizin kaldıraçlarından
Ne çok acıların kayıp düştüğü
Ölüm döşeğinde yatan
Utancı örtülmüş çağlardan biliriz
Akıl ve tutkuyu dengede tutsak da
Can evleri zarar görmeden
Kalbin iyiliğe dost olamayacağını
Ne çok gizli iradeler saklanmışken
Ruhumuzun nemli mağaralarına
Ah şiirin güzel annesi
Kehribar gözleri yaşlı ülkem
Kimler üzdü ki seni
Sırtında yüzyılların dert küfesi
Yitip gitmiş o güzel yüzünle
Nereye gittin öyle masumca
Yıkayıp tarayacaktım daha saçlarını
Düşlerimin tutsak tarağı dizelerimle
Bir bilen sizler de bilirsiniz ki
Ülkesi de aşkı gibidir insanın
Bizdeki onu kendimize sevdirince
Sevginin nefesini hissederiz
Birimiz yay diğerimiz keman olup
Kendi göksel ezgilerimiz eşliğinde
Birbirine koşan ırmaklar gibi
Suları buluşmuş bir nehir sevinciyle
Akar gideriz öylece yıldızlar aynası
O aynı mezarlar okyanusuna