- Kategori
- Sosyoloji
Siyah lale
İnternetten
Bugün konuşmak istemiyorum.
Sözlerin bittiği günlerdeyim.
Eskiden, ”RUH HALİ”; üzüntü, sevinç gibi duygular, biz kadınlar tarafından el emeği, göz nuru ile işlen, oyalarla dışa yansıtılırmış.
Sesiz çığlıkmış, duyguların dışa yansıması.
Tığla işleniyor; renk renk, şekil şekil, çiçeklerle anlam kazanıyormuş. Bu Anlamlı çığlıklar, sadece akrabaya, konu komşuyaymış; çünkü kendilerini bunlarla sınırlamışlar.
Düşünmemişler yaşamı! İçinde bulundukları hayatı.
Düşünmemişler! Diğerlerin, sevinç ve üzüntülerini.
Sevinçler geçmiş, üzüntüler baki kalmış; çünkü düşünmemişler, BALIĞIN BAŞTAN KOKTUĞUNU.
Irgatlık meslek olmuş. Çoluk çocukla avunup, bilenlerin bildiklerini, doğru bilmiş. Neden? Niçin? Demeden inanmışlar.
Ya yanlış biliyorlar sayı, hiç mi hiç akla getirmemişler.
Günümüzde, duygular yine sesiz çığlıkta. Yine, eşe dosta, konu komşuya karşı; Ama bu sefer, oyalarla değil!
Marka giyerek; hava atıp(egolar tatmin edilerek), çığlık çığlığa geziliyor.
Kısaca, binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete.
Bugün konuşmak istemiyorum.
Kır menekşesi, yalnızlık,
Sarı nergis, ümitsizlikmiş,
Ben duygularımı, SİYAH LALE ye hapis ettim.
Siyahım simsiyah, özlenen aydınlık günlere kadar.
Canan