Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '18

 
Kategori
Sinema
 

Sinema - Bu Sanat Dalında Artık Her Şey "Film İcabı"

Sinema - Bu Sanat Dalında Artık Her Şey "Film İcabı"
 

Sinema, kendine özgü anlatım diliyle günümüz dünyasının en kitlesel sanat dalıdır. Sanatın kitlesel zemini ekonomik karakterini de büyütür.

Sinema, film yapım, dağıtım ve gösterim süreçlerinin yanında, salona gelenlere dönük çeşitli ürünlerin pazarlamasına ve satışına sağladığı olanak, reklam, çekim merkezi olarak yarattığı çevresel ticari potansiyel gibi aklımıza gelen gelmeyen pek çok ekonomi alanına da etki eden bir lokomotif sektör konumundadır.

Ve haliyle diğer pek çok alanda olduğu gibi “sinema” da ekonomi dünyasının pusulası olan “kâr” potansiyelinin motivasyonunun yörüngesinde ve kapitalizmin gelir kapısı olabilme özelliğinin belirleyiciliğinde biçimlenmektedir. Bu küresel bir gerçekliktir.

Bu gerçeklik Türkiye’yi de kavramakta ve kapsamaktadır.

Sinema sanatı sunduğu etkileyicilik olanakları itibariyle bir yandan egemen güçlerin ve çevrelerin arzuları doğrultusunda topluma şu ya da bu yönde bakış açısı ve istikamet verebilme kabiliyeti kazandırırken aynı zamanda büyük bir parasal faaliyet alanı da açmaktadır.

Bu ekonomik kısıtlar, ortak toplumsal çıkarlar ekseninde kurulu düzene eleştiri getirebilme çabalarının yaşam iklimini ortadan kaldırır. Buna rağmen ve her şeye rağmen yapılabilecek bu tür filmler için başkaca engellemeler her zaman mümkündür.

Sektörün gelir olanaklarına zarar verebilecek ayrık otları ayıklanır, atılır.

Bu yüzden günümüzde yeni Charlie Chaplin’ler, Yılmaz Güney’ler boy veremez.

Sektör, kendi sanatçılarını seçme ve yüceltme özgürlüğüne sahiptir. Starlar bu süreçlerin idaresinde ve kontrolünde ve ihtiyaç oranında parlatılır veya sönümlendirilirler. Bu kural endüstrinin her kademesinde görev ve rol alanlar için geçerlidir.

Haziran 2016 TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2015 sonu itibariyle sinema salonu sayısı 2356’dır.

Bu salonların büyük çoğunluğu birkaç büyük şirketin elindedir.

Sözgelimi Cinemaximum adlı sinema zincirinin 750,[1] Cinemarine adlı firmanın 123[2] salonu vardır. Prestige sinemaları, Cinema Pink, Büyülü Fener… gibi bir çırpıda sayılabilecek benzer şirketlerle birlikte sektör tam bir “oligopol” piyasadır. Yani bir avuç firma sinema piyasasına birlikte hakimdirler.

Film endüstrisinin boyutu yıllık 2 milyar doların üstündedir.[3]

Aynı TÜİK verilerine göre 2015 yılı içinde 57.1 milyon kişi sinemaya gitmiştir.

Bu şekilde bir kaç büyük sermaye grubunun elinde toplanmış sinema salonlarında 2015 yılı içinde 21500 yerli, 27650 yabancı film gösterimi yapılmıştır. Bu rakamlar sizleri yanıltmasın. Aynı anda pek çok sinema salonunda aynı filmin gösterildiğini biliyoruz.  Gösterime giren yeni film sayısı son derece düşüktür. Örneğin 2015 yılında vizyona giren yerli film sayısı 134 toplam film sayısı ise 403’tür[4].

Yine 2015 verilerine göre sinemaya giden 57,1 milyon kişiden 22 milyonu, gişe rakamları sıralamasındaki ilk 10 filmi[5] izleyenlerden oluşmaktadır. Bu filmlerin veya bir başka deyimle yapımların veya yapıtların içeriklerine, açık ve gizli mesajlarına, kahramanlarına, süreçlerde görev ve rol alanlarına sinema endüstrisi makinasının ana kumanda odasında oturanlarca yön verildiği herkesin bildiği sırdır.

Sinema sanatında eskiden de öyleydi ama artık iyice “her şey film icabı…”

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..