Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Silik yaşamlar

Silik yaşamlar
 

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay.


Uzun zamandır rastlamamıştım ona. Hiçbir zaman bu kadar sinmiş, hayattan uzak görmemiştim de. Bazen birlikte takılırdık, derme çatma barakalarda hoş sohbetlere. Deprem sonrasıydı, yine de takılırdık... Aramızda neredeyse yirmi yaş fark vardı, aldırmazdı buna.

Çay ocağında çaycıydım ben, oysa inşaatta çalışırdı, yorgun dönerdi benim mesaimin bitmesine yakın. Sarılırdı adeta çay bardağına soğuk havalarda. Çökerdi sandalyenin içine. Kimseye kötülüğü dokunmaz, bir köşede öylece dururdu. Sessiz, sakin…

Anlatırdı, neden, nasıl bu hale geldiğini. Dinlemezdik pek. O da küser anlatmazdı. Çekilir bir köşeye, saklanırdı. İlerlemiş yaşına rağmen, çocuksu ifade gelir yerleşirdi yüzüne birkaç dem aldıktan sonra. Bir süre yokmuş gibi yaşardı. Varlığını sezen olursa, kızar kalkar giderdi. Neden sonra toparlar, saçlarını boyatır, üstü başı düzelirdi... Evlenmeye karar verdiğini söylerdi. Belki bir kadın olsa hayatında yeniden başlayabilirdi yaşamaya. Tutunabilirdi.

Döndüğümde daha karamsar buldum onu, artık ne çalışmak istiyordu, ne ağaran saçlarını boyatmak, ne de bir kadın bulup aşık olmak… Silmişti kendisini hayattan. Hayatta bırakmıştı yakasını, yaşama gücü almış başını gitmiş, ihtiyarlık çökmüştü bedenine. Hayalleriyle birlikte uzakta kalmıştı yaşam. Öyle sinmiş buldum yine onu, bir köşede. Sarılmış bira şişesine, yorgun bedenine aldırmadan uzaklarda geziniyordu. Bir süre bende yolculuğa çıktım onunla elimde bira şişesi ile hemen yanı başında. Önce aldırmadı, sonra fark etti. Bir süre sessiz kaldık. Konuşacak bir şeyler aradım, eski sohbetlere dair. Benden önce o buldu bir şeyler. Birkaç saat sonra yeniden varlığını hissetti, belki kimse ciddiye alıp dinlemiyordu onu. Dinlemezdi Anadolu insanı hem hastalığı nedeniyle askerlik yapmamış hem de evlenememiş bir adamı. Hor görür, iterdi bir köşeye.

Sohbet etmek iyi gelmiş olacak ki; doğruldu oturduğu yerde. Biralar tazelendi, eski dostumla birlikte. Anlattı hiç durmadan birkaç saat neler yaptığını. Nerelerde çalıştığını… Ayrılma zamanı gelmişti, vedalaştık dostumla.

Kahveye döndüğümde her zaman olduğu gibi Karadeniz müzikleri çalan bir kanal açıktı. Ve o bildik alt yazı geçti; ‘Sevip de sevilmeyenler için’di şarkı. Kimin parçası olduğu önemli değildi önemli olan sevilmekti ne de olsa. Dostum geri dönmüştü işte, sevilmek istiyordu yeniden. Bildik mesajını duyurmuştu sevilmeyenlere…

Murat Aydemir

 
Toplam blog
: 127
: 902
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Gazeteciliğe az çok bulaşmış, memleket meselelerini ve dünya gündemini takip eden, okuyan yazan b..