- Kategori
- Kent Tarihi
Sivas hükümet meydanında bayrak töreni

Kim Sivas'da Hükümet Konağı'nın olduğu meydanın ismini değiştirirse değiştirsin, biz "Hükümet Meydanı" derdik.
Galiba Cumartesileri ve Pazar günü akşamı heykelin önünde bayrak töreni olurdu.
Zamanını bilir, tören alanına gider, yerimizi alırdık.
Yalnız çocuklar değil, büyüklerimiz de.
Belki de o günün, o saatin en bilinen, en izlenen olayıydı...
Yukarılardan bir yerden, yokus aşşağı, bando ve arkasında paçalı güvercinler gibi beyaz pacalıklar giymiş, beyaz baslıklı, tüfeklerine de beyaz kayışlar geçirmiş askerler rapa rap diye bize dogru gelirlerdi. Bandonun da trampeti, askerlerin ayak seslerine uygun tıkırdardı. Tirrt... Tirrt...
Askerlerin basinda belinde kilici olan bir subay vardi. Hafif gobekli, tiknaz bir subay. Basinda ki migferinin kayisini tam cenesinin altina yerlestirirdi. Sanki bu kayis, kafasini daha da dik tutmaya yariyordu! Hic etrafina bakmazdi. Hic bizimle goz goze gelmezdi. Cok vakur yururdu. Konusulanlari duymamazliktan gelirdi:
"Masallah masallah... Cok da heybetli... Cok da gur sesi var..."
Hani 18 tekerlekli kocaman kamyonlar var ya? Onlari dasdaracik bir yere geri geri park eden soforlerini gordunuz mu?
Bizim komutan; cark, mars, say, kita dur diyerek, koca bolugu ve bandoyu bayrak direginin altina ip duzeni yerlestiridi.
Sonra gecer birliginin basina, bir eli gotunde, sag kolunda ki saatine bakardi. O saatine bakarken, saati olanlar da kendi saatlerine goz atarlardi.
"Benim saat ileri gitmis." diye saatlerini ayarlarlardi.
Zaman gelince komutan yuzunu birligine doner, ayak topuklarini birlestirir, kendini yay gibi gerer, gurlerdi:
"Toren Kit'asi!..."
Butun meydan susar, komutani dinlerdi.
Faytonlar durur, suruculeri atlarindan iner, beklerlerdi.
Zaman geliyordu...
"Selam dur!.."
Askerler elleri tufeklerine hep birden vurur, sirak sirak diye sesler cikararak omuzlarina gotururlerdi. Sonra da selam vaziyetine gecerlerdi.
Bando da Istiklal Marsi'ni calmaya baslardi.
Buyukerimiz sapkalarini cikartir, biz cocuklar topuklarimizi birlestirirdik.
Da, daa... diye bandonun nagmelerini dinlerdik...
Istiklal Marsi bittiginde komutan gurlerdi:
"Esas durus!.."
Sakirtilar.
"Saga don!.."
Ziizt... Pat...
"Tufek Omuza... Mars!..."
Giderken bando mars calardi...
Biz de, gerdan kirarak, ufuklara baka baka yuruyen komutanin yanina birikirdik.
Inzibatlar gelir, uzaklasin, derlerdi.
Omuzumuz da kilic yerine tasidigimiz sopalar, ayagimiz da kirden vicik vicik olmus naylon ayakkabilar, dim dik, gururlu, komutan gibi, komutanla birlikte yururduk.
Komutanin cipi hareket ettiginde bize doner, cok ciddi bir sekilde bizi selamlardi.
Biz de onu, ellerimiz kasimizin uzerinde, topuklarimiz birlesik, goguslerimiz disari firlayacakmis gibi heyecanla ugurlardik...