- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sizin alınız al inandım* da...

www.jaimezollars.com/images/32big.jpg
Doğru ve yanlış; kulağa basit gelen bu iki sözcükle, anlamını bilmeden, daha bebek yaşta tanışırız. Küçük bebecikken “öpücük gönder teyzeye” dendiğinde, öpücük gönderdiysek (sakın başbaş yapmayasın ha) anne ya da babamız, yüzünde gülümsemeyle ve belki alkış eşliğinde yapılanı onaylar. Böylece öğrenmeye başlarız; doğru bir şey yapmanın ve akabinde takdir görmenin mutluluğunu tadarak doğrularla tanışırız.
Televizyonda iki çizgi adamı izlediğimizde, hangisinin “bay doğru”, hangisininse “bay yanlış” olduğunu bulmak bizim için çok zor olmamıştır.
Okul sıralarında, önümüzdeki kağıtta “doğru-yanlış” soruları çıkarsa seviniriz; ne de olsa cevabı bilmesek de yanılma payımız sadece yüzde ellidir.
Büyüdükçe ve büyüdükçe, doğru ve yanlış karşımıza her zaman iki seçenekte çıkmamaya ve seçim zorlaşmaya başlar. İkiye ayrılan bir yol yerine, kendimizi bir dört yol ağzında buluruz. Bizim için hangi yolun doğru olduğunu ; bazen mantığımız, bazen yüreğimiz söylerken, çoğu zaman bilmediğimiz bir el bizi çeker ya da bir tekme itiverir. Ve belki, kararsızlık yüzünden “o mo karado …..” der, seçilecek yolu doğruluğuna emin olmadan, şansımıza bırakırız.
Size inat, birbirine benzemezler, üstlerine doğruluk elbiselerini giymiş, halinden ve kendinden memnun, doğru yolda olmanın huzuru ve rahatlığıyla dolanırlar; doğrularının gönüllü pazarlamacısı olurlar. Ve sizin iyice kafanız karışmaya başlar. Doğru olan hangisidir? Kimin doğrusu doğrudur? Mutlak doğru yok mudur? Onun doğrusu benim de üstüme uyar mı? Ben de onlar gibi bir doğrunun üzerinde sendelemeden, güvenle yürüyebilir miyim? Doğru yolları kolayca bulabilir miyim?
Sonra geriye bakarsınız ve görürsünüz, zamanında size en doğru gelen, bir zaman sonra belki en büyük yanlışınız olmuştur ya da tersi, bir yanlıştan bir doğru doğmuştur.
Sonunda dersiniz:
Yoktu bir doğru
Fark ettim
Kendime doğrular seçtim
Eskidikçe
Yenileriyle değiştirdim
*Yazının başlığı Sezen Aksu'nun güzel yorumuyla dinlediğimiz Turgut Uyar'ın "Denge" şiirinden alınmıştır; okumanızı tavsiye ederim. http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=837