- Kategori
- Sinema
Siyah beyaz filmlerin unutulmaz tadı
Güzel Günlerin Belgeleri
Cumartesi pazar günleri sabah kahvaltı yaparken TRT Türk'te eski yerli filmleri izlemeye bayılıyorum.
Vahi Öz, Bedia Muvahhit, Ayhan Işık, Belgin Doruk, Sadri Alışık, Çolpan İlhan, Sami Hazinses, Hulusi Kentmen... Hepsi de o kadar genç ki... İstanbul'un tenha halini, evlerini, o tarihlerdeki ev dekorasyonu o kadar hoşuma gidiyor ve her şey o kadar naif ki...
Eskiden İstanbul'da trafik polisleri, trafiğin ortasında yuvarlak bir kutuya girer oradan idare ederdi trafiği. Üzerinde de "fay" deterjanlarının reklamı olurdu. İşte onları görmek beni çocukluğuma götürüyor. Burnu yuvarlak treleybüsler. Koskoca ağır Amerikan arabaları. Ne çok binmiştim onlara. Dolmuşçuluk onlarla yapılırdı o zaman. Minibüs falan yoktu. İnsan yaylana yaylana saltanat arabasında gider gibi ulaşırdı istediği her yere.
Kıyafetlere bakmak da çok hoş oluyor. Henüz penye icat edilmemiş. Basma elbiseli şişman, istediği gibi yemek yiyen özgür kadınlar. Diyet miyet yok. Ohhh ne rahat. Arada zayıf olanlar da var ama, belli ki ya yapısı gereği ya da gençliğinin verdiği bir zayıflık.
Konularsa dram. Bir tek Sadri Alışık filmleri komedi. Ama onda da bir hüzünlenme sahnesi oluyor arada. Konular dram, dram olmasına da biz komedi tadında izliyoruz. Replikler öyle komik ki. Örn; gayet ciddi bir sahne: Kız kötü yola düşmüş, yatakta baygın yatıyor. Gözünü açıyor ve karşısında onu seven eski mahalle aşkı. Fakat o çocuğu fakir olduğu için reddetmiş. Şimdi ise tanımamazlıktan geliyor. Kendine gelirken çocuğa -tanıdığı halde-
- Sen kimsin? diye soru soruyor.
O da sahte bir isimle,
- Ahmet, diyor.
Kız sonra,
- Ben kimim? diye sormuyor mu, resmen koptum.
Çok komik ve çok da güzel.
Eğer siz de benim gibi siyah beyaz filmlere, eski İstanbul'un haline, 1950 model arabalara, eski tarz döşenmiş evlere, kıyafetlere meraklıysanız seyredin derim. Çok güzel oluyor.
İyi seyirler, seyredenlere...