Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

 
Kategori
Blog
 

Şimdi barış zamanı (Gelin dostlar barışalım)

Şimdi barış zamanı (Gelin dostlar barışalım)
 

Gömelim baltalarımızı toprağa,

Tüttsün barış çubukları.

Uzatılsın zeytin dalları.

Salalım gökyüzüne beyaz kanatlı kuşları...

Yaşayalım birlikte her bir anı,

Şimdi barış zamanı!

Ooo! Ne anlamlı dizeler bunlar, Sayın Culduz? Vermek istediğiniz bazı mesajlar var galiba?

Biliyorsunuz,dün, yılın son günüydü. Akşama doğru, yan tarafta büro olarak kullandığımız konteynıra geçtim ve aldım hesap makinesini önüme... Dile kolay; geride 365 gün bırakmışız, muhasebesini yapmak gerekmez mi?

Gerekir tabii...

Ben de n'apiim? Topladım, çıkardım, üleştirdim. Bununla da yetinmeyip bu hesapların sağlamasını da yaptım.

Sonuç?

Sonuç; felaket tabii... Milliyet Blog denen bu güzellikler aleminde kavgasız, gürültüsüz ve zırıltısız tek bir gün bile geçmemiş!

Allah,Allah! Sahi mi?

Valla! İdareye gönderilen şikâyet mailleri; yayına verilen yazı sayısını ikiye katlıyor mesela. Varın gerisini siz düşünün.

Mısralarınızdan anladığım kadarıyla sitede bir "barış açılımı" yapmaya niyetiniz var, yanılıyor muyum?

Hayır efendim, yanılmıyorsunuz. Bu açılım projemi dün Celal'e de danıştım tabii. O da bana "Münasiptir Kaptan; kıdemli bir üye olarak bu tür işler senin vazifendir, yeter ki "WC'siz" çözümlere ağırlık ver" dedi.

İyi demiş! Peki, neler yapmayı düşünüyorsunuz, bu barış açılımnı bağlamında?

Valla otururuz masaya ve pazarlığımızı yaparız. Kolay değil bu işler!

Pazarlık???

Pazarlık tabii canım, Allah Allah! Koskoca devletler bile oturup pazarlık yapıyorlar barış için! Hem ortada "kırık bir kalp" var."

O "kırık kalp" de sizin ve bir şekilde tamir edilmesi gerekiyor, öyle mi?

İyi bildiniz. Ama ne var ki, kolayından tamir edilmez o kırık kalp. Konuyu masaya yatırırız ve tartışırız. "Nedamet" duyan üyelere sayfamın kapısı ardına kadar açık. Bana bir adım gelene ben iki adım giderim. Yeter ki şartlarda anlaşalım!

Ama bu kişisel bir barış açılımı olmuyor mu, Sayın Culduz?

Elalemin kavgasından, barışından bana ne efendim. Ben kendi açılımıma bakarım. Herkes de benim gibi kendi açılım şeyine baksaydı ortalık güllük gülistanlık olurdu! İlk adımı atarak örnek oluyorum, yetmez mi?

Sizin bu barış açılımı için şartlarınız da var ama?

Elbette olacak. Barışı sağlamak kolay, önemli olan onu idame ettirmektir. Bunun için de bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor.

Şartlarınızı öğrenebilir miyiz, Sayın Culduz?

"Tıktık" oranlarından şikâyetim yok ama "yorum" şeysim yerlerde sürünüyor.Ayrıca yazılarım önerilmiyor. Benimle barışa niyetli arkadaşların bu konuyu gözardı etmemeleri öncelikli şartımdır.

Aslında bunlar "şart" bile sayılmaz! Eeee; daha başka Sayın Culduz?

Dedik ya; ortada "kırık bir kalp" var! Var ama bu kırık kalbi tamir etmenin fırsatını da kaçırmamaları gerekir.Bol bol yorum yazmakla, yazılarımın önerilmesiyle tamir olmaz benim hassas kalbim.

Neymiş o fırsat?

Efsane Metin'in "Mliliyet Blog Nobel" şeysi, benimle barışmak isteyen üyeler için bulunmaz bir fırsat işte. Her sene kazandığım şererfli ikincilikler ve üçüncülükler beni avutmuyor artık!

Ne yapmaları gerekiyor?

Onu da ben mi söyleyeyim? Geçtiğimiz "Mister Kral" olayında ne yapılması gerektiğini gösterdik işte! Bu kadar da şey mi bunlar? Bana çaktırmadan aralarında anlaşsınlar. Gizli mesajlarla ve bilhassa messenger şeyinde mutakabata varsınlar. En az 50 oy toplayamazlarsa gözüme de hiç görünmesinler. En yakın rakibime 500 puan fark atmazsam ben o Nobeli kabul etmem ve çok fena "arıza" çıkarırım. (Yarışma iptal olur)!

Diyelim ki bu beklentileriniz gerçekleşmedi?

Hemen "Keçi yellenmiş, şeyine gücenmiş" moduna girerim ve çökerim klavyenin başına. "Son Blog" diye duygusal bir başlık atarım "veda" yazıma. Bende polim çok; "vicdan" yaparım. Ondan sonrası kendi bilecekleri bir iş. Barış açılım şeyimi de rafa kaldırırım. Bitti!

Güzel! Şartlarınız bu kadarcık galiba?

İşin bir de "editörler" bölümü var tabii. Hadi; "com tr" şeyinden vaz geçtik! Bakıyorum da "editör seçkilerinde" bile tek bir yazımız görünmüyor! Culduz üvey evlat sanki!

Bu durumda üyeler ne yapabilir ki Sayın Culduz?

Hakkımda şikâyet mailleri yazacaklarına bu konuyu da kafa yorsunlar. Benimle barışmak isteyen, editörlere "manevi" baskı yapar! (Özellikle de Başak Hanım'a) "Culduz'un eserlerini görmüyor musunuz?" diye serzenişlerde bulunur!

Bakıyorum hep kendinize yontuyorsunuz ! Bütün bunların karşılığı olarak siz neler yapmayı düşünüyorsunuz, vaatleriniz nelerdir?

Ağanın eli tutulmaz tabii! Biz de MB denilen bu güzellikler alemine güzellikler katarız icabında.

Ne tür güzellikler mesela?

Klavyemin sapını gülle donatırım mesela. Aşk ve evlilik yazılarına ağırlık vererek hassas kalplere hitap ederim. Yıldızlı yazılarım gönülleri hoplatır! Nobel ödüllü bir üye olarak kimseye "kaşının üzerinde gözün var" demem! Oto moka karışmam. Her konuya maydanoz olmam! Gelene ağam, gidene de paşam, derim! Her önüme gelenle "chat chatleşirim"! "Kakara kikiri", yuvarlanır gideriz işte!

Bu kadarcık mı?

İnsaf yahu! Daha dün 10 tane Milli Piyango biletime blog üyelerini ortak ettim. İkramiye çıkıp çıkmadığını bilmiyorum ama ortak ettim ya, siz ona bakın.

Peki, Sayın Culduz. Miiliyet Blog üyeleri için yeni yıl dileklerinizi alalım o zaman...

Bişicikler demem! Tez günde, tez saatte...

Allah tuttuklarını altın etsin, efendim. Allah ne muradları varsa versin.

Sayfalarından tık ve yorum eksik olmasın!

Sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam sürsünlar.

Hani yani:

Şeker de yiyebilsinler.

 

 

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..