Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '12

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Sivrice Koyu - Okan Motel - Huzurun sesi

Sivrice Koyu - Okan Motel - Huzurun sesi
 

Salaş, dingin, huzurlu bir tatil ortamı...


 

Okan motel’de o tarihlerde yer olmadığı için iki gün kaldığımız Küçükkuyu’ya 90’lı yıllarda gitmiştim. Tam bir salaşlık hakimdi o yıllarda, Altınoluk’ta kalıyorduk balık yemeye gitmiştik oraya. Çok sevmiştim ama şimdiki halini görünce (heryer taş bina olmuş) off ki offff… Niye böyle heryer, ülkede yaşayan her evin bir yazlığı mı olmak zorunda, kıyıların böyle talan edilmesi, ağaçların kesilerek evler yapılması içimi acıtıyor. İki gün kaldık Küçükkuyu’da, bir akşam Altınoluk’a gittik çarşısını gezdik. Küçükkuyu’nun berrak muhteşem, balıklarla dolu denizinin dışında fazla kayda değer bir yanını görmedim.

Vee iki gün sonra arkadaşlarıma şiddetle tavsiye ettiğim Sivrice koyuna doğru yola çıktığımızda keyfim tavan yapmıştı… İçim kıpır kıpırdı, bir yıl önce yer bulamadığımızdan tam yanındaki Sude Motel’de kalmıştık ama aklım bu moteldeydi. Bu yüzden motelin boş günlerine göre ayarladık diğer kalacağımız yerleri. Arkadaşlarımın beğeneceğinden o kadar emindim ki o yüzden gözüm kapalı önermiştim.

Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Bektaş köyüne bağlı Sivrice koyuna gelirken iki minik koyun ikincisinde kurulmuş  Okan Motel. 2005 yılından beri hizmet vermekte. 

Motele arabasız gitmek mümkün değil, çünkü bu koylara vasıta yok, yollar da çok bozuk topraklı, taşlı, çukurlu yollar. Salaşlık doğallık yollarına da yansımış anlayacağınız.

Kelime anlamı olarak karşılığı nedir diye sorsalar “huzur” derim. Şehrin keşmekeşinden, gürültüsünden bıkanlar, kafa dinlemek isteyenler için ideal bir mekan. Müzik dahi çalınmıyor, tam bir sessizlik hakim ve doğanın sesini duymak mümkün… Doğanın sesi derken denizin kıyıya vuran şıkırtısı, her sabah yumurtalarını yediğimiz tavukların efesi olan horozun uzaktan gelen ötüş sesi (bazen şaşırıp akşama doğru da ötüyor) ve ender olarak geçen takaların sesleri dışında bir ses duymak mümkün değil. İşletmeci aile tam mekana uyan tarzda huzurlu, naif, sakin insanlar. Bir istekte bulunduğunuz zaman anında yerine getiriyorlar, hiç gürültü olmadı kaldığım iki gün boyunca.

Bu arada bir küçük adam var ki görmelisiniz, mekan sahibinin büyük oğlundan olma torun Ozan. Tatlı mı tatlı bir küçük adam… Kıpır kıpır, yerinde durmayan ama yaramaz olmayan bu minik adam boyundan büyük işlere yardım etmeye çalışırken öyle hoş bir tablo sergiliyor ki kendinizi gülmekten alamıyorsunuz. Baba Hayrettin beyi köfteleri tıpışlarken gördüğümde ailenin her bireyinin sürekli çalıştığını anladım. Anne Ayten hanım yemekleri hazırlıyor, büyük oğul Ersin’in eşi de yardım ediyor. Ersin ve Hüseyin kardeşler de sürekli çalışmaktalar. Ama herkesin yüzünde bir gülümseme, bir hoşluk var. Sanki biz onlara gelmiş misafirleriz ve bizleri evlerinde ağırlıyorlar.

Geçen yıl Şeker bayramında orda olduğumdan yol kenarındaki ağaçlardan bolca incir yemiştik. Bu yıl henüz olmamışlardı o yüzden birkaç incir dışında olmuş incir bulamadık.

Denize tahta iskele üzerinden merdivenle inerek giriliyor. Yeni yapılan tahta merdiven ıslaklıktan ötürü kaygan bir zemin oluşturmuş. Buradan inerken kesin düşülür diye düşündüğüm anda düştüm pat pat popo üzeri indim denize. Feci canım yandı sonrasında büyük iki morluk oluşunca da gerçekten kırık olmadığına sevindim ve şükrettim. Bu arada hemen merdivenleri tırtıklı halı ile kapladılar.

Diğer kalanlarla yaptığımız sohbetlerde öğrendik ki buraya bir kez gelen mutlaka sürekli geliyor. Beşinci kez gelen vardı, hatta kışın da geliyorlarmış. Mekan sahiplerinin hizmet kalitesi, müşteri memnuniyetini ön planda tutmalarının önemi burada belli olmuştu.  Tabii bunun yanında mekanın doğallığı, yiyeceklerin doğallığı, insanların doğal ve sıcak davranışları hepsi tamamlayıcı unsurlardı

Midilli Adası tam karşımızda, motele çok yakın mesafedeydi, gece ışıklarını ayan beyan görüyorduk. İki gün üstüste havalanan F16 lar kulakları sağır eden bir gürültüyle tepemizden geçip Midilli adasının üzerinden manevra yaparak gittiler. Göğsüm kabardı, gururlandım.

Bizim geldiğimiz günden önceki iki gün deniz dalgalıymış, şansımız yaver gitti de kaldığımız iki gün boyunca dalga olmadı.

Deniz berrak, temiz ve serindi tam istediğim gibi… Etraf sessiz, sakin, huzur doluydu… Yemekler lezzetli ve doğaldı…  İnsanlar sevgi dolu, sıcacıktı… Daha ne istenir ki…

Kafa dinlemek istediğimde, huzur aradığımda, şehir atmosferi beni bunalttığında yine orada olacağım, biliyorum…

Size de şiddetle tavsiye ederim, pişman olmayacaksınız, yine biliyorum…

Sevgilerimle…

08-09 Ağustos 2012

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..