Siyasi Partilerin Medyası Olur mu?

Gazetelerde CHP haberleri hiç eksik olmuyor. Kurultay bittiğinden beri, gerek yazılı basın da, gerek görüntülü ve gerekse sanal medya organlarında bu haberleri sıkça görmeniz mümkün. CHP’nin üzerinde ve arkasında esen rüzgarın, ne gibi bir değişime ve değişikliğe meydan vereceği, bu rüzgarla yelken açan CHP’yi nerelere götüreceği, elbette ki merak konusu. Bunun da sayfalarında, köşelerinde, ekran programlarında ve internet sayfalarında konu edilmesi kadar normal bir durum olmasa gerek. Ama sanki, ülke medyası ikiye ayrılmış gibi de bir hava var. Bir kısım medya ve gazeteciler CHP’nin bu yeni hareketini destekliyor ve olumlu buluyorken, bir kısım medya, gazeteci ve köşe yazarları, CHP ve Kılıçdaroğlu hakkında neredeyse hakarete varan yazılar yazıyorlar.

Sayın Başbakan’da boş durmuyor elbette. Her fırsatta, CHP’yi aşağılayan ama kendince bir eleştiri olan sözler sarf ediyor. Bundan güç alan ve de nemalanan bazı gazete ve gazeteciler de kendilerince bir üslup geliştirerek, hesapta ‘eleştiri haklarını’ kullanarak verip, veriştiriyorlar. Medya’da ve medya aracılığı ile medya ile CHP tarafı ve tabanı arasında bir kavga ve ateşsiz savaş başlamış gibi görünüyor. Bir anlamda kılıçlar çekilmiş gibi bir hava esiyor ortalıkta.

Peki, kim başlattı bu savaşı. Onun bir analizini yapmaya çalışalım mı?

Bu kavga ilk olarak CHP’nin Kurultay’a gittiği günlerde başladı ve kurultay sonrasında da devam etti. Derlemeye çalıştığım gazete başlıkları, haber ve bazı söylemler şöyleydi.

Star gazetesi “Kılıçdaroğlu salona girdiği sırada alkış tutan medya manşetlerden de selam durdu. TV’ler yürümesini bile ‘Son Dakika’ olarak geçerken, gazeteler adeta başbakanı seçti” diye haber yapmış. Buna benzer birçok haberin arasında, bugüne gelinen noktada bugün ‘yanlı haber‘ yapanlar diye bilinen pek çok gazete de, kendileri gibi haber yapmayan ve CHP’yi övdükleri öne sürülen artık CHP yanlısı olduğu ilan edilen gazete, gazeteci ve köşe yazarı var.

İşte bu noktada, CHP hareketi sonrası sayın Başbakan’ın “artık bir Candaş, bir de yoldaş medya var” açıklaması fazlaca manidardır. Kongreden sonra özde ister solu ve chp’yi desteklesin, isterse desteklemesin, bazı yazarlar olumlu fikir beyan edince birden ‘candaş’ ve ‘yoldaş’ medya mensupları oluverdiler. Bir anlamda CHP yanlısı bir medya oluştuğuna işaret çekmek istiyor herhalde Başbakan. Ama unutmayalım ki, bu ülkede eğer ‘candaş’ ve ‘yoldaş’ medya diye bir medya gurubundan bahsedeceksek, ‘yandaş’ medya tanımını da unutmamak gerekmez mi ? Bu ülke basınının yarısından fazlası yandaş değil mi ? Bu yandaşlıklarını her seferinde belli etmiyorlar mı ?

Kurultay sonrası bazı gazeteler şöyle yazmıştı.

