- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
Siyah koltuklar...
Rıdvan Ağabey ofisinin mobilyalarını değiştirince, eskilerini ben aldım.
İki siyah deri koltuk!
Ahşap iskemleleri atıp, koltukları sehpanın etrafına karşılıklı koyunca benim odanın ruhu değişti, ensesi kalınlaştı!
Gelen misafirlerim bu koltukları tercih eder, bu koltuklarda sohbet eder olduk..
Bir dönem yenilerini almayı düşündüm. Kıyamadım.
Gözüm de alıştı zaten.
Masamın sağ tarafındaki koltuk, diğerine göre biraz daha özel sanırım.
Yalnız gelenler o koltuğu seçip,
Yüzleri kapıya dönük oturuyorlar..
Son dönemde iş arayan, Cv bırakmak için gelen, geliş sebepleri içinde farklı bahaneler üreten eski iş arkadaşlarım, masamın sağındaki siyah koltuğu tercih ediyor, içlerinde bulundukları durumu bu koltukta tiyatrolaştırıyorlar.
İş bulmadan önce; kamburunu çıkartıp, belli belirsiz, kısık sesle yaptıkları konuşmalarda; içinde bulundukları durumun kötülüğünü, yaşadıkları ödeme problemlerini, hayata eskisi kadar pozitif bakamadıklarını ve hayatın artık onları fazlası ile korkuttuğunu. Şimdiye kadar yaptıkları iş görüşmelerinin hemen hepsinin çok iyi geçtiğini fakat işe girişlerde ilk önce torpillilerin tercih edildiğini, bir ay daha iş bulamazsa bankaların kapıya dayanacağını ve ondan sonrasını düşünmek bile istemediklerini efkârlı bir üslupla anlatıp, yardımcı olup olamayacağımı sorup, benim tuzum kuru olduğu için onları anlamayabileceğimin de altını çiziyorlar..
Ben dinliyorum!
İşe giren arkadaşım aylarca ortada görünmüyor, arayıp sormuyor.
Sonra bir gün..Çat kapı gelip yine aynı koltuğa oturuyor..
Kravatını gevşetiyor önce, cep telefonlarını sehpanın üzerine bırakıyor. İtalyan ayakkabılarını ve amblemli çoraplarını görebileceğim şekilde bacak bacak üstüne atıp, gür ve tok sesiyle; Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu, benim son dönemde fazlası ile cimrileştiğimi, kahve bile ısmarlamadığımı, müdürünün ne kadar basiretsiz ve patron yalakası olduğunu, yakında onun ayağını kaydırıp, yerine geçebileceğini, şirketin de kendisi ile ilgili planlarının ve işlerinin çok yoğun olduğunu, O olmazsa şirketin temellerinden çatırdayacağını, bir türlü hak ettiği maaşı alamadığını, yeni arabasına “hayırlı olsun” demek için bile aramadığımı..Yaz tatili için İspanya ve Fransa arasında tercih yapmakta zorlandığını, benim de bu iş yerinde yıllardır kendimi harcadığımı isteseydim daha iyi firmalarda daha iyi pozisyonlarda iş bulabileceğimi artık aklımı başıma toplamam gerektiğinin üstüne basıp ........
Ben yine dinliyorum!
Aynı arkadaşım iki üç yıl sonra, “işten atıldığını” söyleyip yine siyah koltuğa oturuyor...
Ne anlatacağını artık biliyorsunuz zaten...(!)
Koltuklar mı?
Onlar hala yerinde duruyor!
Foto:http://www.dekorasyonpazari.com