- Kategori
- Şiir
İnsan ve Dünyası
Yavaş yavaş nüfuz etseler de birbirlerine
Bitmez ateşle suyun kardeş kavgası
Ayrılırlar ama tatlı seslerin nefesiyle
Geceyle gündüz gibi birbirlerinden
Kıvılcımını atar da güneş yaşamın kıyısına
Işıktan öpücüklerle ilerler öyle dolana dolana
Baldan damlalar bırakıp toprağın genizine
Nice değişimlerin yeni yüzlerine bakıp
Çiçeğe durmuş hislerin sayısız evreninden
Gülümserim el değmemiş öğeler içindeki
Suyun aynasından yansıyan izdüşümlere,
Özdeş görüntülerin yıkanmış sevincine
Ve neşeli özgüçleriyle devinime katılan
Kabuk ve gömlek değiştirenlerin şölenine
Buluşmak için birbirine uçuşan zerrelerin
Sevgiye susayan tatlı dokunuşlarını izlerim
Yüreği ve ruhu dinlendiren acıklı ney sesini
Kısa süren turnaların türküsünü dinlerim
Acıkmış ruhumu bandırıp insan bulamacına
Göğün ağırlığına boyun eğen çağların acısı ve
Yerin önlenmiş sevinciyle ulaşmaya çalışırım
Kendimden olan parçaların benzeşiklerine.
Canlılığın zekâsı sancılı ezgilerle ilerlerken
Kemirgen yalanların sihrine rehberlik edip
Gerçeğin şaşmaz bilgisine kulak tıkayanlar
Bir başına dönen koca evreni anlamadan
Sıkı düğümlü kutsal korkuları ödüllendirip
Tutsak gönüllere çıkar sevgisini doldurdular
Çiğnenen umutların çığlığıyla hayatı ürkütüp
Büyük acılarla insanı ve dünyasını yaraladılar
Karanlığın ıslak eteğine tutunup döne döne
Sisli ve kaygan yollardan yürüdüler
Doğru düşünceli tek yol önlerinde dururken
Kör yazgıların bulanık sözlerine kanıp
Kendi içlerinde yarattıkları düzmecelerle
Başka başka yollara saptılar düşünmeden
Sormadan sorgulamadan
Gerçeğin ermiş ruhuna aldırmadan
Ahh bir bilseniz,ne çok üzülürüm de
Düşlerimin evrenine çiçekler örer
Titrek elleriyle yıldızlar.