Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '09

 
Kategori
Öykü
 

Sır-16.bölüm

Sır-16.bölüm
 

"RESİM:ALINTI"“Ben gelmeyeceğim Selim seninle. Biraz daha kalacağım burada. Söyledim yalnız kalmay


“Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz yaşayamıyorum

Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz mutlu olamıyorum”

Çoktan sabah olmuştu. Gece ikisi için de çabuk ama unutulamayacak kadar uzun geçmişti.

Selim kollarının arasında uyuyan kadını seyrediyordu uzunca bir süreden beri. Eğer dikkatlice bakarsa aklından geçenleri okuyabilecek gibi. Hafifçe kımıldadı kız. Nefes bile almıyordu sanki adam sevdiği ile böyle kalabilmek için. Elinden gelse zamanı durduracak gibiydi.

…………………………

Gözlerini yine bir noktaya dikmişti Leman. Sallanan koltuğun gıcırtıları duyuluyordu koridordan bile. Yüzü bahçeye açılan büyük cam kapıdan dışarıya odaklanmış gibiydi kadının. Bir ileri bir geri sallanıyordu olduğu yerde. Benzi neredeyse beyaza yakın, gözlerinin feri kaçmıştı. Daha otuzlu yaşlarının başında idi ama görüntüsü ellili yaşlarda gibiydi. Sarı geceliği zaten soluk olan tenini iyice solgun gösteriyordu. Ördekbaşı yeşil pazen sabahlığının üzerine papatyalar düşmüştü sanki. Sabahlığının kuşağı ile oynuyordu kadın. Sessizdi olabildiğince.

Aralık kapıdan başını uzattı Halide. Her şey yolunda gibi görünüyordu. Ayakuçlarında girdi içeriye sessizliği bozmamaya özen gösteren bir hali vardı sanki. Nevresimleri değiştirmeye başladı yenileri ile. Göz ucu ile de sallanan koltuktaki kadını izliyordu. Nedense hep korkmuştu Halide bu garip kadından. Acele ile pikeyi serdi yatağın üzerine. Halının üzerindeki kirli çarşafları kucakladı ve hızla çıkmak istedi odadan ama tökezledi ve çarptı fiskos masasına. Masanın üzerindeki bakır vazo ve küllük, gümüş çerçeve büyük bir ses çıkararak yere yuvarlandı.

İrkildi Leman. Cüssesinden beklenmeyen gürlükte bir çığlık attı. Bir yandan da elleri ile kulaklarını tıkıyordu.

“Sakin olun Leman Hanım.” diye kekeledi Halide.

Leman ayaklarını toparlamıştı yukarıya. Avaz avaz bağırıyor, feryat ediyordu.

Ne yapacağını şaşırdı Halide.

“Allah kahretsin… Yaren… Yaren nerdesin?”

Koşar adımlarla çıktı Yaren merdivenleri.

………………………………

Gözlerini araladı Tuana. Kıpırdandı.

“Günaydın aşkım.”diyerek kocaman bir öpücük kondurdu kızın alnına Selim.

“Günaydın. Ne zaman uyandın?”

“Bilmiyorum. Ama epeyce oldu.”

“Neden uyandırmadın beni?”

“Öyle güzel uyuyordun ki… Seni seyrettim. Sensiz geçen birkaç günün acısını çıkardım.” diyerek sarıldı kıza.

……………………………..

“Ne oldu Halide?” diyerek gözlerini hastasına çevirdi Yaren.

“ Masaya çarptım. Yere düştü bunlar. Leman Hanım bağırmaya başladı.” dedi kız dudakları titreyerek.

“Anladım. Sen çık.” diyerek kadına doğru ilerledi. Kendisine yaklaşan gölgeyi durdurmak istercesine eli ile kapadı yüzünü Leman. Feryat sesleri yerini hıçkırıklara bırakmıştı şimdi. Salya sümük ağlıyordu kadın.

“Leman Hanım… Gelin. Geçti. Korkmayın.”

Başını iki yana salladı kadın sanki söylenenleri anlıyormuş gibi.

“Gelin hadi…” diyerek elini tuttu Yaren.

Deli deli bakıyordu Leman’ın gözleri. Kızıllaşmıştı sanki bakışları. Saçları ile aynı renk gibi görünüyordu bir de aklar olmasaydı aralarında.

“Leman Hanım…”

Titriyordu şimdi kadın…

“Korkmayın… Geçti… Gelin…”

Kalktı ayağa. Sallanıyor gibi görünmesine karşın çevik bir hareketle kızın elinden kurtuldu. Hemen yanı başında duran sehpanın örtüsünü çekti ve yeni bir şangırtı yayıldı odaya. O kadar çabuk hareket ediyordu ki Leman. Yatağın üzerindeki örtüleri çekti, yere attı sonra. Yaren bile korkmuştu kadının halinden. Bir süre sakinleşmesini bekledi. Oda darmadağınıktı şimdi. Leman bir köşeye sinmiş, dizlerinin üzerine çömelmiş ve bakışlarını bir noktaya dikerek bakıyordu. Gözyaşları yanaklarından süzülürken başını iki yana sallamaya devam ediyordu kadın.

