Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '15

 
Kategori
Kitap
 

SİYAH / Uğur ÖZAKINCI

SİYAH / Uğur ÖZAKINCI
 

Siyah-Beyaz


 

 

Okumaya başladığınız bir kitabın daha ilk öyküsünde içiniz kararıp ruhunuz sıkılsa bile bazı kitapların gizemli bir çekiciliği vardır ve sonuna kadar okumak istersiniz. Hele bir de yazar okuyanı kitaba bağlamak adına her öyküyü şifrelendirmiş ve ipuçları vermişse, onu yarım bırakmak  en büyük ayıp olur.

Erken yaşta kansere yenik düşüp, 2004 yılında aramızdan ayrılmış olan gazeteci-reklamcı-şair-yazar Uğur Özakıncı'nın "Siyah- Hiçliğin ve Mülkiyetsizliğin Öyküleri" kitabı öyle işte.  

Gerçi  pek çözemedim; hayalle gerçek, rüyayla günlük yaşam birbirine karışmış, hiçlik her şeye savaş açmış.  Okuyup bir çözen olursa bilgilenmek isterim. Bazı ipuçları ; ölüm, nefes, mektup, anahtar, kilit, körlük, rüya v.s , kavramları birleştirmek gerek.

1960 doğumlu - 78 kuşağından olan yazar, 12 Eylül döneminde beş buçuk yıl tutuklu kalmış ve işkence görmüş. Bu durumun yazılarındaki - şiirlerindeki ölüm-vazgeçiş -güvensizlik ve tükenmişliğin yansıması olduğu düşünülebilir.

Yazım şeklinde dikkatimi çeken bir şey daha var; kitapta hiçbir yerde  büyük harf kullanmamış yazar.  Büyük harfleri dışlamak, içindeki isyanın yazılarında vücut bulmuş halidir ya da harflerin eşitliğini-kardeşliğini vurgulamak içindir belki de, kim bilir!

"Cümlenin başı olmasın, ismin özeli olmasın! Bütün harfler eşit olsun!"  demek istiyor sanki...

Yine okurken insanı gülümseten, ben de yapıyorum bazen, dedirten başka bir özellik daha var onun tarzında; eşyalar dile geliyor, söyleşiyor onunla. Hele bir kedisi var, her şeye maydanoz, bildiğin akıl hocası. Canlı -cansız tüm varlıklar dile gelmişler. Orhan Pamuk'un ' Benim Adım Kırmızı'da da öyleydi. İlk defa kullanılan bir tarz değil!..

Eski anonim türkülerde vardır ;  saz konuşur,  gül konuşur, bülbül konuşur.

KİTAPTAN ALINTILAR: 

 "buz üstüne yazılar yazdım, camların buğusuna, denizin kumsalına, alnımı yalayan rüzgara. buz eriyecek, cam silinecek, kumsal yıkanacak ve rüzgar duracak da olsa; buzun ömrü, buğunun direnci, kumsalın büyüsü ve rüzgarın hızı kadar yaşayabilmek içindi. bu yüzden her söze esirgeyen ve bağışlayan aşkın adıyla başladım.belki de bu yüzden hiçbir kadın bağışlamadı beni. hiçbir çocuk babalığımı, hiçbir baba çocukluğumu kabul etmedi. " ( Sayfa 17)

"hep mevsimlik işçiydim. hep bir gecelik adamdım. hep kısa yol arkadaşı, hep yolcuydum. oturduğum evlerde de ortalama bir-iki yılı doldurduğumda, üçüncü yıl mutlaka bir gitme isteği duyuyordum. çünkü hep kiracıydım. (Sayfa 39)  

"anahtarsız her kilit böyle mutlaka kırlır. (Sayfa 42)

"aşk dediğin mayın gibi patlar öğret bunu çocuklarına. böyle şarapnel şarapnel kanatır adamı hesapsız her yürek. mesela sen en uslu uykularda filizlenirken kendini oralarda bir anarşist öldürülebilir buralarda sırtından sözcüklenerek. (Sayfa 114)

" herkes, bir hayatın bir başka hayat için var olduğunu, bu yüzden intiharın da bir yaşam biçimi olduğunu anladı..." (Sayfa 119)

YAYINEVİ NOTU:

ben bu hikayeleri, yoksulluğun ve umutsuzluğun hayatıma yalınkılıç daldığı günlerde yazdım...

her şey ile hiçbir şey arasındaki farksızlığı anladığım, kendime sığındığım, aya bakmaktan korktuğum, zamanı unuttuğum, saçlarıma düğümler atıp dilimde kor demirler söndürdüğüm günlerde ...

bu hikayeleri yazdığım günlerde kedim dişi bir kedi bulabileceğini, kuşum kafesini açık unuttuğumu, sevgilim bu kitapta hiç aşk hikayesi yazmadığımı sandığı için beni terk etti ...

oysa kedim kısırlaştırıldığını, kuşum zaten hiç kafesi olmadığını, sevgilimse aşkın sadece yaşanabileceğini bilmiyordu...

senin iz sürmeyi sevdiğini düşünüyorum,  bu yüzden bütün bir kitabın içine gizlediğim son hikayeyi bulabilmen için sana her hikayede küçük bir ipucu bıraktım. şimdi yıldızsız, haritasız, pusulasız ve rotasızsın...

gizli hikayeyi, öbür hikayelerdeki ipuçlarını birleştirerek yakaladığında, bunu sakın kimseye söyleme...

bu, seninle aramızda küçük bir sır, bir sır olarak kalsın!...

Can Yayınları-2.Basım

 

 

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..