Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

Sistemler, insanlar, değişimler ve dönüşümler

Sistemler, insanlar, değişimler ve dönüşümler
 

Günümüz dünyasında her şey son derece iç içe geçmiş olup da çok karmaşık bir hal almıştır. Bu karmaşanın göstergelerinden birisi de, insanlar eliyle oluşturulan sistemler ve bu sistemler neticesinde ortaya çıkan değişim ve dönüşümlerdir.

Hiçbir sistem yoktur ki, insan eliyle oluşturulmuş olmasın. Her sistemin temelinde insan yer almakta ve doğal olarak da hiçbir sistem kendiliğinden var olamamaktadır. Ve yine oluşturulan her sistem insan eliyle yönetilip değişim ve dönüşümler yaratmaktadır. Bu sistemlerden belki de en önemlilerinden birisi, günümüz dünyasına ekonomik yapı içerisinde hâkim olan ‘kapitalizm’dir.

Kapitalizm, kendi doğası gereği çok karmaşık olan ve büyük yıkımları beraberinde getiren değişim ve dönüşümlere sebebiyet verebilen ekonomik bir sistemdir. Kapitalizm, temelinde ekonomik bir sistem olsa dahi, kapitalizmi salt ekonomik bir kavram olarak düşünmemek gerekir. Kapitalizm, meydana getirdiği finansal etkilerle önce bireysel etkiler yaratmakta ve insanda meydana gelebilecek bu bireysel etkiler toplumu etkileyip toplumsal neticeler oluşturmaktadır.

“Maddi zenginlik içinde insani fakirliği yaşamak, kapitalizm denen bu sistemin meydana getirdiği en vahim neticelerden birisi olsa gerek...”

Bu sistemin günümüz dünyasında insanlar üzerinde meydana getirmiş olduğu en büyük değişim, koca bir pastadan bireysel olarak en büyük payı almaya çalışmak ve bireyin kendisi dışında kalanları elde edilecek bu faydadan mahrum bırakmaktır. Bu şekilde maddi olarak büyük bir kazanç elde edip de, manevi yoksunluğu yaşamak bu değişimdeki dönüşümüdür.

Oysaki günümüzde insan, kendini zengin zannederken o denli fakirleşmiştir ki; gözleri görmez, kulakları duymaz, elleri tutmaz, ayakları yürümez, dili konuşmaz, kalbi atmaz olup da yaşayan bir ölüye dönüşmüştür adeta. İçlerinde insani hissiyata dair tek bir zerre dahi kalmamıştır anlaşılan.

Anlaşılan odur ki; bizler, bizlere insanlığımızı hatırlatacak büyük bir felakete şahit olmadıkça içine düştüğümüz derin uykulardan uyanamıyoruz bir türlü. Ve ne acıdır ki; felaketi atlatıp da her şeyin tekrar normale döndüğünü düşündüğümüz vakit tekrar gaflet uykusuna dalıyoruz hiç uyanmamak üzere.

Ülkemizde yaşanan Soma faciası bir kez daha gösterdi ki, kendi oluşturduğu sistemin kölesi olan insan, daha fazla kazanmak uğruna yüzlerce, binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca, hatta ve hatta milyarlarca insanın hayatını çok kolay bir şekilde tehlikeye atabiliyor. Daha fazla kazanmak uğruna her türlü hileye başvurup da her türlü ihmalkârlığı gözlerini dahi kırpmadan yapabiliyor.

Ve insan öyle bir dönüşüme uğramış oluyor ki; kendi ağzından çıkanı kulağı bile duymaz oluyor.

Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkanmaden ocağında yaşam odası olup olmadığıyla ilgili soruya: “Yaşam odası kapatılmıştı. Yenisi hazırlanıyordu. Eğer patlama 3 ay sonra olsaydı, yaşam odası bitmiş olacak ve kimse ölmeyecekti.” şeklinde cevap verebiliyor. Oysaki olması gereken, her türlü önlemin maliyetinin büyüklüğü göz ardı edilip sorunsuz bir şekilde ve zamanında alınması değil midir?

Bu toplumun aydın kesim diye tabir ettiği gazetecilerinden biri olan Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yılmaz Özdil ise: “AK Parti’ye oy verdikleri için, o işçilerin ölümü müstahaktır.” şeklinde bir açıklama yapabiliyor. Siyaseti, siyasetçiyi ve buna benzer her şeyi eleştirebilirsiniz. Fakat insana ve insanlığa böyle bir şeyi asla ve asla layık göremezsiniz.

Bu örnekler daha da çoğaltılabilir tabi ki.

Soma faciası neticesinde bir tarafta bunlar yaşanırken diğer tarafta ise bizlere insanlığımızı hatırlatan öyle olaylar oldu ki, değinmeden geçmek olmazdı.

Soma’da yaşanan olay sonrası kurtulan bir işçi sedyeye yatırılırken; “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.” şeklinde hiç kimsenin aklından bile geçirmeyeceği bir inceliğe sahip olabiliyor, böyle bir durumda dahi.

Kurtarılan diğer bir maden işçisi ise: “Abi Mahmut çıkmadı. Beni bırakın, onu alın abi. Onun karısı hamile.” şeklinde sarf ettiği sözleriyle yürekleri dağlayıp herkese insanlık dersi veriyordu adeta.

Yaşanan bu iki farklı tablo göstermektedir ki: Toplum tarafından aydın olarak kabul edilmeyen ve sıradan bir vatandaş olan birkaç yürekli insan, gün gelir sadece bir kez topluma seslenir ve söylediği birkaç cümle ile insanlığı aydınlatır. Toplum tarafından aydın olarak kabul edilen ve sıradan bir vatandaş olmayan birkaç yüreksiz insan, her gün topluma seslenir fakat söylediği birkaç cümle ile insanlığı karartır. Bu ikisi arasında ise ‘insanlık’ denen fark oluşur.

Bizler, insanların kendi elleriyle türettikleri sistemlerin kölesi olup değişim ve dönüşümlere maruz kalarak özünü kaybeden ve kendini üstün ve aydın gören bu insanların karanlık dünyasında insanlığımıza veda etmek yerine; bu sistemin beklide en dibinde kalıp en zayıf halkası olan ve sıradan bir vatandaş kabul edilip aydın olarak görülmeyen bu insanların aydınlık dünyasında insanlığımıza kavuşmak istiyoruz en saf halimizle.

“Kömür karasının binlerce tonu, gözlerinde yaş olup da yanaklarından dökülerek yüzünü, hatta tüm vücudunu kuşatıp tenini görünmez hale getiriyorsa… Ve samimiyeti, doğruluğu ve dürüstlüğüyle bu insanlar, düşüncelerinin bütün saflığı ve inceliğiyle tüm dünyaya büyük bir insanlık dersi verip bu yaşananlardan kendi adına pay çıkaramayanlar hala var ise, onlar utansınlar insan olduğundan…”

İnsanlar tarafından oluşturulan bir sistemin yönetim paneli de yine insanın ta kendisidir. Bu, şu demek oluyor ki; sistemleri değiştiren ve dönüştüren de insandır. Lakin günümüzde içinde yaşamış olduğumuz bu sistem göstermektedir ki; insanları yöneten de, değiştiren de, dönüştüren de sistemin ta kendisidir. 

18.05.2014 16.10

MURAT TAŞ

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..