- Kategori
- Güncel
Sıradan insanlar
İnsanın kılcal damarlarına kadar işleyen bir sıcak. Vücudun her santimetrekaresinden sızan ter damlacıkları, televizyonlarda şike operasyonları, operasyonları önceden haber veren kâhin gazeteciler, Güneydoğu’da ilan edilen özerklik, hapisten tehditler savuran mahkûmlar ve hâlâ şuurlarda acısı geçmeyen taptaze on iki vatan evladının acısı…
Medyanın iyi terörist, kötü terörist oyunları, dağdakileri karalayıp birilerini aklama çabaları, İstanbul’da arttırılan özel yetkili mahkemeler, yazı yazarken “biraz fazla oldu galiba” deyip satır karalayan insanlar, sıradan insanlar, verilen mesajı hönk! diye içine çeken sıradan insanlar. “En tepedekilere bunlar yapılıyorsa size neler yaparız kim bilir”i, yapacağı ve yazacağı her neyse ondan önceye mıh gibi çakan sıradan insanlar. Kendi başlarına iş gelmeden önce susan, ses çıkarmayan, kabuğuna çekilen, kafasını kuma gömen insanlar. Ama arada sırada Alman Papaz Niemöller’in şiirini hatırlayan insanlar;
Önce Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım
–Çünkü ben Yahudi değildim.
Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım
– Çünkü ben komünist değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, sesimi çıkarmadım
– Çünkü ben sendikacı değildim.
Sonra benim için geldiler;
Ve artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı…
Klavyenin yanı başındaki soğuk içecekle hararetini dindirmeye çalışan ama asıl hararetin kendi devrelerinden geldiğini unutmak isteyen insanlar, göz ucuyla haber bültenlerini izleyip acısını içine atan şehit yakınlarını gördükçe; dolan gözlerini başka taraflara bakarak gizleyen insanlar. Düşünmemek için kendini kitaplara- filmlere gömen, önceliklerini zihinlerine çakılan mesajlara göre ayarlayan, isyanını içine gömüp ömür defterine bir çizik daha atan insanlar… Bizim gibi sıradan insanlar, işinde, gücünde sıradan insanlar…
Huzurun bir kelebek ömrü kadar kısa ya da bir sabah üstü rüyası kadar hercai olduğu bu iklimde, yüzüne taktığı maskelerle huzurlu görünmeye çalışan bizim gibi işinde, gücünde, sıradan insanlar…