Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '10

 
Kategori
Mizah
 

Simit fiyatları artmış (Veya hayat bilgisi)

Simit fiyatları artmış (Veya hayat bilgisi)
 

“Abi biz şimdi ne yiyeceğiz. Simit fiyatları artmış?

“Oğlum sen de soğan ekmek ye. “

“Soğan ucuz mu abi?”

“Domates ekmek ye.“,

“Domates ucuz mu abi?”

“Bana ne oğlum, ne yersen ye. İstersen, bir gün ye, bir gün tuvalete çıkma, sakla.
İstersen AVM soy… (Sakın ha yanlış anlama…!) Neyse. Herkes nasıl hallediyor işini.. Şimdi hapishaneler gayet konforlu. Üç öğün de sıcak yemek çıkıyor. Sinema salonu, jimnastik salonu var. Gidersin, altı ay sonra çıkarsın, böylece kışı da çıkarmış olursun.”

“Abi olur mu yaa. Biz öteki altı ay ne yapacağız peki…Öğretmenlik istedik olmadı, polislik istedik olmadı. Sosyoloji’den yüksek lisansla sokaklarda gezip duruyoruz. Ne yapacağız şimdi ?”

“Yurt dışına git… İşini uydur.. Ben , PKK’cıyım filan de, hemen seni torbalasınlar. ”Aman, defolup gitsin.” desinler.. Böylece hayatın kurtulmuş olur.”

“Olur mu abi. Olur mu ya… Ben Ulusalcı, liberal, dini bütün, Müslüman bir adamın. Ben öyle şey yapar mıyım? Yalan söyler miyim? “

“A benim, eşek oğlum. Madem sende bütün bu marifetler var. Karının da başını bağla, Partinin şubesine git, durumunu izah et, anlat onlara, açta açıkta olduğunu, onlara onlardan olduğunu anlat. Merak etme hiç yalnız bırakmazlar… Hemen bir iş bulurlar, karını da işe alırlar”

“Bakarsın sana fabrika bile kurdururlar… %99 hissesi onların, %1 senin, vergi filan da vermezsin.. Belli olmaz on yıl sonra vergi dairesinden seni arayabilirler ama. Boşver sen korkma… Nasıl olsa, o zamana kadar köşeyi dönersin… “

“Abi be, benim tuvaletim geldi… Tuvaletler de bir lira olmuş be. !“

“Babanın canına okutturma, her aklı sana ben mi verecem. Bir apartman boşluğuna girersin, hacetini yaparsın, anladın mı? “

“Anladım da abi…Ya yaparken yakalarlarsa ?”

“O zaman da yaptığını yalarsın. Hala anlamadın mı?”

“Pek iyi anlamadım ama abi, bir de şu metrolara kaçak binmenin bir yolunu bulsam?”

“Benim akıllı oğlum. Metrolara vatman, pardon, şoför olsana. Bak ne güzel meslek. Sosyoloji’den Yüksek lisans yapıp ne olacak? Memleketi zaten imam hatipliler idare edip gidiyor… Yok öyle, Sosyoloji, felsefe, abur cubur… Bunları okuyup da ne olacaksınız. Adam olun adam… Büyük adamlar hangi okullardan çıkıyor, biliyor musun? “

“Kafanı sallama! Demek ki bilmiyorsun. Sen Allah bilir İlmi-Nücum da bilmezsin , Tezhip’den anlamazsın.. Ebru bilmezsin… Ne bilirsin ki sen… Camilerin tarihini, Osmanlı Tarihini okudun mu sen… Onları da bilmezsin… Ne bilirsin sen.. Sosyoloji imiş.. İşte böyle aç kalırsın… Anladın mı.. Zamanında adam gibi adam olsaydın, kelleni sallaya sallaya bu değerli bilimleri hatim etseydin.. Adam olurdun adam… Şimdi karşıma geçmiş.. Abi, Sosyoloji- Yüksek lisans diyorsun. Doktora yapsan ne yazar. Bir ülkenin gerçeklerini Sosyologlar değil, üdeba, ulema ve ükela takımı iyi bilir. Onlar nereden yetişir bilir misin? Medresenden mi? Yine bilemedin. Gidip Amerika’da tahsil yapmamışsın, elbette bilemezsin. Böylece kötü kaderini de silemezsin. “

“Bari Hoca’nın veya İmam’ın öğrencisi olsaydın, seni Afrika’ya gönderir, adam ederdik. Oradaki vatandaşlara, insanlığı, Türklüğü, mertliği öğretirdin. Sonunda hepsi TC vatandaşı olacaklar zaten… Kimin sayesinde biliyor musun? Bilmiyorsun! Elbette bilmezsin.. Elbette, Sosyoloji, sosyoloji deyip durursan, böylece, memleket gerçeklerinden uzak durursun. Oku bakalım, Emile Durkheim , Jane Addams , Theodor Adorno , Hannah Arendt , Raymond Aron Gregory Bateson, Jean Baudrillard..vs, vs.. bunlar senin hayatını kurtarır mı? Ne, Ziya Gökalp’te mi kaldınız ? Mübeccel Kıray’ı az mı tanıyorsun.. Bilmezsin tabii. Adama öğretirler mi ? “

“Neyse. Ağlamayı bırak. Öyle intihar düşüncelerini de ertele. Bak neler oluyor dünyada. Her şeyden önce sen kafanı değiştir. Çevrene uy. Bak herkes nasıl yapıyor, sen de öyle yap. İçki içme, sigara içme. beş vakit namazını eda eyle. Bütün bunlar birilerinin gözüne çarpacaktır ve. Sonunda birileri bu vatanın hayırlı evladını görecektir ve seni bağrına basacaktır.

“Tabii ölme eşeğim ölme, biraz zaman geçecek sen adam oluncaya kadar, kafanı kaldırıp, dünyada neler oluyor anlayıncaya kadar… Bu arada gözünü aç, bulgur, mercimek sıralarını kaçırma. Seçimler yaklaşıyor, kömür kuyruğunda yerini al.

“Akıllı ol akıllı. Akıllı eşek zırlar ama ölmez… Sen yeter ki zırlamasını bil.. Ne o .. Şikayet şikayet şikayet… Yok, simit pahalanmış; tuvalet ücretleri artmış. Ekmek pahalanmış. Her şeyin çaresi bulunur. Sen yeter ki kafanı çalıştır… Çevrene bak, kafasını çalıştıranlar nerelere geliyor gör…

“Ağlama zırıl zırıl. Asabım bozuluyor. Ben mi dedim sana, git de Sosyoloji oku, diye. Sosyoloji okusan ne yazar, hukuk okusan veya mühendislik… Ne yazar! Hayat okulundan mezun olacaksın. O da eğer Kayserili değilsen kolay değil. Ondan sonra sür eşeğini Niğde’ye… Benden işte bu kadar. Babalar ancak bu kadar nasihat verir.

Ne demiş eskiler: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı, kötektir.” Kısaca “Nasihatları iyi dinle…” Biz eskiler bunu bilir, bunu söyleriz.

Sen en iyisi doğruluktan ayrılma, doğru insan , biraz eğrilir ama kırılmaz. Yalnız tabii biraz esnek olmak gerekir… Ne yapayım hayat böyle… Anladın mı ?”


 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..