Siyasi partileri 'zavallı figürler' olarak 'aşağılayan' Başbakan, 'totaliter rejime' mi koşuyor?

Siyasi partileri 'zavallı figürler' olarak 'aşağılayan' Başbakan, 'totaliter rejime' mi koşuyor?

'Bir adamın fikri ne ise; zikri de odur' atasözü ne kadar doğru ve yerinde söylenmiştir.

Başbakan Erdoğan, yıllardır söylem ve tutumuyla 'totaliter rejim' ile örtüşüyordu.

Meydanlarda halkın karşısında dilinden hiç düşürmediği 'milli irade' ve 'seçim sandığı' kavramları ancak 'riya-karlıkla' açıklanabilir.

Kırk yıla yakındır siyasetin tabanından gelen ve siyaseti 'insanı yönetme' sanatı olarak tanımlayan; Başbakan Erdoğan'ın 'demokrasi aşkı,' 'tak-i-ye sanatı' ve 'nalıncı keserinden' oluşmaktadır.

'Siyasi parti' aynı siyasi görüşleri paylaşan, programlarını savunanbireylerin, ülke yönetiminde 'iktidar' olma amacıyla kurdukları örgüttür.

'Siyasi parti'hangi görüşü savursa savunsun 'demokrasilerin vazgeçilmez unsurudur,' ve geçmişi kesinlikle 'demokrasiden' daha eskidir.

Şimdi Başbakan Erdoğan'ın 'öznel' 'demokrasi' anlayışına bir göz atalım;

Başbakan'ın ya da danışmanlarının Türkçe kelime haznesinin ne kadar zayıf olduğu anlaşılıyor.

Başbakan Erdoğan,  resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçim almış halini tanımlayan 'figür' sözcüğünü; bir toplumda sönük, etkisiz veya edilgen birey ve  kurumları tanımlayan 'figüran' sözcüğü yerine kullanmıştır.     

Başbakan'ın 'öznel' cümlesinde 'figüran' sözcüğü şöyle yer alacaktır: 'CHP, MHP'yi de yanına aldı. Bazı zavallı figüranları yanına aldılar.'

Prof. Dr. Ekmeliddin İhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanlığı seçiminde destekleyecek olanBBP, DSP, BTP'nin  'zavallı figüranlar' şeklinde 'hor görülmesi' Başbakan Erdoğan'ın 'demokrasi ayıbı,' adı geçen partilere en büyük saygısızlık, onları yok saymaktır.

Aksine 'Partiler demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarıdır.'

Başbakan Erdoğan'ın kırk yıla yakın geçen siyasi yaşamında en öne çıkan özelliği 'kendine demokrat' ve politikalarında 'çifte standart' uygulamış olmasıdır.

Ayrıca Başbakan Erdoğan yürütmenin başı olarak icraatlarında kendi ifadesiyle; yargıya kararlarını verirken 'öncelikle milletin menfaatini düşünmek' gibi bir kriteri ortaya koyarken; 'kuvvetler ayrılığı' ilkesini bir engel olarak görüyor.

Öncelikle Başbakan Erdoğan 'ileri Demokrasi' kültürü ve bilincinin yerleşmesinde 'olmazsa olmazları' 'hoşgörü,' 'çoğulculuk' ve dolayısıyla farklı siyasi görüşlerin temsilcisi'siyasi partileri' 'hasım' değil; 'rakip' kabul etmek zorundadır.    

Başbakan'ın 'demokrasi' anlayışı 'demokrasi kültürümüzde' çoğu batılı ülkeden yıllar önce kazanılmış 'seçme ve seçilme' ve 'oy kullanma' kültürünün oldukça gerisinde kalmıştır.

Siyasi partileri 'zavallı figürler' olarak aşağılayan Başbakan, olası Cumhurbaşkanlığında  totaliter rejime mi koşuyor!..

11.07.2014, İzmir,Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.