“Halide… Halide… “diye seslendi merdivenlerden ve tekrar odaya döndü Yaren.

Leman’a yaklaştı sonra.

“Gelin hadi.” dedi sanki onu anlıyormuş gibi.

Kalktı yerinden Leman.

Halide odanın halini görünce yüzü değişti birden.

“Yine mi ya? Yine mi? Selim Bey neden bir akıl hastanesine kapatmıyor ki bu kadını?” diye söylendi Halide.

“ Söylenmeyi bırak da yatağını hazırla Leman Hanım’ın.”

“Leman Hanımmış. Kim kaybetmiş ki bu zavallı kadın bulsun hanımlığı.”

“Gelin.” dedi Yaren tekrar.

Anlıyormuş gibi itaat ediyordu Leman

“Uzanın bakalım.”

“Halide hemen çıkmak için can atıyordu odadan.

“ Sen de dağınıklığı topla Halide.”

…………………..

Tombul kadın gülümsemişti sevdiği bu çiftin birlikte kahvaltıya inmesine. Aradaki buzlar eridi galiba diye düşünmeden de edemedi. Bizzat kendi aldı siparişlerini. Tuana’nın gözlerine bakmak ve hüznün dağılıp dağılmadığını kontrol etmek istiyordu üzerine vazife olmadığını bile bile. Nedense kendine, kendi gençliğini görüyordu bu genç kız da. O da kırık bir aşk hikayesi yüzünden kaçıp gelmemiş miydi Foça’ya yıllar önce.

“Ama ben senin kadar şanslı değildim kızım. Sevdiğim adam gelmedi peşimden. Ben de inat ettim dönmedim bir daha. O gün bugündür burada, bu küçük sahil kasabasında ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştım işte. Belki de bu yüzden kalbim ayrılıkları değil kavuşmalarına tanık olmak istiyor.” diye düşündü.

Pikaba Yıldız Tilbe’nin ona çok dokunan şarkısını yerleştirirken gözlerini o masadan alamıyordu tombul kadın.

“Çabuk olalım aşkım

Her şeyi paylaşalım

Ben kendimi sana adadım

Sevgilim sensiz anlamsızım

Mahşere kadar benim aşkım

Her âlemde senindir canım

Nereye istersen sür köle diye

Sensiz ölürüm cennette”

Selim çayını yudumladıktan sonra fincanını masaya bıraktı ve Tuana’nın elini aldı avucunun içine.

“Duyuyor musun şarkıyı aşkım? Sanki bize bir şeyler anlatmak istiyor gibi.”

Gülümsemeye çalıştı kız. Gün aydınlandığından beri içini kemiren o şey, gerçek daha da parlak gözüküyordu Tuana’nın gözlerine. Gecenin büyüsü bozulduğunda gerçek tüm çıplaklığı ile karşısında duruyordu…

Selim, Yıldız Tilbe’nin şarkısının nakaratını Tuana’nın elini daha da sıkı kavrayarak ve gözlerini bir an olsun kızın gözlerinin içinden ayırmadan tekrarlıyordu.

“Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz mutlu olamıyorum

Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz yaşayamıyorum”

“Selim yapma ne olur.”

“Ne yapıyorum ki?”

“Bakma bana öyle.”

“Tuanam.. Can damlam..”

“Buraya gelmemeliydin.”

“Anlamadım.”

……………………

Aradan bir saat geçmişti ya da geçmemişti. Yaren elindeki kitabın sayfasını yavaşça çevirdi. Kıpırdandı yataktaki kadın. Sıkıntılıydı. İnledi. Gözlerini kitaptan kaldırdı ve hastasına odaklandı Yaren. Boncuk boncuk terler birikmişti Leman’ın alnında. Birden keskin bir haykırış duydu Yaren. Ne söylediği pek anlaşılamıyordu ama kadın çığlık atıyordu.

“Leman Hanım… Leman Hanım…” diyerek sarstı kadını.

Gözlerinin beyazları hala kızılımsıydı Leman’ın.

“Halide… Halide…” diye seslendi yeniden aşağıya doğru eğilip Yaren.

“Efendim Yaren Hanım…”

“ Leman Hanım’ın ilaçlarını getirir misin hemen.”

“Tabii.” diye seslendi merdivenlerin ucundaki kız ve mutfağa yöneldi.

…………………………….

