Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '08

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Siyah Önlük, Kırmızı Kurdela

Siyah Önlük, Kırmızı Kurdela
 

resim: seyyahcagri.blogcu.com


Odanın birinde ahşap bir "divan" vardı… Bazen "sedir" de dediğimiz olurdu. Ahşap divanın etrafına ne de güzel örtüler işlenir ve dikilirdi annelerimiz tarafından. Ablalarım ve abim okula gittiğinde evde annemle yalnız kalınca annemden habersiz divanın örtüsünü kaldırır divanın ahşap kısımlarına alfabeden harfler yazardım.

Sonra Aziziye İlkokulu… Abim ilkokul 4.sınıfa başladığında ben 1.sınıfa henüz başlamıştım. Alt komşumuz Aynur öğretmenin çok iyilikleri olmuştur bize. Babam Almanya’da, biz oldukça yaramaz çocuklarız. Aynur öğretmen bizi elimizden tutup okula yazdırmıştı, bu nedenle abim 5 ben de 6 yaşında okula başladık..

En iyi öğretmenlere teslim etmişti Aynur öğretmen bizleri. İşte benim anne parçası öğretmenim de "Yücel Kanca" oldu. (Öğretmenim bayandı)

Okula başlayalı iki hafta olmamıştı ki siyah önlüğüme kırmızı kurdelayı takmıştı öğretmenim. Bulutların üstündeydim artık. Yıl 1979...

Öğretmenim beni, ben öğretmenimi çok sevmemize rağmen, öğretmenim Yücel Hanım, alt kattaki komşumuz Aynur öğretmene misafir geldiğinde, öğretmenimizi sokağımızda gördüğümde kalbim duracak gibi olur, öğretmenimden saklanırdım. Mahallenin tüm çocukları benim gibiydi.

Günün duygu yoğunluğuyla kalemim daldı hatıralara...
….
İnsan, dünyaya teşrif ettiği andan itibaren öğrenme eyleminin içinde bulur kendini. Dünyaya gelen bebeğin kulağına ezan ve salâvatlar okuyan aile büyüğünü saymazsak insanın ilk öğretmeni annesidir, diyebiliriz.

Çocuk belli bir yaşa gelince tüm insanlar gibi yaşadığı sosyal çevre içinde hem öğrenme hem öğretme sürecinin bir parçası halini alır. Yani insan daha çocuk yaşta, hem öğrenen hem öğreten olmuştur. Bu süreç insan olmanın doğası gereğidir ve atalarımızın dediği gibi insan beşikten mezara kadar ilim öğrenmek durumundadır.

Abi kardeşin, usta çırağın, arkadaş arkadaşın, hayat insanın öğretmenidir.

Çocuk ait olduğu sosyal çevreden de çok şey öğrenmektedir; ancak insanın ilk ve en etkin öğretmeni annesidir. Ve yaşadığımız topraklara medeniyeti, insanlığı, diyalektiği işleyen analarımızdır. Bu topraklar öğretmenlerin gözyaşı, alın teri, sabrı ve irfanıyla yoğrulmuştur. Bu topraklar ANADOLU’dur.

ELİ ÖPÜLESİ TÜM ANNELERİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM!

Bir bebeğin emekleme dönemlerinde, en aciz varlık iken ona elini uzatan anneler nasıl ki o bebeğin öğretmenidir; öyle de milletlerin tarih sayfalarında yeniden doğduğu yıllarda milletin öncüsü olan öğretmenler de o milletin anneleri gibidir. Millet dediğimiz bebeği emziren, büyüten, kötülüklerden koruyan öğretmenler…

Bu noktada Türk milletinin eşsiz öğretmenlerini Bilge Kağan’ı, Yusuf Has Hacib, Hoca Ahmet Yesevi’yi, Yunus Emre’yi, Mevlâna’yı, Şeyh Edebali’yi, Akşemseddin’i, cumhuriyetimizin ilk başöğretmeni Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tabii ki sadece Türk milletinin değil tüm insanlığın iftihar tablosu, insanlığı cehalet batağından kurtaran eşsiz öğretmen ve biricik peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’i iyi okumak, iyi anlamak hepimizin öncelikli vazifesidir, diye düşünüyorum.

Sonra kendi küllerimizden yeniden kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk öğretmenlerini unutmamak gerekir.

Tüm ülkenin yaşadığı sıkıntıları fazlasıyla yaşayan; önce Cihan Harbi, ardından Kurtuluş Savaşı’nda vatana kurban verdiği evlatlarıyla nüfusu 130 binden 8 bine düşen ve toplum önderlerini kaybedip köylüleşen Erzurum’u ve Erzurumluyu yeniden inşa eden şehrimizin maddi ve manevi mimarlarını unutmamak gerekir.

Harabe olan ve okumuş insan sayısının çok az olduğu ülkemde, ülkemi mamur etmeye gayretli cumhuriyetin ilk öğretmenleri…

Bu bağlamda cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden dedem Şemsi Bey’in (Şemseddin Ertaş), toplumda “Okuyup gâvur mu olacak?” inanışının yaygın olduğu bir dönemde Pasinler’de ev ev dolaşıp aileleri ikna ederek çocukları okula kazandırdığı hâlâ daha anlatılır. Şu an ülkenin önemli bilim adamları, o zamanın fedakâr öğretmenlerinin eserleridir.

Ve şehit öğretmenlerimizi…

MEDENİYETİMİZİN, ESTETİĞİMİZİN VE DİYALEKTİĞİMİZİN KUTLU ÖĞRETMENLERİ, SİZLERİ RAHMET VE ŞÜKRANLA ANIYORUM.

Hani hepimizin ezbere bildiği bir şiir vardır, hoş da bir melodisi vardır:

“Öğretmenim, canım benim,
Seni ben pek çok severim.
Sen bir ana, sen bir baba,
Her şey oldun artık bana!
Okut, öğret ve nihayet
Yurda yarar bir insan et!”

İşte her insanın hayatında “hem bir ana hem bir baba!” olan öğretmenler vardır. Ben canım benim öğretmenlerin sınıf öğretmenleri olduğunu düşünüyorum. Sınıfta altını ıslatan çocuğa harfleri, heceleri, okumayı, hayatı, dünyayı, birey olmayı, sevmeyi, ilk öğreten, tanıtan eski adıyla ilkokul öğretmenleri olmuştur. İlkokul öğretmenleridir hem ana hem baba!

Dinamik bir süreç olan eğitim hayatımızda, elbette ilkokul öğretmenimiz dışında bizim benliğimize tesir eden, bize yol gösteren öğretmenler olmuştur. Ancak ilkokul öğretmenlerinin yeri başka…

Ben de, kırmızı kurdelayı bundan 28 yıl önce yakama takan çok sevgili öğretmenim “Yücel Kanca”nın ellerinden hürmetle öpüyorum. Öğretmenimin Samsun'a yerleştiğini haber aldım. Şu an orda yaşıyor. Öğretmenime sağlık ve huzur diliyorum.

Başta sınıf(ilkokul) öğretmenlerimiz olmak üzere, ülkenin doğusunda, kara kışında, en olumsuz şartlarda görev yapan öğretmenlerimiz, millet olarak size minnettarız. Hakkınız ödenmez!

24 Kasım vesilesiyle tüm eğitim ordusunun ve bilhassa yetişmemde büyük emekleri olan ÖĞRETMENLERİMİN BU GÜZEL GÜNÜNÜ KUTLUYOR, ELLERİNDEN ÖPÜYORUM!


Blognot: MB'deki tüm öğretmen arkadaşların bu özel ve güzel gününü kutluyorum!

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..