HÜRRİYET: Büyük birleşme-kurultay, küskün, eski, yeni CHP’liyi bir araya getirdi.
VATAN: Halkçı Kemal dönemi- Kılıçdaroğlu, ‘CHP’yi yeninden halkın partisi’ yapmayı vaaddetti. Ecevit’in kasketi Kılıçdaroğlu’na geçti.
MİLLİYET: Hızlı başladı heyecan yarattı- Türk siyasetinde yeni dönemin başlama vuruşunu yaptı.
RADİKAL: Kılıçdaroğlu sol kavramlara vurgu yaptı- ‘Başbakan Kemal’ sloganları eşliğinde seçilen Kılıçdaroğlu, ‘Uzun yürüyüşü başlattık. Değişim, devrimi sonuna kadar götüreceğiz’ dedi.
CUMHURİYET: (İktidara Koşuyoruz) CHP’nin coşkulu kurultayında Kılıçdaroğlu oyların tamamını alarak 7. genel başkan oldu.
HABERTURK: Coşkulu kurultay- Kılıçdaroğlu 1189 oyla CHP’nin yeni lideri oldu ve ‘iktidara geliyoruz’ dedi.
AKŞAM: 2. Cumhuriyet Halk Partisi- CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ihtilali.
SABAH: İşlem tamam- Kurultayda oyların tamamını alarak genel başkanlığa seçildi ve CHP’de yeni bir dönem başladı.

Eğer fark edilirse, bu medya başlıkları arasında çok da sırıtan bir başlık yok. Kimse kimseyi pohpohlamamış. Başbakan’ın dediğine göre Kılıçdaroğlu’nu medya ve medya’daki başlıklar bu göreve getirmiş. Ve bugün ‘manşetle gelen, msnşetle gidermiş’ sözünü söylerken, sanırım halkın özgür iradesini hiçe sayıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu, medya’nın manşetleri ile değil 1250 kişilk delegasyonun 1089’undan ‘kabul’ oyu alarak bugün genel başkanlık koltuğunda oturuyor. Yani medya oraya getirmemiş.. Ha, eğer isteneni veremezse, onu da oradan indirecek olan yine delegasyon ve halktır. Ama manşetler değil. Tabi, yanlı ve yanlış haber yapan medyanın böyle bir çalışma içine girebilme olasılığını göz ardı etmemek gerek.

Bugün ‘candaş’ medya’nın üyeleri olarak gösterilen isimlerden biri sayın Oktay Ekşi. Oktay Ekşi, Hürriyet’teki köşesinde “ COŞKU mu dediniz? O fazlasıyla vardı. İnsanlar ilk defa güçlü bir muhalefet adresi bulmuş gibiydi” yazmıştı. Bir de kongre salonunda başka gazetecilerle birlikte ayağa kalkıp Kılıçdaroğlu’nu alkışladığı ve bunun objektiflik olmadığını savunanlar var. Yahu bu ülkede, kendine gazeteci denen bazı zatlar, biz ‘Erdoğan’ı destekliyoruz’ ya da ‘Başbakan’ın yaptığı her işi destekliyoruz’ yada ‘öl dese ölürüz’ diyen gazeteciler var. Hadi fazla uzağa gitmeyelim. Bu ülkenin en emektar ve usta gazetecilerinden Mehmet Barlas, Başbakan’ın yanağını okşamadı yahu ? Bu Candaşlık yada yoldaşlık değil de nedir ?

'Bu Kurultay kadar heyecan veren bir Kurultay yanılmıyorsam hiç olmadı ' diyen Can Ataklı (Vatan) gibi düşünen pek çok yazar var bugün itibari ile. Başbakan’a göre hepsi yanlıdır bunların. Kim ne derse desin durum göründüğü gibidir. Öyle manşetle gidiliecek bir durum yoktur bence ortada. Bakın, usta gazeteci Ertuğrul Özkök bu konuda ne diyor.

"Bugün Türk demokrasi tarihinde yine önemli bir olay gerçekleşiyor. Cumhuriyet Halk Partisi yeni genel başkanını seçiyor. Ama herkes, özellikle de CHP delegeleri, şunun farkında olmalı. Kılıçdaroğlu bugün Kurultay'a seçilmiş olarak gelecek. Halk zaten onu seçti. Kurultay da bunu onaylayacak. Böyle bir şey CHP Kurultay delegelerini küçültür mü? Asla. Tam aksine büyütür. Partilerdeki lider sultasından, otokratik yapılardan çok çekmiş olan Türk demokrasisi bugün yeni bir sayfa açıyor. Bir lider böyle, adı konmamış bir referandumla işbaşına gelmişse, bilin ki, artık milletvekili adaylarını da aynı yoldan belirleyecektir."

Sanırım bu durumu özetliyor..

../..