Öylece yatıyordu yatakta kadın. Kıpırdamıyordu. Ama sanki bir korku filmi seyrediyormuş gibiydi ifadesi. Yüzü şekilden şekile giriyor. Dudakları titriyor. Ellerini yumruk yaparak sıkıyor ve dişliyordu elini.

“Şimdi bir iğne yapacağım size…” derken şırıngaya ilacı çekmişti bile Yaren.

Ama öyle bir şey oldu ki ne olduğunu anlayamadan Yaren, kadının dişleri kolunu kapmıştı bile. Can havli ile geri çekildi Yaren. Şırınga yere düşmüş ve kırılmıştı. İlaç yere dökülmüştü.

“Yaren Hanım bir şeyiniz yok ya.” diye kekeledi Halide korku dolu gözlerle yataktaki kadına bakarak.

“Halide yardım et.” dedi kendini toparladıktan sonra Yaren. Ve şırıngaya yeniden çekti ilacı

Geri çekildi kız.

“Halide duymadın mı?”

Çaresizce kolunu tuttu kadının.

“ İlaç istemiyorum.” diye inledi Leman.

Ama o kadar güçsüzdü ki Halide’nin kollarını kavraması ile Yaren ilacı zerk etmişti bile teninden içeri.

“Evet… Şimdi dinleneceksiniz biraz Leman Hanım.” diyerek geri çekildi kız.

“Eliniz.”

Bir pamuğa alkol dökerek kadının diz izlerinin kaldığı yeri sildi Yaren.

“Yaren Hanım… İşinize karışmak istemiyorum ama Selim Bey’i arasak mı?”

“Selim Bey ‘i aramak sorunu çözecek mi Yaren? Hem Ankara’da biliyorsun. Gelse bile yapabileceği bir şey yok.”

Eğildi yerdeki şırınga kırıklarını topladı ve hiçbir şey söylemeden çıktı odadan Halide.

Leman ilacın etkisi ile kapatmıştı göz kapaklarını.

Ortalığın sakinleşmesi ile tekrar kitabının sayfalarına dönmüştü Yaren.

………………………

“Selim ben buraya geldim. Çünkü…”

“Dün akşam cevap vermemiştin soruma.”

“Biliyorum.”

“Seni dinliyorum Tuana. Anlat ne olur. Neler oluyor. Bilmek benim de hakkım değil mi?”

“Buraya geldim çünkü… Biraz olsun yaşadığım şehirden uzak kalmam gerekiyordu. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Düşünmem gereken şeyler vardı.” dedi gözlerini kaçırarak. Selim uzandı kızın çenesinde dokundu.

“Gözlerime bak Tuana…”

Baktı kız.

“Başka bir şey sormayacağım. Söylediklerin bana inandırıcı gelmedi. Ama sormayacağım. Gerek görsen anlatırdın zaten. Ben buraya geldim… Kahvaltıdan sonra da seninle birlikte İstanbul’a dönmek istiyorum. Geleceksin değil mi benimle?”

Tombul kadın ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı. Eliyle çenesini kavradı. Olmadı sanırım, olmadı diye mırıldandı, üzülerek.

“Ben gelmeyeceğim Selim seninle. Biraz daha kalacağım burada. Söyledim yalnız kalmaya ihtiyacım var. Beni anlayacağını umut ediyorum.”

“Anladım.” dedi Selim ama fena halde sıkılmıştı canı. Tuana kendini kapatmıştı ona. Onu yanında istemiyordu işte. Anlamıştı Selim, Tuana ondan kaçmıştı. O yüzden gelmişti Foça’ya.

“ Madem burada bir süre daha kalmak istiyorsun. Tamam… Kal…” diyerek kalktı yerinden..

“Selim…”

“Buradayım. Sadece… Sana bir cep telefonu alacağım. Hani küvete düşen telefonunun yerine. Sesini esirgeme hiç değilse benden.” dediği an Tuana üzüntüden kahroluyordu. Koşup ona sarılmak. Beni bırakma demek geliyordu içinden. Ama öyle bir şey vardı ki onu yerine mıhlayan.

“Selim.”

“Merak etme. Sonra da gideceğim Tauna.”

Yıldız Tilbe’nin şarkısı duyuldu Selim susunca.

“Bin ömrüm daha olsa

Kollarında son bulsa

Eğer sana kavuşmak varsa

Ölmek düğün gibidir bana

Sensizlikten çok korkuyorum

İnan kendimi bilmiyorum

Önce Allah sonra sen benim için

O bilir nasıl sevdim”

Selim arkasını dönerek kızın yanından uzaklaşmış, tombul kadını görmeden önünden geçmiş ve çıkmıştı pansiyondan.

“Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz yaşayamıyorum

Seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana

Sana dayanmıyorum inan ki sensiz mutlu olamıyorum”

Tuana gibi tombul kadının gözlerinde de yaş vardı.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..