Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Siyaset ve Dış Politika üzerine

Siyaset ve Dış Politika üzerine
 

Siyaset, en basit haliyle çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyeti olarak tanımlanmaktadır. Toplum içindeki bir çok farklı grubu bir arada tutmak, insanlara hak ettikleri özgürlükleri verirken aynı zamanda belli bir otoriteyi de muhafaza etmek kolay olmasa gerek. İnsanlar geleceklerini direkt olarak etkileyecek her durumda söz sahibi olmanın peşindeler ve bu da siyasetin en popüler bilim dallarından biri olmasını sağlıyor. Dış politika ise sanırım siyasetin üzerinde en çok tartışılan, senaryolar üretilen kısmını oluşturuyor.

Peki ülkemizde durum nasıl?

Zaman zaman ülkemizde gençlerin gündemden ne kadar bihaber olduğunu, kültür düzeyimizin ne kadar düşük seviyelerde olduğunu kanıtlayacak(!) tarzda haberler yapılıyor: Muhabir soruyor mesela: Kaddafi kimdir ? Ve yanlış/komik cevaplar kullanılarak insanları karamsarlığa iten haberler yapılmış oluyor. Ancak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; ülkemizde insanlar Avrupa ya da özellikle Amerika göz önüne alındığında siyasetle çok daha fazla ilgileniyor, ülke gündemini çok daha yakından takip ediyor.

Diğer bir nokta, insanların sürekli komplo teorileriyle hareket etmeleri. Öyle ki bazen televizyonlardaki siyaset programları sırf bu komplo teorileri üzerinden yapılıyor. Bu ülkemizdeki uluslararası ilişkiler anlayışının önemli bir eksiği malesef. Yapılması gereken objektif bir bakış açısıyla, avantajlar ve risklerin ortaya konması ve sonuca giderken eldeki veriler dışındakilere çok fazla itibar edilmemesi. Bu yapılmadığında insanlar sürekli savaş çıktı-çıkacak haberleriyle karşılaşıyor ya da her şeyin altından İsrail çıkıyor, gerçekler göz ardı ediliyor.

Bir olumsuzluk da her ülkenin sanki Türkiye'ye düşman olduğu tarzındaki varsayımlar. Oysa uluslararası ilişkiler 'çıkar' esaslıdır; çıkarlar uyuştuğunda ülkeler birbirine dost olurken tersi durumda sorunlar yaşanmaktadır. Dolayısıyla ne ezeli düşman vardır ne de ebedi dost. (Bugün İsrail ile ilişkiler malumunuz ancak aynı İsrail ile ilişkiler bundan 10-15 yıl öncesinde çok daha iyiydi. Yine unutmayalım, İsrail'i tanıyan ilk müslüman devlet de yine Türkiye..)

Bir de 'eksen kayması' meselesi var: Türkiye'nin giderek Doğu'ya kaydığı iddia ediliyor sürekli. Hatta hükümetin şeriatı getireceğinden bile bahsediliyor. En ilginci de bu yorumlar yapılırken bir de Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgede Amerika'nın çıkarlarını kolladığı ve Batı ülkelerinin kuklası olduğu söylemleri. Yapılması gereken uç noktalarda yer almayarak objektif değerlendirmelerde bulunabilmektir. Bugün ülkemiz gerektiğinde İran'la birlikte teröre karşı hareket ederken, gerektiğinde de NATO kapsamında ülkemizde bir füze kalkanı sisteminin kurulmasına önayak oluyor. Yapılması gereken de budur zaten. Politikalarınızı tek taraflı düşünmeyerek, tüm aktörlerle işbirliğinde bulunarak ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmak.

Atatürk aktif bir dış politika izlerken takipçileri adeta kabuğuna çekildi. Yabancılara duyulan güvensizlik, bölgede ve dünya siyasetinde pasif kalmamıza neden oldu. Ak Parti hükümeti göreve geldiğinden beri izlediği aktif politikalarla ülkenin prestijini epey yukarılara taşımayı başardı. Yıllardır sırtımızı çevirdiğimiz, tarihsel beraberliğimizin olduğu ülkelerle yeniden etkileşime geçmeyi başardık. Batı'ya kendilerinin bizim için tek seçenek olmadığını hatırlattık ama Avrupa ülkeleriyle de ilişkilerimizi geliştirdik. Bu kendi eksenini belirleme çabasıdır ve riskler de mevcut. Unutulmaması gereken bu risklerin kazanımlarının da olduğu.

İç politika ve dış politika sürekli birbirini etkiliyor. Ülkemizde şu anda yoğun bir gündem var. Bir yandan terörle uğraşırken; sonunda meclisi toplayıp anayasa çalışmalarına da başladık. İsrail ile ilişkiler biraz gergin ama yakın zamanda savaş beklememizi gerektirecek kadar da büyütmeyelim. İran ile özellikle terör sorunu üzerine ortak paydada buluşabiliyoruz ama NATO'nun projesi İran'ı mutlu etmemiş olacak ki Rusya ve Çin ile beraber ortak bir füze projesinin adımlarını attılar. Amerika'yla ilişkilerde önemli bir sorun yok, zaten ABD'nin en önemli gündemi yakın zamanda seçimler olacaktır.

Kısacası iç sorunlarımızı gözardı etmeden, içerde güçlü bir ülke olarak dış politikada aktif siyasetimizi sürdürmeliyiz. Riskler getirilerinin yanında çok da önemli değil. Yapılacak şey ekonomik yatırımların devamını sağlayıp; terör, anayasa, işsizlik ve demokrasi yolunda eksiklerimizi tamamlayarak dışarıda daha etkili bir güç olmak.

 
Toplam blog
: 65
: 1328
Kayıt tarihi
: 21.08.11
 
 

21 yaşındayım İst. Üniv siyaset bil. ve ulus. ilişkiler 4. sınıf öğrencisiyim... Olaylara eleştir..