Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '11

 
Kategori
Eğitim
 

SİLMEK İSTEMİYORUM

SİLMEK İSTEMİYORUM
 

Hata yapa yapa ,yapmamayı öğrenip tükenmez kalemle yazmaya 20 yaşımdan önce başlamak çok güzel.


Bugünlerde çocukluğumda yaptığım hataların peşine düşer oldum. İlk yalanımı nerede söyledim? İlk hangi soruyu yanlış anladım? İlk yanlış cevapladığım matematik sorusu neydi? İlk yazdığım kompozisyonumdaki hatalarım nelerdi? Panoya bir türlü asılamayan belirli gün ve haftalarla ilgili yazılarımdaki hatalarım nelerdi? Bir türlü hatırlayamıyorum. Uğraşıyorum, çağrışım yoluyla geri dönüşler yapmak istiyorum. Olmuyor. Hepsini silmişim. Bütün hatalarımı silmişim. Sanki hiç hatasız bir insan gibi duruyorum. Peki ben hatalarımdan nasıl ders alacağım? Hatalarımı görüp nasıl doğrularını bulacağım? Ya da ileride çocuğuma bak bende senin gibi yazıları yanlış yazıyordum, diyebilmek için hangi ders defterimi paylaşabileceğim? Hiç bir ders defterimi paylaşamam. Çünkü tüm yanlışlarım, hatalarım, farklı seçtiğim seçenek cevapları hepsi yeşil pelikan silgilerle silinmiş. Sihirli bir değnek olsa ve sildiğim bütün yanlışlarımı geri getirse bana. Ben hatalarıma baksam, hatalarım bana baksa. Nerelerde hata yaptığımı, nerelerde yanlış kararlar verdiğimi görsem ve hiç unutmasam. Yaptığım hataları göre göre , hatalarımdan yola çıkarak doğruya kendi doğruma ulaşabilsem ne güzel olurdu değil mi? Sildikçe, yok farz ettikçe, olmamış gibi davrandıkça ben yaptıklarımdan , yaşadıklarımdan ders çıkarmayı nasıl öğrenebileceğim? Ya da neyi dönüştürdüğümü, değiştirdiğimi, eğitim yuvalarında neyi fark edip yanlışı doğrusuyla takas ettiğimi fark edebileceğim? Bilmiyorum. 

Son iki yıldır 1. sınıftan başlamak kaydıyla eğitim alan çocuklarla yaptığımız yanlışları silmeme kararı aldık. Ebeveynlerin almış olduğu cicili bicili silgi gereçlerinden vazgeçmemiz hiç de kolay olmadı. Çok şirindiler ama bizi kandırmalarına, hatalarımızdan vazgeçmek için aklımızı çelmelerine izin vermedik. Bunun yerine yazdığımız her yazının, her çiziğin, her sayının ya da işlemin yanlış bile olsa değerli olduğuna kendi kendimizi ikna ettik. O bizim yazdığımız yazıydı ve asla silinmemeliydi. Eğitim veren olarak ben tüm yazılanları her ders etkinliğinde kontrol ettim. Farklı yazıların üzerini okunabilecek şekilde ince bir çizgi ile çarpıladım. Yanına eğitim alanın doğrusunu yazması için fırsat verdim. İki yazı arasındaki farklılığı eğitim alanın kendi kendine bulup keşfetmesine zaman tanıdım. Hatta tüm sınıfın yaptığı aynı farklı yazıları 1 ders konusu haline getirip tekrar tekrar yanlışımızı bulana kadar tekrarladık. Ayrıca sınıfın bir köşesine Bitmiş Defterler Dolabı yerleştirdik. Çünkü onlar bizim geleceğimize götürbileceğimiz en değerli anılarımızdı. Çocuklar böylece defterlerini sobaya atmak ya da çöpe yerleştirmek yerine dolapta muhafaza ettiler, eğitim hatıralarına sahip çıktılar. Yıl sonlarında Bitmiş Defterler sergisi yaptık. Bu sergiyi gezen ebeveynler, her çocuğun farklı olduğunu, farklı şekilde öğrendiğini ve anlamlandırdığını ders defterlerini inceleyince kolaylıkla fark etti. 

2.sınıfa geçince yazdığı yazılarda az hata yapanların artık tükenmez kalemle yazabileceğini söyledim. Yazdıklarımızdan zevk almaya başladık. Yazdığımız şiirler artık rengaren tükenmez kalemlerle yazılıyordu. Sadece 31 kişilik sınıftan 6 öğrenci hala kurşun kalemle yazıyor. Yani daha çok yanlış yapmaya ve yaptığı yanlışı bulup düzeltmeye ihtiyaçları var. 

Çizim dersi olarak matematikteki geometri dersinde kurşun kalem ve silgiyi serbest hale getirdik. Silgiler sadece geometrik çizimlerde ve diğer harita, grafik gibi görsel etkinliklerde kullanılabilir hale geldi. 

Hata yapmaktan korkmuyoruz. Çünkü hatamızı da yazan ya da yapan bizsek, onu düzeltecek olanda biziz. Hatalarımızla yüzleşmeyi öğrendik. Onlardan kaçmıyoruz. Yalan konuşmamayı öğrendik. Yaptığımız hatayı ne kadar kolay büyüklerimizle paylaşırsak, o kadar çabuk hatamızı düzeltme imkanımız oluyor. Hatta sınıfta kendi yaptığı olumsuz davranışı, ben yaptım, diyerek ifade edenlerin oranı çoğaldı. Çünkü hatasını kim kendisi fark edip paylaşırsa, o da doğru davranışı bulup yerine koyabiliyordu. 

Çok ilginç. Minicik bir silginin, insan yavrusunun kişiliğine ne denli zarar verebileceğini fark ediyor insan. İnsan, geçmişini silmemeli. Silmemeli ki unutmamalı. Unutmamalı ki bir daha bir daha aynı hatayı yapmasın. Sen bir şey olamadın, diye yüzüne başkaları tarafından hataları vurulmasın. Kendi hatalarıyla kendisi yüzleşsin. 

Bir hata yapıp ona kılıf uydurmak, hatasını örtbas etmek, hatasını görmezden gelmek gibi davranışları öğrenmiş olarak büyümek yerine, bir insan yavrusunun hatalarıyla yüzleşebilen bir yetişkin olmayı başarmasına tüm eğitim yuvaları silgi kullanımını kısıtlayarak destek olmalıdır. Yetişkin olduğumuzda biliyoruz ki en büyük silgi insanın vicdanıdır. Vicdanımızın izin verdiği ölçüde iyi insan, iyi vatandaş, iyi bir ebeveyn ya da çalışan oluruz. Vicdanımızı harekete geçirecek tek şey de yaptığımız yanlışlardan ders almaktır. YANLIŞIMIZ YOKSA VİCDANIMIZ RAHATTIR. Yanlışımız varsa vicdanımız rahatsızdır. Bu muhasebeyi yapabilecek güç silginin ucunda değil ruhumuzun derinliklerindeki insan sevgisİyle , hatalarımızı sevmeyi öğrenmekte, kendimizle yüzleşmekle mümkündür. 

Eğitim alanların defterlerini sakladıkları günlerin çoğaldığı, silginin çizim dersleri dışında kullanılmadığı günlerde buluşmak dileğiyle hoşçakalın. 

Ebru TÜTÜNCÜ 

Eğitimci Yazar 

 

 
Toplam blog
: 15
: 721
Kayıt tarihi
: 17.04.10
 
 

İstanbul 1969 doğumlu 1985 Pertevniyal mezunuyum. Lisemizin sitesinde köşe yazarlığı yapmaktayım. Ma..