Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '15

 
Kategori
Deneme
 

Siyasetin yalan yüzü

Siyasetin yalan yüzü
 

Ey burnu Kaf Dağı'nda adam! İnsan olduğunu unutma.


İki yönlüdür siyasetin yalan yüzü. Birinci yönü, her an yalan söyleyen, sıktığı palavralardan nemalanmaya çalışan, politikayı yalnızca yalancılık sanan; güdük, kişiliksiz insan modeli üretir. İkinci yönü, siyasetin, bu uğraşın en usta aktörleri de dahil, herkesi aldatan koca bir yanılsama olmasıdır.

Siyaset, güç kullanma sanatı olarak bilinirse de; o, güç peşinde koşanları, oyuncağı yapar. Adamı insanlıktan çıkarır. Koltuk bağımlısı olmuş bir amca, bu acizliğini azdırabilmek için en akla gelmedik yollara girmekten çekinmez. İcabında, kendi gerçeğini de inkar eder.

Siyasetin yalan yüzü, sınırsız bir çift kişilikle  sonu gelmez bir oportunizmi, kıvırtmacılığı zorla giydirir üzerine. “İlle de idealizm! Ben kendi yolumda yürür, kimseden emir almam!,”dersen… İlk tokatı yersin suratına. Siyaset, taviz ve uzlaşı oyunudur çünkü. Fazla omurgalı insanı taşımaz sırtında.

İrili ufaklı yerlerde, birbirinden farklı mevki ve çaplarda binlerce kişi uğraşırken bu işle; birçok siyaset müdavimi, kocaman hayaller kurar kafasında. Günün birinde güç ve zenginlik sahibi olma tutkusu, geceleri uyku sokmaz gözüne. Bazen de önemli biri sayılma ümidi, tutkuyla bağlar yolcuyu yoluna.

Güç ve zenginlik sahibi olma tutkusu dedim. Çünkü bizim gibi en azından kafası geri toplumlarda siyaset, servet edinmenin en kısa yoludur. Bu topraklarda şimdiye kadar binlerce insan, siyaset sayesinde milyon liralara kavuşmuştur. Doğru bir şey mi bu? Hayır! Ama kimin umurunda! Gemisini kurtaran kaptan! Gerisini salla gitsin anasını satayım! Memleket Yağma Hasan’ın böreği ya! Yemeyenin boğazında kalır! Bir gün ünlü olma hayali, tutkuyla bağlar suç ortaklarını bu talana.

Ve parlak bir siyasetçi olmanın çok temel kuralları vardır. Hele de ülkemizde. İşte bunlardan bazıları:

Kayda değer siyaset yapabilmek için, önce yeter düzeyde paralı olmalısın. Ya da sağlam politik geçmişe sahip bir ailenin üyesiysen… Hadi gözün aydın! 2 – 0 önde başladın maça.

Siyasi düşünce ve ideallerden çok, parti disiplini önemlidirAnkara’da. Bunu da aklında tut.

Ne kadar nitelikli değil, kimin adamı olduğun mühim mesela. Öyle kendi başına hareket etmek yok! Ağa ne derse o olacak!

Bi de işin, doğru partinin seçim kazanacağı bir bölgesinde milletvekili adayı olma kısmı var. Tabii buna gücün yetiyorsa... Yoksa gitti güzel paracıkların!.. Sen sağ, ben selamet arkadaşım!..

Diyelim seçimi kazandın... Meclise girdin... Sanma ki orada serbestsin. Grubun çizgileri kadar açılır, başkanın icazeti kadar konuşursun. Öyle kürsü dokunulmazlığına falan aldanma. Üç beş aykırı düşüncen, seni kapının önüne koyuverir.

Limitsiz itaat, kayıtsız şartsız biat bekler senden Başkent. E n’apalım! Sistem sahibi öyle buyurmuş!

Diyeceğim şu: Niyetin siyasetse, iyi düşün. Bir, yalandan haz etmeyenlerdensen, bu hayali unut. Nadir istisnaları dışında, dürüst politikacı sevmez Türk siyaseti. İki, tamam, meclise girmeyi, hele bakan olmayı başarırsan... Şan, şöhret, para, prestij, güç, popülarite… Genel geçer ne varsa emrine amade… Başarısızlıktaysa, koyu bir nankörlükle, acımasız bir alaycılık bekler kapında. Siyaset yenilgi sevmez, yalnız kazananları parlatır. O yüzden, siyasetin yalan yüzüne aldanma. Bence sen, kendi yoluna git.

(Bu sözler, biraz da ileride siyasete girmeyi düşünen kendime. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!” misali… Ama yazı elbette herkes için yazıldı.)

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..